Esas No: 2018/7306
Karar No: 2020/8062
Karar Tarihi: 09.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7306 Esas 2020/8062 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili asıl davada; davalının her ne kadar taşınmazı kira sözleşmesine istinaden kullandığını iddia etse de, bu sözleşmelerin geçersiz olduğunu bildirerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl davanın reddini savunmuş; birleşen dava ile de taşınmaza kendileri tarafından yapılan iyileştirme bedellerini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştiir.
Asıl dava elatmanın önlenmesi; birleşen dava iyileştirme giderlerinin tahsiline ilişkin alacak istemlidir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı-birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; dava konusu taşınmazın 01.04.1972 yılında davacıların murisi tarafından dava dışı Neriman"a kiralandığı ve kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünde alt kira yasağının bulunduğu; dava dışı Neriman ile dava dışı Bülent arasında 10.06.2011 tarihinde dava konusu kısımda tadilat yapılarak 5 yıl boyunca bedelsiz kullanma konusunda anlaşma yapıldığı; 01.01.2012 tarihinde de yine dava konusu taşınmaza ilişkin dava dışı Bülent ile davalı şirket arasında kira sözleşmesi imzalandığının belirlendiğine, taşınmazın kiralanmasına yönelik geçerli olan sözleşmesinin 1972 tarihli sözleşme olması ve bu sözleşmede de alt kira yasaklandığına göre; bu sözleşmeden sonra taşınmazın kullanımına ilişkin sözleşmelerin geçersiz olduğu, taşınmazı kullananların bu kullanımlarında iyiniyetli olamayacağı anlaşılmaktadır.
Bu kabule göre somut olayda; birleşen davada davacının kendisine ait olmadığını bildiği taşınmaz üzerine masraf yaptığı için iyiniyetli olmadığı, buna göre de sadece TMK"nin 723.maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalıdan talep edebileceğinin açık oluşuna göre; gerek öğreti, gerekse sapma göstermeyen uygulama ile asgari levazım değerinin yapı ve eklentilerinin yapımında kullanılan tüm malzemelerin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım yılı veya yıllarına göre yıpranma düşüldükten sonra elde edilecek miktarın bilirkişi marifetiyle hesaplanarak birleşen davadaki davalılardan taşınmazdaki payları oranında tahsiline hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Davalı-birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle reddine, davalı-birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazları (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.