Esas No: 2012/YYB-1424
Karar No: 2013/4
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/YYB-1424 Esas 2013/4 Karar Sayılı İlamı
- GÖREVSIZLIK KARARININ KALDIRILMASI
- AĞIR CEZA MAHKEMESİ ÜYESİ OLARAK GÖREV YAPAN SANIĞIN HANGİ MAHKEMEDE YARGILANACAĞININ BELİRLENMESİ
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 257
- HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU (2802) Madde 91
- HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU (2802) Madde 90
"İçtihat Metni"
Görevi kötüye kullanma suçundan sanık M. N. H. hakkında 5271 sayılı CMK"nun 223/3-a maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin İnebolu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.07.2009 gün ve 8-70 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 16.11.2011 gün ve 23489-21495 sayı ile;
"Sanığın, son soruşturma kararının verildiği 20.09.2006 tarihinde Kars Ağır Ceza Mahkemesinde üye hâkim olarak görev yaptığının anlaşılması karşısında, 2802 sayılı Yasanın 90. maddesi uyarınca, hakkındaki son soruşturmanın Yargıtay görevli ceza dairesinde yapılması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İnebolu Ağır Ceza Mahkemesince 26.01.2012 gün ve 57-15 sayı ile;
"Sanık Nizamettin Haznedar"ın son soruşturma kararının verildiği 20.09.2006 tarihinde Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olduğu anlaşıldığından 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 90/1. maddesi uyarınca, sanık hakkında son soruşturmanın Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılmasının gerektiği" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise 01.10.2012 gün ve 10-8 sayı ile;
"Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliğinin 17.09.2012 günlü yazısı ile sanığın 13.07.2004 ve 04.08.2006 tarihleri arasında İnebolu Hâkimi olarak görev yaptığı, 21.08.2006 ile 01.09.2009 tarihleri arasında ise Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığı bildirilmiştir.
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.12.2004 gün, 2004/218-232 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 90. maddesindeki "Haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dâhil bulunan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür.
Birinci fıkra dışındaki hâkim ve savcıların son soruşturmaları, yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır" ve 91. maddesindeki "Bu Kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma zamanındaki, son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise, ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır. Geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur" şeklindeki düzenlemelerin amacının Ceza Genel Kurulunun anılan kararında da vurgulandığı gibi; hâkim ve C. savcılarının görevli bulundukları mahkemede yargılanmalarından kaynaklanabilecek sakıncaların önlenmesi olduğu nazara alındığında; birinci sınıfa ayrılmadığı anlaşılan sanığın İnebolu Hâkimi olarak görevli olduğu sırada görevi nedeniyle suç işlediği iddia edilmesi üzerine hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığı, bu aşamada Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak atandığı, son soruşturmanın açılması kararının verildiği tarihte de suç yeri itibariyle yetkili ve yasada istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince kendisini yargılamakla görevli İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dâhil olmadığı anlaşıldığından, sanık hakkındaki yargılama yetki ve görevi suç yerinin bağlı bulunduğu İnebolu Ağır Ceza Mahkemesidir" gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için ortak yüksek görevli mahkeme sıfatı ile Ceza Genel Kuruluna gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, suç tarihinde İnebolu Sulh Ceza Mahkemesi hakimi olup, son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yapan sanığın hangi mahkemede yargılanacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanığın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 2004 yılı adli yargı yaz kararnamesiyle İnebolu Hakimliğine atandığı, 13.07.2004 tarihinde İnebolu Adliyesinde göreve başladığı, 23.11.2004 tarihinden itibaren İnebolu Sulh Ceza Mahkemesinde müstemir yetkili olarak çalıştığı, 25.11.2005 tarihinde mevcut yetkisine Sulh Hukuk Mahkemesi yetkisinin ilave edildiği, sanığın müstemir yetkili olarak görevlendirildiği İnebolu Sulh Ceza Mahkemesi dosyalarının yargılamanın konusunu oluşturduğu,
İnebolu Adliyesinin 2006 yılı genel teftişi sırasında sanığın Sulh Ceza Mahkemesinde karara bağladığı bazı dosyaların gerekçeli kararlarını süresinde yazmadığı, bazı dosyaların karara bağlandığının karar defterine işlenmiş olmasına rağmen duruşma tutanaklarının “hüküm” ifadesine kadar yazıldığı, ancak duruşma tutanaklarında hüküm fıkralarının yazılı olmadığının tespit edilmesi üzerine Adalet müfettişlerince sanık hakkında inceleme başlatıldığı, inceleme sonucu iddianame ve son soruşturmanın açılması kararına konu olan eylemlerin tespit edildiği,
2802 sayılı Kanun uyarınca yasal izin prosedürü tamamlandıktan sonra Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.06.2006 tarihinde sanık hakkında son soruşturmanın açılmasına karar verilmesi istemiyle Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlendiği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca 02.07.2006 gün ve 352 sayı ile Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine atanan sanığın İnebolu Hakimliği görevinden 04.08.2006 tarihinde ayrılıp, Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyeliği görevine 21.08.2006 tarihinde başladığı,
Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesince 20.09.2006 gün ve 144-89 sayı ile; sanık hakkında son soruşturmanın açılmasına ve sanığın görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 257/2 ve 43/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması için dosyanın İnebolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
İncelemeye konu görev uyuşmazlığının sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için, konuya ilişkin kanun maddelerinin tarihi süreç içindeki gelişimi ile gerekçelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
26.02.1983 tarihine kadar yürürlüğünü sürdürmüş bulunan ve bu tarihte 2802 sayılı Kanununun 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunan 2556 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun konuyu düzenleyen 108. maddesi;
“Haklarında son tahkikatın açılmasına karar verilenlerden ikinci sınıflara mensup olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetlerine dahil bulunan hâkim ve müddeiumumilerin son tahkikatları Temyiz mahkemesinin vazifeli dairesinde görülür.
Muavinlerle üçüncü sınıflara mensup hâkim ve müddeiumumilerin ağır ceza heyetlerine mensup olanlarından maadasının son tahkikatları kaza dairesi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır” hükmünü taşımaktaydı.
Bilahare bu kanunu yürürlükten kaldıran 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa ilişkin Hükümet Tasarısında ise, hakim ve Cumhuriyet savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçların son soruşturması ile görevli merciin belirlenmesi hususunda ölçü olarak, “görev yeri esası” getirilmek istenmiş ve bu amaç doğrultusunda Tasarının 111. maddesinde; “.......birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve savcıları ile ağır ceza merkezlerindeki adlî ve idarî yargı hakimleriyle Cumhuriyet savcıları ve Anayasa Mahkemesinde, Yargıtay’da, Danıştay’da ve Bakanlıkta görevli olan hâkim ve savcıların son soruşturmalarının Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde görüleceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Ancak, Milli Güvenlik Konseyi Adalet Komisyonunda yapılan çalışmalar sırasında görev yeri esası uygun bulunmayarak terk edilmiş, önceki yasal düzenlemede olduğu gibi görev sıfatı esas alınmak suretiyle metinde ve madde numaralarında değişiklik gerçekleştirilmiştir.
Bu gelişmeler sonucunda kanunlaşan ve halen yürürlükte bulunan 2802 sayılı Kanunun son soruşturma mercilerini gösteren 90. maddesinde;
“Haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hakim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür.
Birinci fıkra dışındaki hakim ve savcıların son soruşturmaları, yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır” hükmüne,
Son soruşturma mercilerinin saptanmasına ilişkin 91. maddesinde ise;
“Bu Kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma zamanındaki, son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır.
Geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur” kuralına yer verilmiştir.
Anılan maddelerin gerekçesinde de; “90. maddenin son soruşturma mercilerinde, 91. maddenin ise, bu merciin tespitinde esas alınacak görev sıfatlarını belirlediği” ifade edilmiştir.
Görüleceği üzere, hakim ve Cumhuriyet savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle son soruşturmalarını yapacak merciin belirlenmesinde meslek sınıfları ve görev sıfatlarını esas alan Kanunumuzun sistemine göre;
a) Birinci sınıfa ayrılmış bulunanlar ile,
b) Ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunanlar yönünden,
Yargıtay’ın görevli ceza dairesi, bunlar dışında kalanlar bakımından da bağlı bulundukları ağır ceza mahkemesi görevlidir. Kanun koyucu mevcut düzenleme ile, hakim ve Cumhuriyet savcılarının mesleki sınıflarını dikkate almak suretiyle, birinci sınıfa ayrılmış bulunan meslek mensuplarının ilk derece mahkemeleri yerine üst dereceli mahkemede yargılanmalarını, görev sıfatlarını esas almak suretiyle de, hakim ve Cumhuriyet savcılarının görevli bulundukları mahkemede yargılanmalarından doğabilecek sakıncaları gidermeyi amaçlamıştır. Nitekim, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma kararının verildiği tarihteki sıfatın esas alınacağı kuralı da aynı maksat doğrultusunda getirilmiştir.
Bir hakimin ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilebilmesi için, ağır ceza mahkemesi başkan veya üyesi sıfatıyla o yere atanmış olması veya müstemir yetki ile ağır ceza mahkemesi başkan veya üyeliği görevini yapıyor bulunması gerekir. Esasen, ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerdeki diğer mahkemelerde görevli olan, ancak ağır ceza heyetine dahil bir hakimin izin, hastalık, emeklilik gibi nedenlerle görevinden ayrılması üzerine Adalet Komisyonu Başkanları tarafından, uhdelerindeki asıl görevlerine ek olarak geçici süreyle ağır ceza mahkemelerinde görevlendirilen hakimler ise, salt bu görevin süresi ile sınırlı biçimde, “ağır ceza mahkemesi heyetine dahil hakim” olarak kabul edilmelidirler.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 30.12.1946 gün ve 207-205 sayılı kararında; “sulh hakimlerinin ağır ceza mahkemelerinde ledelicap yetki ile üye bulunması, aslî sıfatının selbini icap ettirmeyeceğinden, aslî vazifesinden mütevellit suçlardan dolayı muhakemesi ağır ceza mahkemesinin görevi dahilinde olup, Yargıtay’ın hususi dairesi görevinden hariçtir” denilmekle bu hususa işaret edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde birinci sınıfa ayrılmamış olan sanık M. N. Haznedar"ın İnebolu Hakimi olarak görevli olduğu sırada ve görevi nedeniyle işlediği iddia edilen eylemler nedeniyle hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığı, soruşturma devam ederken Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine atandığı, son soruşturmanın açılması kararının verildiği tarihte de Kars Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görevli olduğu hususları gözönüne alındığında, son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte ağır ceza mahkemesi heyetine dahil olan sanık hakkında 2802 sayılı Kanunun 90 ve 91. maddeleri uyarınca yargılama yapma yetki ve görevi Yargıtay 5. Ceza Dairesine ait bulunmaktadır.
Bu nedenle, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan onbir Genel Kurul üyesi ise; "Sanık, son soruşturmanın açılması kararının verildiği tarihte, suç yeri itibariyle yetkili ve kanunda istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince de kendisini yargılamakla görevli bulunan İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil olmadığı gibi, birinci sınıfa da ayrılmadığı anlaşıldığından sanık hakkında yargılama yapma yetki ve görevi, suç yerinin bağlı bulunduğu İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinindir" görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 01.10.2012 gün ve 10-8 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.12.2012 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 15.01.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.