Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/8-158 Esas 2013/77 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/8-158
Karar No: 2013/77

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/8-158 Esas 2013/77 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/8-158 E.  ,  2013/77 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :  2009/126990 
    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ÖDEMİŞ 1. Asliye Ceza
    Günü : 26.02.2009
    Sayısı : 465-114


    Sanık M.. A.."in genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 170/1-c, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 6 ay hapis, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK"nun 52/2, 53, 54 ve 58. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Ödemiş 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2009 gün ve 465-114 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 10.09.2012 gün ve 3698-26278 sayı ile;
    “UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, hükümden sonra 23.04.2010 tarihinde sanığın vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, müsadereye konu eşya da bulunduğu “5237 sayılı TCK"nın 64. maddesinin 1. fıkrasında "Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir" ve CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme gözetilerek TCK"nun 64/1. maddesi uyarınca hukuki durumunun yeniden tayininde zorunluluk bulunması" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.10.2012  gün ve 126990 sayı ile;
    sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir" şeklindeki düzenlemeler karşısında, sanığın hükümden sonra, ancak Yargıtay incelemesinden önce ölmesi nedeniyle, 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, TCK"nın 64/1 ve CMK"nın 223/8. fişek, 1 adet boş fişeğin TCK"nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, kamu davasının ölüm nedeniyle düşmesine ve suç konusu eşyanın zoralımına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca itirazı inceleyen Özel Dairece 19.12.2012 gün ve maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen ölüm nedeniyle düşmesine, ruhsatsız olması nedeniyle bulundurulması ve taşınması suç oluşturan ve dolayısıyla münhasıran müsadereye tabi olan, adli emanetin 2008/75 sırasında kayıtlı 1 adet 9 mm çapında M.06 ibareli yazılı 7.65 mm çapında tabanca, 2 adet 7. 76 mm çapında dolu 30490-38876 sayı ile; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde görülmediğine karar verilerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    abının, "yaptırımlar" başlıklı üçüncü kısmında "Dava ve Cezanın Düşürülmesi" başlığı altındaki dördüncü bölümünde 64 ilâ 75. maddeler arasında belirtilen beş sebep, dava ve ceza ilişkisini düşüren neden olarak tespit edilmiştir. Bunlardan uyuşmazlık konusunu da iÖzel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; çıkartılan nüfus kaydında sanığın temyiz aşamasında öldüğünün belirtilmesi halinde yapılması gereken işlemin belirlenmesine ilişkindir.
    1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun Genel Hükümler Kitlgilendiren 64. maddesindeki;
    “1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
    2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm infaz olunur” şeklindeki düzenleme ile sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla zoralıma tabi olan eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü halinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, zoralıma ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir. Buna göre, soruşturma başladıktan sonra ve fakat kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi halinde  kovuşturma imkanının bulunmaması nedeniyle dava açılmayarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecek, kamu davası açıldıktan sonra sanığın öldüğünün belirlenmesi durumunda mahkemece düşme kararı verilecek, ölüm ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirdiğinden iştirak halinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Ölümden önce tahsil edilmiş bulunan para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları da mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır. 
    Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından, düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
    Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak, sanığın öldüğünün temyiz incelemesi aşamasında tespit edilmesi durumunda merciince yapılması gereken işlemin ne olduğu belirlenmelidir. Bu halde, temyiz merciince ölüm nedeniyle düşme kararı verilebileceği düşünülebilirse de; sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya sanık adına tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi durumlarda, ölümün kamu davasının düşürülmesini gerektiren bir neden olduğu da göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilerek yerel mahkemelerce mahallinde yapılacak araştırmada sanığın öldüğünün kesin olarak belirlenmesinden sonra düşme kararı verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 360-95, 21.02.2012 gün ve 365-49, 14.02.2012 gün ve 564–35 ile 06.05.2008 gün ve 97–101 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak alınan nüfus kayıt örneğinde, sanığın hükümden sonra 23.04.2010 günü öldüğü bilgisi yer aldığından, 5237 sayılı TCK’nun 64. maddesi ile hükümlünün ve sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiş olması nedeniyle hükmün kesinleşmesinin önlenmesi ve ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla, nüfus kaydında temyiz inceleme tarihinden önce öldüğü bilgisi yer alan sanık hakkındaki kararın kesinleşmesinin önlenmesi ve gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nun 64 ve 5271 sayılı CMK"nun 223. maddeleri uyarınca zoralıma hükmolunan eşyayı da kapsayacak şekilde gereken hükmün mahkemesince verilmesinin temini için hükmün bozulmasına dair Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmayıp, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.03.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     


     

    Hemen Ara