Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/1275 Esas 2010/6047 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1275
Karar No: 2010/6047
Karar Tarihi: 24.5.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/1275 Esas 2010/6047 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bu karar, bir kiralama davasına ilişkindir. Kiralananın tahliyesi için açılan davanın kabul edilmesi sonrasında, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, kira sözleşmesinin gereği olan kira tutarının ödenmediği gerekçesiyle tahliye istemiş ve mahkeme sözleşmenin geçerli olduğuna hükmetmiştir. Ancak, kiralayanların birden fazla olması durumunda aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve tüm kiralayanların birlikte takip yapması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, tek bir kiralayan tarafından yapılan icra takibinin ve ödeme emrinin tahliye isteği açısından hukuki sonuç doğurmayacağı vurgulanmıştır. Karar, temyiz eden tarafın lehine bozulmuştur.
Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu'nun 260. maddesi.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2010/1275 E.  ,  2010/6047 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, Itirazın iptali ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, itirazın iptaline takibin 3.300-TL üzerinden devamına, asıl alacağın davalı tarafından kabul edilen 800-TL kısmının indirilerek 2.500-TL üzerinden % 40 icra tazminatının davalıdan alınmasına, temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili davacı ile davalı arasında 08.08.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, davalı hakkında, 2009 yılı Şubat ve Mart ayları kiraları aylık 1.650-TL üzerinden toplam 3.300-TL kira parası ödenmediğinden icra takibi yapıldığını, ödeme emrine aylık kira miktarı 400-TL olduğu ileri sürülerek itiraz edildiğini, kabul edilen miktarın dahi yasal sürede ödenmediğini belirterek temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve 3.300- TL kira alacağının tahsilini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 25.08.2007 başlangıç tarihli başka bir kira sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme gereğince aylık kira miktarının 400-TL olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının dayandığı kira sözleşmesi geçerli olduğundan davanın kabulüne itirazın iptaline, takibin devamına ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
    Borçlar Kanununun 260. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayanlar birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden (resen) gözönünde bulundurulmalıdır.
    Olayımıza gelince; icra takibinde dayanılan ve hükme esas alınan 08.08.2007 başlangıç 07.01.2011 bitiş tarihli kira sözleşmesinin, kiralayanlar ... ve ... ile kiracı ... arasında imzalandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralayanlar iki kişi olup aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu nedenle kira sözleşmesinin kurulmasında bu iki kiralayanın iradesi söz konusu olduğu gibi sözleşmenin bozulmasında da yine iki kiralayanın müşterek iradesi
    zorunludur. Kiralayanların birden fazla olması durumunda aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan tüm kiralayanların birlikte takip yapmaları ve birlikte dava açmaları gerekir. Dava hakkı, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır. Kiralayanlardan biri tarafından yapılan icra takibi üzerine gönderilen ihtarlı ödeme emri tahliye yönünden hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle temerrüde esas alınamaz. Davanın dayanağı olan icra takibi kiralayanlardan ... tarafından yapılmış ve dava da tek başına açılmıştır. Davanın açılmasındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün ise de ödeme emrindeki bu noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Bu durumda temerrüt ihtarı yerine geçen ödeme emrinin tahliye isteği yönünden hukuki sonuç doğurmayacağı gözönüne alınarak tahliye isteminin reddine ve alacak yönünden ise tek başına dava açan davacının hissesine düşen alacak miktarı ile sınırlı olarak itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara