Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/703 Esas 2014/550 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/703
Karar No: 2014/550

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/703 Esas 2014/550 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesi, hırsızlık suçundan sanığın 5237 sayılı TCK’nun 141/1, 168/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 2.400 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. Ancak Yargıtay 6. Ceza Dairesi, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 142/1-e maddesine uyan suçu mu, yoksa aynı kanunun 141/1 maddesine uyan suçu mu oluşturduğunu belirlemeden aynı kanunun 141/1. maddesiyle hüküm kurulduğunu ve sanığın sabıkasının araştırılarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bunun üzerine yerel mahkeme, önceki hükümde direnip yeni bir hüküm kurmadı. Ceza Genel Kurulu ise yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu olduğunu, bozulmadan sonra 5271 sayılı CMK’nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması gerektiğini belirtti. Bu nedenle Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki direnme kararı usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozuldu.
Kanun
Ceza Genel Kurulu         2014/703 E.  ,  2014/550 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 31.10.2013
    Sayısı : 333-433

    Hırsızlık suçundan sanığın 5237 sayılı TCK’nun 141/1, 168/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 2.400 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.05.2007 gün ve 82-177 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 03.04.2013 gün ve 12986-6863 sayı ile;
    "Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
    1- Yakınana ait iş yerine elektrik direğinden bağlanarak gelen ve mülkiyeti yakınana ait kabloyu keserek çalan sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 142/1-e maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı yasanın 141/1. maddesiyle hüküm kurulması,
    2-) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.2.2009 gün ve 2008/250-2009/13 sayılı kararında belirtilen ilkeler ışığında, sanığın adli sicil kaydındaki sabıkası araştırılarak, hükümden sonra 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231/5-14. madde ve fıkraları gereği hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğu" isabetsizliklerinden 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/son maddesi gereğince ceza süresi yönüyle kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 31.10.2013 gün ve 333-433 sayı ile; önceki hükümde direndiğini belirtmiş, ancak herhangi bir hüküm kurmamıştır.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.11.2014 gün ve 9626 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 142/1-e maddesine uyan suçu mu, yoksa aynı kanunun 141/1 maddesine uyan suçu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de, önceki hükümde direnilmesine karar vermekle yetinen yerel mahkemenin, hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığı hususu, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle ele alınıp değerlendirilmelidir.
    İncelenen dosya kapsamından; Özel Daire bozma kararından sonra yargılama yapan yerel mahkemece; "Mahkememizin 2006/82 esas, 2007/177 karar sayılı sanık ... hakkında TCK’nın 141/1, 168/1 ve 50. maddeleri uyarınca neticeten 2.400 TL adli para cezası ilamının aynen infazına" şeklinde karar verilmekle yetinildiği, hem kısa kararda hem de gerekçeli kararda hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
    Yargıtayın tereddütsüz uygulamalarına göre; bir hüküm, bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hal 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre verilen hükmün ne olduğu hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, kesinleştiği takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm verilmelidir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.02.2014 gün ve 2-99, 29.09.2009 gün ve 125-207, 01.04.2008 gün ve 42-69 ile 12.05.1998 gün ve 104-171 sayılı kararları da aynı mahiyettedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkemece, belirtilen ilkeler doğrultusunda işlem yapılmayıp, bozulmakla ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, 5271 sayılı CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu, hükümde bulunması zorunlu olan "sonuç (hüküm)" kısmı eksik bırakılmak suretiyle uygulama yapılması usul ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle belirlenen bu usuli nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.10.2013 gün ve 333-433 sayılı direnme kararının, usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 09.12.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara