Esas No: 2014/40
Karar No: 2014/453
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/40 Esas 2014/453 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : KARTAL 2. Çocuk
Günü : 26.09.2011
Sayısı : 291-498
Sanık G.. Ö.."nın hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK"nun 142/1-b, 143 ve 31/3. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis, mala zarar verme suçundan ise aynı kanunun 151/1 ve 31/3. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kartal 2. Çocuk Mahkemesince verilen 26.09.2011 gün ve 291-498 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2.Ceza Dairesince 25.09.2013 gün ve 23075-21645 sayı ile; hırsızlık suçu yönünden oybirliğiyle, mala zarar verme suçu yönünden oyçokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Daire üyeleri N.Çatak ve H.Karagöl; "...Sanığın, suça konu aracı düzkontak yaparak çalması biçimindeki eylemi nedeniyle, hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmesiyle yetinilmesi gerektiği, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı verilmesinin isabetli olmadığı" düşüncesiyle mala zarar verme suçu yönüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.11.2013 gün ve 15864 sayı ile;
“...Suça sürüklenen çocuğun Sacit Meyan ve Selami Birkan Ateşli ile birlikte geceleyin müştekiye ait olan aracı düz kontak yapmak suretiyle zarar verip hırsızladıkları ve aynı gün güvenlik kuvvetlerine yakalandıkları olayda; suça sürüklenen çocuğun eyleminin kül halinde hırsızlık suçunu oluşturacağı, aracın çalınması esnasında meydana gelen zararlardan dolayı ayrıca mala zarar verme suçunun oluşmayacağı, bu nedenle yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 04.12.2013 gün ve 34803-28696 sayı ile, oyçokluğuyla itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Sanığın hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın müştekiye ait aracı, kilitli kapısını açıp, direksiyon muhafazasını kırdıktan sonra düz kontak yaparak çalıştırmak suretiyle götürmesi şeklindeki eyleminin hırsızlık suçunun yanında, ayrıca mala zarar verme suçunu da oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık Gürkan ile haklarındaki yargılama ayrı yürütülen sanıklar Sacit Meyan ve Selami Birkan Ateşli"nin olay gecesi müştekiye ait aracın kilitli kapısını açıp, direksiyon muhafazasını kırdıktan sonra düz kontak yaparak çalıştırdıkları, aracı çaldıkları, aynı gece birkaç saat sonra kolluk görevlilerince fark edilmeleri üzerine Sacit ve Selami"nin araçta yakalandığı, sanık Gürkan"ın ise kaçtığı,
08.04.2007 tarihli görgü tespit tutanağında; sol ön kapı kilidi ile oynanmış olan aracın direksiyon muhafazasının kırık ve kablolarının sökülmüş halde olduğu bilgilerine yer verildiği,
Olaydan yaklaşık bir yıl sonra yakalanan sanık Gürkan hakkında hırsızlık suçunun yanında, aracın bağlantı kablolarına zarar verildiğinden bahisle mala zarar verme suçundan da kamu davası açıldığı,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından hırsızlık ve mala zarar verme suçları üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
Hırsızlık suçu 765 sayılı TCK’nun 491/ilk maddesinde; "diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın faydalanmak için bulunduğu yerden alma", 5237 sayılı TCK’nun 141/1. maddesinde ise; "zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma" olarak tanımlanmıştır.
Hırsızlık suçuyla korunan hukuki yarar zilyetlik ve buna bağlı haklardır. Bu nedenle hırsızlık suçunun mağduru malın sahibi değil, zilyetliği altında bulunan malı çalınan kişidir. Burada zilyetliğin hukuka uygun ya da aykırı tesis edilmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak malı çalarak zilyetliği ele geçiren kişinin elinden de malın çalınması halinde hırsızlık suçu oluşabilecektir.
Uyuşmazlık konusuyla ilgili diğer suç olan mala zarar verme ise 5237 sayılı TCK’nun "Mala zarar verme" başlıklı 151/1. maddesinde; "Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala TCK’nun 151/1. maddesinde sayılan "kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılmaz hâle getirmek veya kirletmek" şeklindeki seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir.
Kanuni düzenleme gözününe alındığında mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suç olup, suçun oluşması için failin belirli bir amaç ya da saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.
Mala zarar verme suçunun manevi unsuru ile ilgili olarak öğretide de; "Bu suçun oluşması için, failde özel kast daha doğru bir ifadeyle zarar verme amacı aranmaz" (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, Savaş Yayınevi, Ankara, 2012, s.158), "Mala zarar verme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin suçun maddi unsurundaki hareketleri bilmesi ve neticeyi gerçekleştirmek istemesi yeterlidir" (İsmail Gürocak, Türk Ceza Kanununda Mala Zarar Verme ve İbadethane ve Mezarlıklara Zarar Verme suçları, TBB Dergisi, s.94, s. 165, 2011) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK"nun onuncu bölümünde "Mal varlığına karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun da koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malın, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamının veya bir kısmının alınması suretiyle müştekinin malvarlığına zarar verilirken, mala zarar verme suçunda ise; başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip edip ya da yok etmek suretiyle kullanılamaz hâle getirerek veya kirleterek zarar verilmesi söz konusudur. Her iki suç tipinde de mağdur malvarlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda, suça konu mal alınıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise, malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta failin faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirmesine karşın, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmesidir. Bu nedenle mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşebilecektir. Örneğin, aracın camı kırılarak içerideki telefonun alınması halinde hırsızlık suçu yanında, ayrıca hırsızlık suçunun konusunu oluşturmayan araç camının kırılmış olması nedeniyle mala zarar verme suçu da oluşacaktır. Bununla birlikte, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu eşyaya zarar verilmesinin de söz konusu olduğu hallerde, bu durum 5237 sayılı TCK"nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık Gürkan"ın, yaşı nedeniyle evrakı ayrılmış olan sanıklar Sacit ve Selami ile birlikte hırsızlık suçunun konusunu oluşturan aracın kilitli kapısını açıp, direksiyon muhafazasını kırdıktan sonra düz kontak yapıp çalıştırarak aracı götürmesi şeklinde gerçekleşen olayda, eylem gerçekleştirilirken suç konusu aracın direksiyon muhafazasına ve kablolarına zarar verildiği sabittir. Sanığın suç konusu araçla ilgili olarak hırsızlık eylemini gerçekleştirebilmek için araçtan bağımsız olan başkaca bir mala zarar vermesi söz konusu olmayıp, bizzat suç konusu olan araç üzerinde meydana gelen bir zarar bulunmaktadır. Burada hırsızlık suçunun konusunu oluşturan mal, aracın tamamıdır. Bu nedenle sanığın, suça konu aracın direksiyon muhafazasına ve kablolarına zarar vererek çalması biçimindeki eylemi nedeniyle hırsızlık suçunun yanında, ayrıca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulması isabetli değildir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 14.10.2014 gün ve 560-416, 06.05.2014 gün ve 687-228 ile 08.04.2014 gün ve 683-174 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, mala zarar verme ve buna bağlı olarak hırsızlık suçuna yönelik Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün her iki suç yönünden de eylemin bütün halinde hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da mahkûmiyet hükmü kurulması isabetsizliğinden, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 25.09.2013 gün ve 23075-21645 sayılı onama kararının mala zarar verme ve buna bağlı olarak hırsızlık suçu yönünden KALDIRILMASINA,
3- Kartal 2. Çocuk Mahkemesinin 26.09.2011 gün ve 291-498 sayılı kararının, eylemin bütün halinde hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da mahkûmiyet hükmü kurulması isabetsizliğinden her iki suç yönünden de BOZULMASINA,
4-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.10.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.