(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2009/12972 E. , 2010/5814 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, kira, para ve satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.000,00 TL kira alacağının tahsiline, diğer alacaklara ilişkin davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve davalı tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin ticaret ile uğraştığını, davalıya muhtelif zamanlarda bugünkü değeri 10.871,90 TL para verdiğini, evinde oturmasına rağmen kira bedelini ödemediğini, sulama borusu, üç adet kurbanlık koyun bedeli, cam takma bedeli, çeşme yaptırma bedeli ve sulama motoru bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek toplam 25.631,90 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ise dava dilekçesinde bahsedilen olayların 25-30 yıl öncesine dayandığını, talep edilen bedellerin ödendiğini,alacak bulunsa bile zamanaşımına uğradığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi gereğince, başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir. Aynı Yasa"nın 126. maddesinde ise kira alacağına ilişkin davalar hakkında beş senelik zamanaşımının geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden "dava edilebilme" niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Def"i ise borçlanılmış bir edimin devamlı veya geçici olarak yerine getirilmesinden kaçınmaya olanak sağlayan bir haktır. Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip, sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve dolayısıyla "alacağın dava edilebilme" niteliğini ortadan kaldırır. Zamanaşımı, HUMK 75 ve Borçlar Yasasının 140. maddesi gereğince kişisel bir savunma nedeni olup savunulmadığı zaman mahkemece doğrudan doğruya gözetilemez.Bir başka deyişle zamanaşımının davayı etkisiz bırakması kendiliğinden gerçekleşmemekte ve ancak borçlunun iradesine bağlı bulunmaktadır.Genel olarak savunma nedenlerinin ve bu arada zamanaşımı savunmasının esasa cevap süresi içinde bildirilmesi gereklidir.
Somut olayda; davacı vekili, davalıdan kira, para ve satım ilişkisinden kaynaklanan alacaklarının tahsilini istemiş davalı ise esasa cevap süresi içinde dava konusu edilen alacakların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş davacıya dava konusu ettiği kira ve sair alacağının hangi döneme ilişkin olduğu açıklattırılmak suretiyle zamanaşımına uğrayıp uğramadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olup zamanaşımı def"inin yeminle kanıtlanamayacağı gözönünde bulundurulmadan yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer omadığına ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.