Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/64 Esas 2015/405 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/64
Karar No: 2015/405

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/64 Esas 2015/405 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/64 E.  ,  2015/405 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Çocuk
Trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçundan sanık ..."in 5237 sayılı TCK"nun 179/2, 31/3, 62/1, 50/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca 320 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, ... Çocuk Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
"TCK"nun 179/2. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun kasten işlenebilen bir suç olması, sanığın kullandığı motosikletle şerit ihlali yaparak mağdurun kamyonetine çarpması şeklinde gerçekleşen eyleminin ise taksirle işlendiği anlaşılmakla unsurları oluşmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken sürücü belgesi bulunmadığı nedeniyle atılı suçun unsurlarının oluştuğu kabulüyle cezalandırılmasına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise ... gün ve ... sayı ile; "Sanığın üzerine atılı suç trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu olup, tehlike suçudur. Tehlike suçlarında kanun koyucu tehlike suçlarındaki kanunu tarifteki hareketin yapılmasıyla suçun oluştuğunu kabul etmektedir. Zira tehlike suçunda belli hareketleri yaparak kanunen korunan hukuki değer ihlal edilmektedir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde araç kullanan kişi, trafikte seyreden diğer motorlu araçlar ile yayaların can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Burada korunan hukuki değerdir. 18 yaşından küçük olan ve sırf yaşı nedeniyle kanunen sürücü belgesi almaya hakkı bulunmayan kişinin, trafikte sağlıklı bir biçimde motorlu araç kullanamayacağı daha baştan kanunen kabul edilmektedir. 18 yaşından küçük olan kişinin ne kadar iyi araç kullanırsa kullansın hiçbir şekilde trafikte araç kullanmasına kanunen cevaz verilmemiştir. Bu durum bir sureti dosyamız içerisine alınan Yargıtay ... Ceza Dairesinin 07.10.2008 tarih 2008/9924 esas 2008/15027 karar sayılı kararı ile de açıklanmıştır. Bu karara konu mahkememiz kararında 15 yaşını doldurmamış suça sürüklenen çocuk hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan açılan kamu davasında, babasına ait kamyoneti alarak yola çıkıp trafikte seyir halinde iken yakalanan suça sürüklenen çocuğa, trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde araç sevk ve idare edemeyecek durumda olduğuna dair somut bir eylemi bulunmamasından dolayı beraat kararı verilmiş iken, Yargıtay 2. Ceza Dairesi sürücü belgesi bulunmayan ve yasal olarak sürücü belgesi alma hakkı da olmayan sanığın trafiğe açık alanda kamyonet kullanmasının trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturacağından bahisle mahkememiz kararını bozmuştur. O halde 18 yaşından küçük olduğu için Yargıtay 2. Ceza Dairesinin kararında söylendiği üzere, sürücü belgesi bulunmayan ve yasal olarak sürücü belgesi alma hakkı da olmayan çocukların, trafiğe açık alana motorlu araçla çıkarak seyretmeleri durumunda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu da oluşmaktadır. Somut olayımızda suça sürüklenen çocuk ... mahkememizin bir sureti dosya içerisine alınan 2008/210 esas 2011/269 karar sayılı dosyasına konu olayda müşteki ..."ın, ... Kereste isimli iş yerinde, kereste dükkânının içerisine park ettiği mobileti hırsızlayarak hızla iş yerinden yola çıkmış ve işlediği hırsızlık olayının paniği ve yakalanma korkusu ile trafikte dikkatsizce seyrederek bilirkişi raporuna göre de kusuru bulunmayan müştekinin kamyonetine şerit ihlali yaparak çarpıp, asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet vermiştir. Sanığın ilk eylemi, 18 yaşından küçük olup, ehliyet alma hakkı bulunmadığı halde motorlu araçla trafiğe çıkmaktır. Sanık bu ilk eylemi ile hukukla korunan kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye atarak hukuki değeri ihlal etmiştir. Hemen peşinden karayolundan geçmekte olan araçlara ilk geçiş hakkını vermeyerek, ..."ın sevk ve idaresindeki aracın sağ ön çamurluk kısmına çarparak müştekinin aracında maddi hasar oluşturmuş, müşteki yaralanmamış ise de kendisi yaralanmıştır. Müşteki olayda yaralanmadığından sanık hakkında taksirle yaralama suçundan takibat yapılmamıştır. Sanığın ilk eylemi ile ikinci eylemi birbirinden ayrı eylemler olup, ilk eylemi ile kanuni tarifteki unsurları yerine getirerek trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlemiştir. Kaza olayı hiç olmasaydı da sanığın ilk eylemi ile TCK 179/3. maddesindeki suç oluşmuştur. Tehlike suçları işlendikten sonra, tehlikenin bir tek kişi ya da birkaç kişi için gerçekleşmiş olması, tehlike suçunu ortadan kaldırmaz. Çünkü tehlike suçunun işlenmesi halinde, hukuki değer ihlal edilmektedir. Buna karşılık sonradan meydana gelen suçta ise zarar gören ya da tehlikeye maruz kalan hukuki değer değil, suçun konusu ve dolayısı ile mağdurlardır. Bu iki ayrımın karıştırılması nedeniyle kasıtla işlenen ilk suçun taksirle işlenen bir suça dönüştüğü iddia edilmektedir. Bu kabul edilemez, zira yine mahkememizce dosya içine alınan Yargıtay ... Ceza Dairesinin 04.12.2013 tarih 2012/30553 esas, 2013/27798 karar sayılı kararında 3,29 promil alkollü olarak idaresindeki oto ile trafikte seyreden 18 yaşından büyük sanığın mağdurun aracına arkadan çarptığı, bu aracın da çarpma nedeni ile savrulması sonucunda önde bekleyen bir başka mağdurun yönetimindeki araca çarpması sonucu araçlarda hasar oluşmasına ve bir önceki araçta sürücü mağdurun ve aracındaki yolcunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda, taksirle yaralama suçundan açılan davanın şikâyetten vazgeçme nedeni ile düşmesine karar verilmesi gerektiğini bildirerek bozmasına rağmen, aynı olayda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilmiş olan mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay ... Ceza Dairesinin bu kararına konu olayda mahkeme, alkollü vaziyette araç kullanan sanığın tam kusurlu olarak birden fazla kişinin yaralanmasına ve alkollü araç kullanması nedeniyle trafik güvenliğini tehlikeye soktuğunu bildirerek her iki suçtan mahkûmiyetine karar vermiştir. Açıklanan ... Ceza Dairesinin bu kararı mahkememiz kararını bozduğu, 11.06.2013 tarihli 2012/23037 esas 2013/15889 karar sayılı kararına tamamen karşıt durumda bulunmaktadır.
Yargıtay ... Ceza Dairesi 11.06.2013 tarihli 2012/23037 esas 2013/15889 karar sayılı kararında gerekçe olarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun kasten işlenen bir suç olması, sanığın kullandığı motosikletle şerit ihlali yaparak mağdurun kamyonetine çarpması şeklinde gerçekleşen eylemin ise taksirle işlediği anlaşılmakla unsurları oluşmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine karar verilmesini gerektiğinden bahisle bozmuş iken bu kez yine aynı mahiyetteki mahkememizin bir başka kararını da sürücü belgesi bulunmayan 16 yaşındaki suça sürüklenen çocuğun meskûn yerde kullandığı araçla karşıdan karşıya geçmekte olan yayaya çarpması şeklinde gerçekleşen olayda yalnızca ehliyetsiz araç kullanmanın suçun oluşumuna yeterli olmadığı anlaşılmakla, kasten işlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle bozmuştur. Hâlbuki gerekçenin ilk bölümlerinde bahsettiğimiz Yargıtay 2. Ceza Dairesinin kararına göre, sürücü belgesi alma hakkı olmayan 18 yaşından küçük sanığın trafiğe açık alanda motorlu araç kullanması ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşmaktadır.
Aynı tür olaylara bir de hakkaniyet açısından bakılacak olursa; ehliyet alma yeterliliği olmayan çocuğun trafiğe çıkarak aynı yolu kullanan tüm kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye attıktan sonra sadece bir veya iki kişiye çarpmak suretiyle sadece bu kişiler için tehlikeyi gerçekleştirmesinden sonra bu kişilerin şikâyetlerinden vazgeçmeleri ile tamamen cezasız kalacağı, oysa aynı durumda olan bir başka çocuğun yine ehliyetsiz olarak trafiğe çıkıp, herhangi bir kaza yapmaksızın evine dönmesine rağmen Yargıtay 2. Ceza Dairesinin kararındaki gibi ceza alabileceği birlikte değerlendirildiğinde, Yargıtay ... Ceza Dairesinin mahkememiz kararına ilişkin bozma kararındaki gerekçenin hakkaniyete uygun olmadığı görülecektir. Tehlikenin bir ya da birkaç kişi için gerçekleşmiş olması sanığın tehlikenin üzerinde gerçekleşmediği diğer kişilerin mal ve can güvenliğini tehlikeye attığı gerçeğini ortadan kaldırmadığı" gerekçesiyle direnerek ilk hükümdeki gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 22.01.2015 gün ve 197161 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde 18 yaşında olan sanık ...’in olay günü saat 15.40 sıralarında ... Ticaret isimli işyerinin önünde bulunan ...’a ait motosikleti çalıp işyeri çıkışındaki tali yoldan çift yönlü ... Caddesine kontrolsüz bir şekilde çıktığı sırada cadde üzerinde kamyoneti ile seyir halindeki şikâyetçi ...’ın şeridini ihlal etmesi neticesinde, motosikletin ön sol direksiyon maşa kısmıyla kamyonetin ön sağ kısmına çarpması sonucunda motosikletin hâkimiyetini kaybederek yere savrulması şeklinde gelişen kazada, sanığın yaralandığı, kamyonet ve motosiklette maddi hasarın oluştuğu,
Trafik kazası tespit tutanağında; kazanın oluşumunda ...’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 84. maddesinde yer alan asli kusurlardan “şeride tecavüz etme” kuralını ihlal ettiğinin belirtildiği,
Kovuşturma aşamasında trafik bilirkişiden alınan raporda ise, sanığın motosiklet hırsızlığı nedeniyle olay yerinden korku ve panikle kaçtığı sırada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 57/b-7 maddesindeki “bir iz veya mülkten çıkan sürücülerin karayolunda geçmekte olan araçlara ilk geçiş hakkını verme zorunluluğu"na dair kuralı ihlal etmesi nedeniyle asli kusurlu olduğuna yer verildiği,
Şikâyetçi ... aşamalarda; ekmek fırınına ait kapalı kasa kamyonetle ... Caddesi üzerinde normal hızda ilerlemekte iken sanığın motosiklet ile yolun sağ tarafındaki ardiye girişinden hızla çıktığını, çarpmamak için direksiyonu sola kırdığını ancak sanığın çarpmasına engel olamadığını, aracının farında ve kaportasında çökme oluştuğunu, zararının giderilmediğini beyan ettiği,
Sanık ise; suçlamayı kabul etmediğini, yaralanan kişi kendisi olduğu halde hakkında dava açıldığını, şikâyetçinin gelip kendisine çarptığını, olay sırasında hızının ne olduğunu, ne şekilde hareket ettiğini ve çarpışmanın hangi sebepten kaynaklandığını hatırlamadığını savunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Türk Ceza Kanununun "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin ikinci fıkrası; "Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiş olup, anılan fıkranın gerekçesi; "Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın tehlikeli bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerekir. Aracın sevk ve idaresinin salt trafik düzenine aykırılığı bu suçun oluşumuna neden olmayacaktır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanılması gerekir. Bu bakımdan söz konusu suç, somut tehlike suçu niteliği taşımaktadır" biçiminde açıklanmıştır.
Trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunun oluşabilmesi için; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlıkları bakımından tehlike meydana getirebilecek biçimde iradi bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerekmektedir. Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçu ise, aynı kanunun 180. maddesinde; "Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir" şeklinde hüküm altına alınmış olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere, karayolu ulaşım araçları bu suçun kapsamı dışında tutulmuştur.
Başta Karayolları Trafik Kanunu olmak üzere bir çok kanunda; kara, hava, deniz ve demiryolu araçlarının trafikte kullanılmalarına ilişkin bir takım kurallar öngörülmüştür. Bu kurallar trafik güvenliğini sağlamanın yanında, kişilerin hayat, sağlık ya da mal varlıklarını korumaya yönelik olup, uyulmaması halinde trafik güvenliği tehlikeye düşürülebilmektedir. Ancak her kural ihlalinin mutlaka kişiler bakımından tehlikeye neden olacağını söylemek de mümkün değildir. Bu durumda tehlikeye neden olma halinin somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, somut tehlike suçudur. Bu suçun oluşabilmesi için suç tanımında yer alan eylemin gerçekleştirilmesi yeterli olmayıp, tehlikelilik halinin gerçekleşmesi ya da gerçekleşmesinin mümkün bulunması zorunludur. Bu nedenle her somut olay bakımından tehlikeye neden olma ögesinin varlığı aranmalıdır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun kanunda kasıtlı bir suç olarak düzenlenmesi ve ancak kasten işlenebilmesi karşısında, söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin tehlikeli sevk ve idaresinin iradi davranıştan ileri gelmesi gerekmektedir. Failin kasıtla hareket etmesi yeterli olup saik (özel kast) aranmamıştır. Ancak sanığın kastının, fiilinin başkalarının hayat, sağlık ya da malvarlığı bakımından tehlikeye neden olabileceğini kapsaması gerekir. Aracın tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi, çoğu zaman bir trafik kuralına da aykırılık oluşturmaktadır. Failin bir trafik kuralını bilinçli olarak ihlal etmesi durumunda kasıt unsuru gerçekleşecektir. Kural ihlalinin kasta ya da en azından olası kasta değil taksire dayanması, başka bir anlatımla dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarının herhangi bir tehlikeye yol açması halinde kasıt unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle bu suç oluşmayacak, kuralın kasta değil taksire dayalı olarak ihlali neticesinde ölüm veya herhangi bir yaralanma meydana gelmiş ise fiil yalnızca taksirle öldürme ya da yaralama suçunu teşkil edecektir.
Nitekim Yargıtay 2 ve ... Ceza Dairelerinin istikrar kazanmış kararları da bu yönde olup, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 23.12.2009 gün ve 53795-48456 sayılı kararında; "sevk ve idaresindeki araçla tali yoldan ana yola çıkarken ikaz levhası ve kavşakta geçiş önceliğine uymayıp, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde ana yola girerek kazaya neden olması şeklindeki eylemin taksirle gerçekleşmesi karşısında, kasten işlenebilen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluşmadığı," aynı Dairenin 25.11.2009 gün ve 37049-44411 sayılı kararında da; "idarelerindeki araçlarla olay mahalli kavşakta karşılaşan sanıklardan birinin sola dönüş kuralına uymaması, diğerinin de kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle çarpışmaları sonucunda, araçlardan birinde yolcu olarak bulunan mağdurların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmalarına neden olan sanıkların eyleminde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının bulunmadığı, bu suçun ancak kasten işlenebilen suçlardan olduğu ve oluşabilmesi için aracın kasıt ya da olası kasıtla kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği", Yargıtay ... Ceza Dairesinin 04.02.2015 gün ve 12611-1939 sayılı kararında, "Sanığın yönetimindeki otomobil ile yerleşim yeri içinde, bölünmüş, tek yönlü, hafif eğimli, kuru, asfalt kaplama yolda seyir halinde iken ışık kontrollü yaya geçidi bulunan kavşak mahalline geldiğinde, seyir istikametine göre yolun sol tarafından sağındaki pazar yerine doğru karşıdan karşıya geçmekte olan yayaya aracının sol ön tampon ve yan kısımlarıyla yaya geçidi üzerinde çarpması ve yayanın 2. derece kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralanması ile sonuçlanan olayda, sanık ve katılanın yeşil ışıkta geçtiklerini beyan etmeleri nedeniyle ışık ihlali yapanın kim olduğu tespit edilememiş ise de; sanığın kavşağa yaklaşırken hızını azaltıp yaya geçidinden geçmekte olan yayalara geçiş önceliği tanıyıp, onların yolu tamamlamasını müteakip yoluna devam etmesi gerektiği halde seyir hızıyla kavşağa girerek kazaya asli kusuru ile sebebiyet verdiği olayda, ancak kasten işlenebilecek olan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşmadığı", aynı Dairenin 05.06.2015 gün ve 15163-9970 sayılı kararında da; "Tek yönlü ve 3 şeritli yolun orta şeridinde sevk ve idaresindeki servis aracıyla seyir halinde olan sanığın, kırmızı ışığın yeşil ışığa dönmesi ile önündeki araçları sollamak için sol şeride girdiğinde arkasından gelen müştekinin, servis aracına çarpmamak için direksiyonu sola kırdığı ve orta refüje çarpması şeklinde gelişen olay nedeniyle, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, TCK"nun "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179/2. maddesinde, alkol veya uyuşturucu madde etkisi olmaksızın kasıtlı olarak, kişilerin hayat, sağlık ve mal varlığı açısından tehlike yaratacak şekilde araç sevk ve idare edilmesi suçunun düzenlendiği, maddede düzenlenen suçun ancak kasten işlenebilen suçlardan olduğu, atılı suçun oluşabilmesi için aracın kasıt ya da olası kasıtla kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği, somut olayda sanığın kastının bulunmaması nedeniyle atılı suçun unsurları oluşmadığı" vurgulanmıştır.
Sürücü belgesi, kişinin araç kullanmaya yetkili olduğunu gösteren bir belge olup sürücü belgesi olmaksızın araç kullanılması, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 36. maddesiyle idari yaptırıma tabi bir kabahat eylemidir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin suç tarihindeki 76. maddesine göre, A1, A2, F ve H sınıfı sürücü belgesi alacakların 17; B ve G sınıfı sürücü belgesi alacakların 18; C, D ve E sınıfı sürücü belgesi alacakların ise 22 yaşını bitirmiş olmaları gerekli iken 17.04.2015 tarihinde yapılan değişiklikle; M, A1 ve B1 sınıfı sürücü belgesi alacakların 16; A2, B, BE, C1, C1E, F ve G sınıfı sürücü belgesi alacakların 18; A sınıfı sürücü belgesi alacakların 20; C, CE, D1 ve D1E sınıfı sürücü belgesi alacakların 21; D, DE sınıfı sürücü belgesi alacakların ise 24 yaşını bitirmiş olmaları gerekmektedir.
Sürücü belgesine sahip olan kişilerin her zaman güvenli bir şekilde araç sürecekleri kesin olmadığı gibi belge sahibi olmayan kişilerin de mutlaka tehlikeli şekilde araç kullanacakları iddia edilemez. TCK’nun 179/2. maddesindeki suç, kasıtla işlenebilen somut tehlike suçu niteliğinde olduğundan; sürücü belgesiz araç kullanılmasının, tek başına başkalarının hayatı, sağlığı ve malvarlığı bakımından tehlikeye neden olacağının kabul edilemeyeceği, aksi durumun anılan suçu somut tehlike suçundan soyut tehlike suçuna dönüştüreceği açıktır. Failin sürücü belgesiz araç kullanması, tek başına suçun oluşumu için yeterli olmayıp, varsa somut tehlikeli hareketi ile yaşı ve kullandığı aracın niteliği itibariyle araca hâkimiyet sağlayıp sağlayamayacağı değerlendirilerek TCK"nun 179/2. maddesindeki suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Suçta ve cezada kanunilik ilkesi" başlıklı 2. maddesinde, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği, kanunen suç sayılmayan bir eylem dolayısıyla sanığa ceza verilemeyeceği gibi kanunun suç ve ceza içeren hükümlerinin kıyas yolu ile de uygulanamayacağı, diğer bir ifadeyle kıyasa yol açacak şekilde genişletici yorumlanamayacağı ifade edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... Ticaret’e ait işyerinin önünde bulunan motosikleti çalıp işyeri çıkışındaki tali yoldan kontrolsüz bir şekilde caddeye çıkarak o sırada cadde üzerinde kamyoneti ile seyir halindeki şikâyetçinin şeridini ihlal etmesi nedeniyle trafik kazasına neden olan sanığın, motosikleti alıp hızla uzaklaşmaya çalışırken şerit ihlali yaparak kazaya sebebiyet verdiği sabit ise de, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin suç tarihindeki 76. maddesiyle yaşı itibariyle motosiklet ehliyeti alma hakkına haiz olması, emniyetli şekilde aracı sevk ve idare edemeyecek halde olduğuna veya kullanmayı bilmediğine ilişkin hakkında herhangi bir tespitin bulunmaması, başkalarının hayatı, sağlığı ya da malvarlığı bakımından tehlikeye neden olma kastıyla hareket ettiğinin ispat edilememesi ve sürücü belgesine sahip olmadan araç kullanılmasının suçun unsurları arasında gösterilmemesi karşısında; yalnızca ehliyetsiz araç kullanmasının ve meydana gelen kazada taksirinin bulunmasının, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşumuna yeterli olmadığı, bu nedenle kasten işlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... Çocuk Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı direnme hükmünün, sanığın üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara