(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2010/703 E. , 2010/6056 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kişisel ev eşyası-takı alacağı davasına dair karar davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, eşya ve ziynetlerin aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından hükmün esastan bozulması için ve davalı vekili tarafından ise vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, düğünle birlikte getirilen ev eşyalarının evde kaldığını, ziynetlerin ise bozdurulup davalıya Ford Cargo Marka kamyon alındığını, boşanma davası öncesi bu aracın devrinin başkasına yapıldığını bildirerek ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, boşanma davasında eşya alacağı için açılan davada harç yatırılmadığı için karar verilmediğini, 19.600-TL tazminatın davalı tarafından davacı eşine ödendiğini, davacının 1 metre altın zincir ve 20 gram bilezik dışında hiçbir ziynet eşyasının bulunmadığını, davacının söz konusu ziynet eşyalarını evi terkederken yanında götürdüğünü, ev eşyalarının birçoğunun faturalı olup davalı tarafından alındığını, davacının yanında iki adet yün döşek, bir adet dikiş makinesi, iki adet yorgan, bir adet ütü ve masası, iki adet halı yolluk, bir adet elektrik süpürgesi, bir adet sandık cemekan ve birkaç parça giysi getirdiğini, bunların haricindeki tüm eşyaların davalı tarafından satın alındığını, ayrıca talep edilen eşyaların cins ve markası belli olmadığını bildirerek kötü niyetle açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının bir kısım ev eşyası ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ispat edemediğinden ve tanık anlatımlarının soyut olup hüküm kurmaya yeterli bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının evlilik birliği içinde davalı koca tarafından alınıp bozdurulduğunu ileri sürmüş, davalı koca ise altınları almadığını, davacı tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evlilik birliği içinde elinden alınıp bozdurulduğunu veya evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.
Olayda, davacı kadın evlilik birliği içinde altınların davalı tarafça kendisine iş kurmak için kamyon alınması amacıyla bozdurulduğunu ve kendisine bir daha verilmediğini davada dinlettiği tanıkların beyanı ile ya da kesin delillerle ispat edememiştir. Bununla birlikte davacı, dava dilekçesinde “ve yasal delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gibi ve ayrıca davalının kabulünde olan söz konusu ev eşyalarının aynen veya bedelinin davacıya verilmesi gerekirken bu eşyalar yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.