Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/2-1380 Esas 2013/2 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/2-1380
Karar No: 2013/2

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/2-1380 Esas 2013/2 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/2-1380 E.  ,  2013/2 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2008/182270
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ANKARA 9. Sulh Ceza
    Günü : 26.02.2008
    Sayısı : 864-103

    Hakaret suçundan sanık H.Ö.."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 125/1 ve 52. maddeleri uyarınca 2.700 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2008 gün ve 864-103 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 23.02.2012 gün ve 14057-4204 sayı ile;
    “Sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, dosyada yer alan Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.12 2006 tarih ve 2006/82-980 sayılı sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün karar ve kesinleşme tarihinin incelemeye tabi suç tarihinden daha sonra olduğu, engel bir neden olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan 5271 sayılı CMK’nun 231/6-a maddesinde gösterilen, "kasıtlı suçtan mahkum olmama" nesnel (objektif) koşulunun bulunduğu, aynı yasanın 231/6-c maddesinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin nesnel (objektif) koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinde esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zarar olduğu, manevi zararın bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, somut olayda katılanın tazminat istemi bulunmadığı gibi, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen suçtan doğan ve hakimin basit bir araştırma ile saptayabileceği herhangi bir maddi zararın belirlenmediği gözetilerek, sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen, "sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması" öznel (sübjektif) koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken "gerekli şartlar oluşmadığı" biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.04.2012 gün ve 182270 sayı ile;
    “1- 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonucunda hükmedilen ceza iki yıl veya daha az hapis cezası ise ve/veya adli para cezası verilmiş ise sanık hakkında verilen hükmün açıklanması geri bırakılabilecektir. Bu kararı vermek için gereken koşullar şu şekilde sıralanabilir:
    a) Netice cezanın iki yıl veya iki yıldan daha az süreli hapis cezası ve/veya adli para cezası olması,
    b) Sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olmaması,
    c) Suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmiş olması,
    d) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri, duruşmalardaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması.
    Bu koşullardan ilk üçü maddi koşullar, son koşul ise manevi koşul olarak adlandırılabilir. Belirtilen maddi koşulların varlığı sanık hakkında verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılacağı anlamına gelmemekte, koşulların varlığı tespit edildikten sonra mahkemece bir değerlendirme daha yapmak gerekmektedir. Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri, duruşmalardaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmaktadır. Yapılacak değerlendirmede sanığın tespit edilen kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak tespit edilecek olgulara göre sanığın ileride suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılacaktır.
    2- 5271 sayılı CMK"nın 232. maddesinin 6. fıkrasında; "Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir" şeklinde "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde ise, "Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar gösterilir" biçiminde düzenlemelere yer verilmiştir. Hükmün gerekçesi hüküm fıkrasına dahildir ve birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
    3- Somut olayda 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öngörülen subjektif koşullardan birisi olan, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda bir kanaat oluşması keyfiyeti hükmün gerekçesinde mahkemece değerlendirilmiştir.
    Hükmün açıklaması kurumunun değerlendirildiği gerekçe kısmında "sanığın ileride suç işlemekten kaçınacağı yolunda mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından sanık hakkında hükmün açıklamasının geri bırakılmasına yer olmadığı" ibaresi ile hüküm fıkrasındaki "CMK"nun 231. maddesindeki yasal şartlar oluşmadığından hükmün açıklamasının geri bırakılmasına yer olmadığı" ibaresi bir bütün olarak kabul edilmelidir.
    4. Hükmün gerekçe bölümündeki CMK"nun 231. maddeye ilişkin değerlendirmenin hüküm fıkrasında aynı biçimde ifade edilmemesi usul ve yasaya aykırılık oluşturmamaktadır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    Özel Dairece 01.11.2012 gün ve 23522-44906 sayı ile; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde görülmediğine ve 5271 sayılı CMK"nun 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına ilişkin gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen eylemin, Kuşadası"nda bir kooperatifin yönetim kurulu başkanı olan sanığın, 07.12.2006 tarihinde bir kısım site sakinine kooperatif aleyhine açılan davalarda vekillik yapan katılan hakkında hakaret sözleri içeren yazılı bir not göndermesi şeklinde gerçekleştirildiği,
    Sanık hakkında aynı katılan aleyhine 20.07.2005 tarihinde işlediği başka bir mektupla hakaret suçundan Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesince 19.12.2006 gün ve 82-980 sayı ile 1800 Lira adli para cezasına ilişkin kesin nitelikte mahkûmiyet kararı verildiği,
    Katılan tarafından sanıkla ilgili başka bir hakaret eyleminden dolayı Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinde derdest olan bir kamu davasının bulunduğunun belirtildiği,
    Sanığın yüze yakın kooperatif üyesine gönderdiğini kabul ettiği yazının hakaret sözleri içermediğini ve hakaret kastıyla hareket etmediğini savunduğu,
    Yerel mahkemece mahkûmiyet hükmüne ilişkin kısa kararda “gerekli şartlar oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına" karar verildiği, hükmün gerekçe kısmında da “şartları oluşmadığından ve sanığın ileride suç işlemekten kaçınacağı yolunda mahkememize olumlu kanaat oluşmadığından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına” açıklamasının yazıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu uygulama, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Hakaret suçundan 2.700 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanığın suç tarihi itibarıyla sabıkasız olması nedeniyle CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) bendindeki objektif şartın gerçekleştiği ve suçla oluşan birey ya da kamu zararı bulunmadığından aynı fıkranın (c) bendindeki şart yönünden de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına bir engel bulunmadığı görülmektedir.
    Ancak, aynı fıkranın (b) bendinde belirtilen ve mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması şeklinde aranan subjektif şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekmektedir.
    Sanığın yüze yakın site sakinine katılan hakkında hakaret sözleri içeren yazı gönderdiği ve suç tarihinden önce işlediği bir diğer hakaret suçundan Ankara Sulh Ceza Mahkemesi tarafından mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılan somut olayda, yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan, sanığı birebir gözlemleyen yerel mahkemece, CMK"nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca sanığın ileride suç işlemekten kaçınacağı yolunda olumlu kanaat oluşmadığı açıklanarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif şartının gerçekleşmediği belirtilmiş olup, bu kabul dosya kapsamına uygun, gösterilen gerekçe de CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca yasal ve yeterlidir.
    Ayrıca, hüküm fıkrasında yer verilmeyen CMK’nun 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçenin hükmün gerekçe kısmında gösterilmesi de, Ceza Genel Kurulunun 03.04.2012 gün ve 445-138, 27.09.2011 gün ve 171-186 ile 04.10.2011 gün ve 171-196 sayılı kararlarında da kabul edilip açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nda yer alan açık düzenlemeler karşısında usul ve yasaya aykırılık oluşturmamaktadır.
    Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Genel Kurul Üyesi, "sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına ilişkin gerekçe yasal ve yeterli olmadığından, itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 23.02.2012 gün ve 14057-4204 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 26.02.2008 gün ve 864-103 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.01.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Hemen Ara