Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/578 Esas 2014/440 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/578
Karar No: 2014/440

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/578 Esas 2014/440 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/578 E.  ,  2014/440 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : KONYA 9. Asliye Ceza
    Günü : 16.03.2007
    Sayısı : 1277-150

    Sanık İ.. K.."nın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 109/2, 109/3-a, 109/5, 110 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına ilişkin, Konya 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.03.2007 gün ve 1227-150 sayılı hükmün, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 07.12.2012 gün ve 5051-12676 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 23.05.2013 gün ve 162110 sayı ile; ...Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.12.2011 gün ve 2011/244-282 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, hüküm tarihinde yürürlükte bulunmayan bir düzenlemenin sanık aleyhine yorumlanması mümkün olmadığından, Özel Dairece, yerel mahkeme hükmünün, hüküm tarihinden sonra ancak inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanunun 23, 5728 sayılı Kanunun 562 ve 6008 sayılı Kanunun 7. maddeleri ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının değerlendirilmesi amacıyla bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
    Ayrıca, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 19.02.2008 gün ve 346-25, 06.05.2008 gün ve 27-95 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, koşullu bir düşme nedeni oluşturan ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ müessesesi mahkumiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif şartların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme yada erteleme hükümlerinden önce ve resen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde hiçbir talebe bağlı kalmaksızın öncelikle uygulanacağından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden bir değerlendirme yapılması yasal zorunluluktur" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 27.06.2013 gün ve 6110-8241 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    Sanıklar H.. B.. ve Azize Bayramoğlu hakkında kurulan beraat hükümlerinin Özel Dairece bozulmasına karar verilmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, sanık İ.. K.. hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    01.09.1933 doğumlu olup suç tarihinde 72 yaşının içinde bulunan sanığın aynı köyde yaşayan 1938 doğumlu katılanı olay günü temin ettiği bir araca zorla bindirerek evlenmek maksadıyla Konya ili Meram ilçesi Evliya Tekke köyüne götürdüğü ve ertesi gün katılanın evliliğe rızasının bulunmadığını açıklaması üzerine, şahsına bir zararı dokunmaksızın katılanın yakınlarına teslim edilmesini sağladığı,
    Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan açılan kamu davasının yargılaması sonucunda sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulurken 5237 sayılı TCK"nun 110. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı,
    Yerel mahkemece sabıkasız olan sanık hakkında hükmolunan 2 yıl hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak, "sanığın geçmiş hali, suçun işlenişindeki özellikler ile ileride bir daha suç işlemekten çekineceği yolunda vicdani kanaat oluşmadığı" şeklinde gerekçe gösterildiği,
    16.03.2007 olan hüküm tarihi itibarıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanması mümkün bulunmadığından, bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının mahiyeti ve uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir.
    Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan sağlayan ve bu yönüyle sanık lehine sonuç doğurduğunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş ve 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72.maddesi ile 231.maddenin 8.fıkrasına " Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının bulunmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkeme hüküm tarihi olan 16.03.2007 de CMK’nun 231. maddesinde 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik henüz yürürlüğe girmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartları yasal olarak bulunmamakla birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanabilmesi için objektif şartların varlığının yanında, "Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması" gerektiği, yerel mahkemece ertelemeye yer olmadığına karar verilirken; "sanığın geçmiş hali, suçun işlenmesindeki özellikler ile ileride bir daha suç işlemekten çekineceği yolunda vicdani kanaat oluşmadığı " şeklinde gösterilen gerekçenin 5728 sayılı Kanunla değiştirilen CMK"nun 231. maddesinde aynı şekilde yer alan bu subjektif şarta uygun olduğu, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaatini açıklayan yerel mahkemece bu konunun tekrar değerlendirilmesinin bir fayda sağlamayacağı ve yargılamayı gereksiz yere uzatacağı düşünülebilecek ise de; suç tarihinde 72 ve halen 81 yaşında bulunan, sabıkasız olan ve suçun işleniş şekline göre lehine 5237 sayılı TCK’nun 110. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanan sanık hakkında yerel mahkemece hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmemesine ilişkin gösterilen gerekçenin dosya kapsamına uygun düşmediği de gözönüne alındığında, şartlı bir düşme nedeni oluşturan, hükmün hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan veren, objektif şartların varlığı halinde diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce gözetilmesi gereken hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının yerel mahkemece yasal değişiklikle birlikte ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 07.12.2012 gün ve 5051-12676 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Konya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.03.2007 gün ve 1227-150 sayılı hükmünün; sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.10.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara