Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/12648 Esas 2010/6264 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/12648
Karar No: 2010/6264
Karar Tarihi: 26.5.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/12648 Esas 2010/6264 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, önalım hakkına konu olan payın iptal edilerek kendisi adına tescil edilmesini istemiştir. Davalılar ise taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren kullanıldığını ve taksim sözleşmesi yapıldığını savunmuşlardır. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davacının dava konusu payın isabet ettiği taşınmazda belirli bir yer kullanıp kullanmadığının anlaşılamaması nedeniyle hüküm bozulmuştur.
Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/12648 E.  ,  2010/6264 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu payın ilişkin bulunduğu ... sayılı parselin paydaşı olup, davalıların aynı taşınmazda 27.02.2007 tarihinde ...’a ait payı toplam 9500.-TL bedelle satın aldığını belirterek davalılar adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, taşınmazın haricen 1996 yılında satın aldıklarını ve o tarihten itibaren kullandıklarını, taşınmazın satıcı ...’ın annnesi olan ...’in zamanında hissedarlar arasında fiilen taksim edildiğini ve aralarında taksim sözleşmesi hazırladıkları belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece 1998 tarihli taksim sözleşmesinde davacı Hasanın imzası olmadığı ve fiili taksim savunması kanıtlanamadığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış sebebiyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17 /1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi hallerde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen ... sayılı parseldeki ...’a ait payı 27.02.2007 tarihinde toplam 9500 - TL bedelle davalılara satılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazın hissedarları arasında fiilen taksim edildiğini savunmaktadır. Davacı dosya içerisine tarihsiz taksim sözleşmesi ve eki taksim krokisini ibraz etmiştir. İbraz edilen taksim krokisinde satıcı ...’ın annesi olan ... "j" harfi ile gösterilen yerin isabet ettiği ve davalılara satılan yerin ise taksimde ....a isabet eden yerin olduğu satış sözleşmesi ve eki krokilerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, yapılan taksim sözleşmesinde davacı ...’ın imzası olmadığı belirtilmiş ise de davacı ... taşınmazda 2006 tarihinde pay satın alarak paydaş olduğunda bu durumun taksim sözleşmesinde görülmesi imkan dahilinde değildir. Yine davacı tanığı ... mahkemedeki ifadesinde kendi hissesini davacıya 2006 yılında sattığını kendine hissesinin annesi ...’dan kaldığını belirtmiştir. Taksim sözleşmesinde ...’nın imzası bulunmakta ve sözleşmenin eki olan taksim krokisinde kendisine "p" harfi ile işaretlenmiş yerin düştüğü görülmektedir. Davalı tanığı olan ve taksim sözleşmesinde imzası ve krokide yeri gösterilen ... ve ... taşınmazın o zamanki maliki olan 7 kardeş arasında taksim edildiğini belirtmişlerdir. Dosya içerisinde bulunan tanık anlatımları taksim sözleşmesi ve eki olan krokiden taşınmazın fiilen taksim edildiği anlaşılmaktadır. Nevarki dosya kapsamından ve yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporundan davacı ..."ın dava konusu önalıma konu hissenin isabet ettiği taşınmazda fiilen kullandığı yerinin olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece davacının dava konusu payın isabet ettiği taşınmazda belirli bir yeri kullanıp kullanmadığı ve yukarıdaki açıklamalar üzerinde de durularak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara