6. Hukuk Dairesi 2010/78 E. , 2010/7456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR TARİHİ :31.7.2009
ÜÇÜNCÜ ŞAHIS :
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava önalıma konu payın iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Tekirdağ Çorlu’da bulunan ... ada ... parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin miras bırakanlarının hissedar olduğunu, taşınmazın bir kısım hisselerinin davalıya satıldığını, satıştan haberleri olmadığını belirterek önalım hakkı nedeniyle davalı payının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir. Davalı vekili ise davanın reddini savunmuştur.
Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir.Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir.Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640.maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir.Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Olayımıza gelince: Önalıma konu payın bulunduğu ... ada ... parsel nolu taşınmazın tapu kaydında davacıların kendi adına müstakil payları bulunmamaktadır. Davacıların tapu paydaşlarından Mahmut oğlu ... ile Mehmet kızı ...’in mirasçıları olduğu ve davacılar dışında başka mirasçıların da bulunduğu dosya içinde bulunan mirasçılık belgelerinden anlaşılmaktadır. Davacıların dayandığı pay elbirliği halinde mülkiyete konu olduğundan,tüm mirasçıların birlikte dava açması yada birinin açtığı davaya diğerlerinin de katılması yada muvafakat etmesi, mümkün olmadığı takdirde terekeye bir mümessil tayin edilerek davaya mümessil huzuruyla bakılması gerekir. Bu hususlar üzerinde
durulmadan ve taraf teşkili sağlanmadan işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacı olarak davada yer alan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’in de dava konusu taşınmazla bağlantıları kurulamamış olup, bu kişilerin dava konusu taşınmazla ilişkilerinin belirlenmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması da doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.