Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/102 Esas 2014/484 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/102
Karar No: 2014/484

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/102 Esas 2014/484 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/102 E.  ,  2014/484 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 13.12.2012
    Sayısı : 201-307


    Basit zimmet suçundan sanık ..."in 5237 sayılı TCK"nun 247/1, 43, 248/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.05.2007 gün ve 261-115 sayılı hükmün sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 16.02.2012 gün ve 661-597 sayı ile;
    “Adli Yargı Adalet Komisyonu tarafından 01.06.1998 tarihinde Beyoğlu Adliyesi Mahkemeler Veznesinde görevlendirilen ve fiilen bu görevi yapan sanığın görevi cümlesinden olmak üzere bilirkişi ve tanık ücretlerinden kesilen ve Vergi Dairesine yatırılması gereken 94.525.505.645 TL"yi yatırmayarak teselsülen basit nitelikte zimmetine geçirdiği dava konusu olayda, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;
    Ancak; CMK"nun 2/e, 158/1 ve 160. maddelerine ve Ceza Genel Kurulu"nun Dairemizce de benimsenen 17.06.2006 gün ve 2006/5-165-213 sayılı kararına göre; soruşturmanın, "kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi" ifade ettiği ve soruşturmanın Cumhuriyet Başsavcılığı veya kolluk makamlarınca suçun işlendiğinin öğrenilmesiyle başladığı dikkate alınarak, sanığın zimmet miktarının tamamını Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.04.2004 tarihinde başlatılan soruşturmadan sonra iade ettiği ve cezasından 5237 sayılı TCK"nun 248/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, aynı Kanunun 248/1. maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılması sonucu eksik ceza tayini,
    Suçun 5237 sayılı TCK"nun 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Beyoğlu Adliyesinin kapatılmasından sonra Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyalarının devredildiği İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince 13.12.2012 gün ve 201-307 sayı ile;
    “...Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin bozma ilamında, sanığın zimmet miktarının tamamını Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.04.2004 tarihinde başlatılan soruşturmadan sonra iade ettiği ve cezasından 5237 sayılı TCK"nın 248/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, aynı Kanunun 248/1. maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılması sonucu eksik ceza tayini bozma nedeni olarak gösterilmiştir. Ancak Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin benzer bir olayla ilgili olarak verdiği 10.05.2012 tarih ve 2010/881 E. 2012/5043 K. sayılı kararında, "...CMK"nın 2/e, 158/1 ve 160. maddelerine ve Ceza Genel Kurulu"nun Dairemizce de benimsenen 17.10.2006 gün ve 2006/5-165-213 sayılı Kararına göre; soruşturmanın, "kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi" ifade ettiği ve soruşturmanın Cumhuriyet Başsavcılığı veya kolluk makamlarınca suçun işlendiğinin öğrenilmesiyle başladığı nazara alındığında, sanığın zimmetine geçirdiği kabul edilen toplam 1.062,50 TL"den 18.04.2003 tarih ve 210190 sıra nolu makbuzla 850 TL"yi kurum hesabına yatırdığı, Rıfkı Bitek tarafından hazırlanan 05.05.2003 tarihinde dosyaya havale edilen toplam zimmet miktarını belirten rapordan sonra da bakiye zimmet miktarını 06.05.2003 tarihinde ödediği, 18.04.2003 günlü suç duyurusuna konu tutanakta ödendiği belirtilen 17.950.000 lira paraya ait makbuzun sıra numarasının 210204 olması karşısında 210190 sıra nolu makbuzla yapılan 850 TL ödemenin ihbardan önce olduğu, ödenen miktarların toplamına nazaran sanığın ödeme iradesinin 18.04.2003 tarihli soruşturma başlamadan önceye yönelik olduğu gözetilerek verilen cezadan 5237 sayılı TCK"nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 yerine 248/2. maddesiyle 1/2 oranında indirim yapılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini..." denilerek, sanığın somut olayda zararın tamamını karşılama iradesini gösterecek şekilde, gerçek zararın belirlenmesinden sonra kalan zarar miktarını da ödemesi halinde, lehine düşünülerek, ilk ödemenin yapıldığı tarihin, zararın tamamını karşılama tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Somut olaya bu karar ışığında bakıldığında; sanığın, 26.04.2004 günü Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı"na hitaben verdiği dilekçede, yukarıda belirtildiği şekilde 67 milyar 469 milyon TL"yi zimmetine geçirdiğini, bu miktarı aşacak şekilde 70 milyar TL"yi Beyoğlu Vergi Dairesi"ne yatırdığını belirterek, buna ilişkin vezne alındı makbuzunu ekte sunduğu, soruşturma aşamasında 11.06.2004 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, zimmet miktarının 94.525.505.645.000 TL olduğunun belirtilmesi üzerine, daha önce yatırdığı miktar indirildikten sonra kalan 23.526.550.000 TL"yi 30.06.2004 tarihli vezne alındı makbuzu ile yatırarak zararın tümünü giderdiği hususu tartışmadan uzaktır. Bu durumda, sanığın, henüz hakkında bir ihbar yapılmadan ve adli veya idari soruşturma başlamadan, zimmetine geçirdiğini düşündüğü miktarın daha üstünde olacak şekilde 70 milyar TL"yi vergi dairesine yatırmasının, bu hususu da kendisini ihbar ettiği dilekçeye açıkça yazmasının, ardından yine soruşturma aşamasında bilirkişi kurulu tarafından beş yıla yayılan sürece dair belgelerin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda, zimmet miktarının 94.525.505.645.000 TL olduğunu belirtilmesi üzerine, bu rapordan kısa süre sonra kalan zarar miktarını da giderdiği, bu durumda ödeme iradesinin, zararın tamamını soruşturma başlamadan ödeme amacına yönelik olduğu...” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “düzelterek onama” istekli 10.12.2004 gün ve 84235 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar Şecaattin Selçuk ve Saliha Afacan hakkında kurulan hükümlerin zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş olup inceleme, sanık ... hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 248. maddesinin 1. fıkrası uyarınca mı yoksa 2. fıkrası uyarınca mı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkeme kararının yeni hüküm olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
    d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
    İncelenen dosya kapsamına göre; ilk hükmün Özel Dairece, sanığın zimmet miktarının tamamını Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmadan sonra iade etmesi nedeniyle cezasından 5237 sayılı TCK"nın 248/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulması üzerine, yerel mahkemece direnme kararı verildiği belirtilmiş ise de, gerekçede; Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin benzer bir olayla ilgili olarak verdiği 10.05.2012 tarih ve 2010/881 E. 2012/5043 K. sayılı kararına ayrıntılı bir şekilde değinildikten sonra "...Sanığın, 26.04.2004 günü Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı"na hitaben verdiği dilekçede, 67 milyar 469 milyon TL"yi zimmetine geçirdiğini, bu miktarı aşacak şekilde 70 milyar TL"yi Beyoğlu Vergi Dairesi"ne yatırdığını belirterek, buna ilişkin vezne alındı makbuzunu ekte sunduğu, soruşturma aşamasında 11.06.2004 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, zimmet miktarının 94.525.505.645.000 TL olduğunun belirtilmesi üzerine, daha önce yatırdığı miktar indirildikten sonra kalan 23.526.550.000 TL"yi 30.06.2004 tarihli vezne alındı makbuzu ile yatırarak zararın tümünü giderdiği hususu tartışmadan uzaktır. Bu durumda, sanığın, henüz hakkında bir ihbar yapılmadan ve adli veya idari soruşturma başlamadan, zimmetine geçirdiğini düşündüğü miktarın daha üstünde olacak şekilde 70 milyar TL"yi vergi dairesine yatırmasının, bu hususu da kendisini ihbar ettiği dilekçeye açıkça yazmasının, ardından yine soruşturma aşamasında bilirkişi kurulu tarafından beş yıla yayılan sürece dair belgelerin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda, zimmet miktarının 94.525.505.645.000 TL olduğunu belirtilmesi üzerine, bu rapordan kısa süre sonra kalan zarar miktarını da giderdiği, bu durumda ödeme iradesinin, zararın tamamını soruşturma başlamadan ödeme amacına yönelik olduğu..." şeklindeki açıklamalar ile yeni ve değişik gerekçe gösterilmek suretiyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğindedir.
    Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.12.2012 gün ve 201-307 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.11.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara