Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/388 Esas 2015/403 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/388
Karar No: 2015/403

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/388 Esas 2015/403 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/388 E.  ,  2015/403 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Sulh Ceza
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ...’nın 5237 sayılı TCK’nun 179/3, 50/3, 52/2 ve 51. maddeleri uyarınca 600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, 1 ay denetim süresi belirlenmesine, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlenmeden veya uzman kişi görevlendirilmeden geçirilmesine, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirileceğinin ihtarına ilişkin, ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
“Mahalli Cumhuriyet savcısının temyizinin sanık lehine olduğu anlaşılmakla, adli para cezasına hükmedilen sanık hakkındaki cezanın ertelenmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
...sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Adli para cezasına hükmedilip, bu cezası ertelenen sanık hakkında TCK"nun 51. maddesi uyarınca bir ay denetim süresine hükmolunması, kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün denetim süresi belirlenmesi ile ilgili 4. bendinin hükümden tümüyle çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;
“…TCK"nun 51/a ve b maddelerinde yazılı koşulların bulunması halinde 18 yaşından küçük ve 65 yaşından büyük sanıklar hakkındaki istisna dışında 2 yıl veya az süreli hapis cezalarının erteleme hükümlerine konu olabileceği, ancak adli para cezaları ile hapis cezasına seçenek diğer yaptırımların ertelemenin konusu olmayacağı anlaşılmaktadır. 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan. CMUK"nun 326/son maddesindeki düzenlemeye göre ise bir hükmün sanık veya sanık lehine Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi halinde bozma üzerine verilen hükmün evvelki hükümle verilen cezadan daha ağır olmayacağı hüküm altına alınmış olmakla usuli kazanılmış hakkın sınırının önceki ceza olarak belirlenmiştir. Önceki ceza dışında hükümde yer alan başka bir unsurun kazanılmış hakkın konusu olamayacağı, esasen kanun koyucu tarafından sanığa bahşedilen bir husus olarak usuli kazanılmış hakkın sınırlarının genişletilemeyeceği de kabul edilmelidir.
Bu açıklamalara göre somut olayda sanığın hapis cezası adli para cezasına çevrilmiş olmakla ertelenemez nitelik kazandığı halde mahkemesince yasaya aykırı bir şekilde ertelenmesine karar verilmiş, yine TCK"nun 51/3. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak 1 ay denetim süresi tayin edilmiştir. Ertelenemez olduğu halde yasaya aykırı bir şekilde cezanın adli para cezası olmasının sanığın bir denetim süresine tabi tutulmamasını gerektirmediği, zira TCK"nun 51/8. maddesi uyarınca denetim süresinin iyi halli geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılması gerekeceği, bir denetim süresi tayin edilmezse infaza ilişkin düzenlemenin muallakta kalacağı ve bu denetim süresinin de CMUK"nun 326/son maddesi kapsamı dışında kalması nedeniyle en az 1 yıl olması gerektiği, keza ertelenen ceza adli para cezası olmakla denetim süresi içinde suç işlenmemesi halinde TCK"nun 51/7 maddesi uyarınca ancak adli para cezasının infazı kararı verilebileceği, ayrıca ceza infaz kurumunda çektirilmesine hükmedilmesine olanak bulunmadığı, çünkü cezanın 5275 sayılı CGTİHK"nun 106. maddesi tarafından gerekirse hapse çevirme işlemi de bizzat kendisi tarafından yapılmak suretiyle Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacağından, Yüksek Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılarak sanık hakkında denetim süresinin eksik tayini ve adli para cezası hakkında TCK"nun 51/7. maddesi gereğince doğrudan ceza infaz kurumunda infazına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden hükmün bozulması, ancak anılan hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasındaki denetim süresine dair "bir ay" ibaresinin "bir yıl" olarak değiştirilmesi, TCK"nun 51/7. maddesinin uygulanmasına yönelik "kısmen ya da tamamen ceza infaz kurumunda" ibarelerinin hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün onanması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay ... Dairesince ... gün ve ... sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yasal olarak mümkün olmadığı halde hükmolunan adli para cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 51/3. maddesi uyarınca bir denetim süresi belirlenmesi gerekip gerekmediğinin tespitine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay günü saat 22.30 sıralarında sanığın alkollü vaziyette Kargın yolundan ... istikametine aracıyla seyir halinde iken, direksiyon hâkimiyetini kaybederek yolun kenarındaki toprak yığınına çarptığı, aracın devrilmesi suretiyle kendisinin hayati tehlikeye neden olmayacak şekilde yaralandığı, 1,63 promil alkollü olduğunun tespit edildiği,
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, 5237 sayılı TCK"nun 179/3. maddesi uyarınca hükmolunan 1 ay hapis cezasının zorunlu olarak adli para cezasına çevrildiği, yasal olarak mümkün olmadığı halde adli para cezasının ertelendiği, TCK’nun 51/3. maddesi uyarınca 1 yıl ila 3 yıl arası bir denetim süresi belirlenmesi gerekirken 1 ay denetim süresi belirlendiği, ayrıca TCK’nun 51/7. maddesi uyarınca denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği hususunda sanığa ihtarat yapıldığı, hükmün C. Savcısı tarafından sanık lehine temyiz edildiği,
Anlaşılmaktadır.
"Erteleme" 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 51. maddesinde;
“(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhâl salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır."şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, hükmolunan hapis cezası ertelenen kişi hakkında belirli bir denetim süresinin belirlenmesi zorunludur. Bu süre 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olamayacaktır. Yine belirlenecek sürenin alt sınırı mahkûm olunan ceza süresinden de az olmamalıdır.
Mahkemece denetim süresi içinde hükümlünün;
a) Bir meslek veya sanat sahibi değilse, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi ise, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçükse, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Karar verilebilir.
Yine mahkeme gerek görürse denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişi de görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğüt verir ve eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur. Hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
Hükümlü denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, cezası infaz edilmiş sayılır. Böylece hükümlü özgürlüğünden mahrum kalmadan hapis cezasını infaz etmiş olacaktır.
Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde ise ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.
Diğer taraftan 5271 sayılı CMK’nun 307/4. maddesinde yer alan “aleyhe değiştirememe yasağı” 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 326. maddesinin son fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” biçiminde düzenlenmiş olup; ceza usul hukukumuzda bu madde dışında kazanılmış hakkı düzenleyen başka bir hüküm bulunmamaktadır.
Buna göre, ceza hukukunda genel anlamda bir “kazanılmış hak” kavramından bahsedilemeyeceği ancak, 1412 sayılı CMUK’nun 326. maddenin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek bir “cezayı aleyhe değiştirememe ilkesi”, “Reformatio in pejus” veya “aleyhte düzeltme yasağı”nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili olup; cezalar da 5237 sayılı TCK’nun 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği Ceza Genel Kurulunca duraksamasız olarak kabul edilegelmiştir.
Bu bağlamda; Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 11.05.2010 gün ve 87-112 ve 23.02.2010 gün 230-32 sayılı kararlarında 5237 sayılı TCK’nun 51. maddenin 3. fıkrası gereğince belirlenen denetim süresinin kazanılmış hakka konu olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Somut olayda; sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının zorunlu olarak adli para cezasına çevrildiği, ertelenmesi mümkün olmadığı halde yerel mahkemece kanuna aykırı bir şekilde ertelenmesine karar verildiği ve TCK"nun 51/3. maddesi uyarınca bir ay denetim süresi tayin edildiği görülmektedir. TCK"nun 51/3. maddesi uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında bir ila üç yıl arasında bir denetim süresi belirlenmesi zorunludur. Ertelenen cezanın kazanılmış hak nedeniyle adli para cezası olmasının sanığın bir denetim süresine tabi tutulmamasını gerektirmeyeceği kabul edilmelidir. Zira TCK"nun 51/8. maddesi uyarınca ancak denetim süresinin iyi halli geçirilmesi halinde ceza infaz edilmiş sayılacağından, denetim süresi tayin edilmediği takdirde infazda ciddi sorunlar ortaya çıkacak, cezanın ne zaman ve ne şekilde infaz edileceği belirsiz hale gelecektir. Bu durumda belirlenecek denetim süresi 1412 sayılı CMUK"nun 326. maddesinin son fıkrasının kapsamı dışında kalması diğer bir ifadeyle kazanılmış hakka konu olmaması nedeniyle en az bir yıl olması gerekmektedir.
Öte yandan, kazanılmış hak nedeniyle ertelenen ceza adli para cezası olduğundan denetim süresi içinde suç işlenmesi halinde TCK"nun 51/7. maddesi uyarınca ancak adli para cezasının infazı kararı verilebileceğinden cezanın doğrudan ceza infaz kurumunda çektirilmesine hükmedilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle hüküm fıkrasındaki TCK"nun 51/7. maddesinin uygulanmasına yönelik "kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda" ibaresi de yerinde değildir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılmasına, hüküm fıkrasındaki denetim süresine ilişkin “bir ay” ibaresinin “bir yıl” olarak değiştirilmesine, TCK"nun 51/7. maddesinin uygulanmasına ilişkin “kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda" ibarelerinin ise çıkartılmasına karar verilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
İtirazın kabulü yönünde oy kullanan Genel Kurul Üyesi ...;
“Yeni Türk Ceza Yasasında sadece hapis cezasının ertelenmesi mümkün olduğu halde (m.51/1), somut olayımızda adli para cezası ertelenmiş ve TCY’nın 51/3 ncü maddesi gereğince 1 ay denetim süresine hükmolunmuştur.
Aleyhe temyiz bulunmamaktadır. Özel daire, adli para cezasının ertelenemeyeceğine dikkat çekmiş ve deneme süresinin hükümden çıkarılması suretiyle, düzelterek onama kararı vermiştir. Başsavcılık itirazında, deneme süresinin hükümden çıkarılmasına değil, tam tersine, 1 ay olarak hükmedilen deneme süresinin 51 nci maddenin 3 ncü fıkrası gereğince 1 yıla çıkarılmasını ve sanık hakkında 51 nci maddenin 7 nci fıkrasının uygulanmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
Konunun yasa hükümleri çerçevesinde değişik boyutlarıyla ele alınması gerekmektedir.
1-TCY’nın 51 nci maddesinin 3 ncü fıkrasındaki düzenleme, hapis cezasının ertelenmesi halinde devreye girebilecek bir husus olduğundan, özel dairenin bu noktadaki kabulü yerindedir. Ancak özel dairenin 51 nci maddenin 7 nci fıkrası bakımından da aynı uygulamada bulunması gerekirdi. Çünkü, adlî para cezası, TCY’nın 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir (5275, m.106/1). Oysa erteli hapis cezasının ancak, deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde, infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir (m.51/7).
2-Yasada denetim süresiyle ilgili olarak şu düzenlemeler bulunmaktadır: "Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir" (m.51/7); "Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır" (m.51/8).
Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle sanığın erteleme sınırları içerisinde kalan hapis cezasına mahkum edilmiş olması, sonra bu cezanın ertelenmesi, erteli hapis cezası için 51/3 ncü madde gereğince denetim süresinin belirlenmesi gerekir.
Ancak bu koşulların varlığı halinde TCY’nın 51 nci maddenin 3, 7 ve 8 nci fıkralarının uygulanmasından söz edilebilir. Hapis cezasının ertelenmesi söz konusu olmadan, erteli cezanın sonuçlarından da söz edilemez. Esasen, adli para cezasının ertelenmesi ve bu erteli cezanın sonuçlarının olmaması adli zayiat olarak ifade edilebilir. Çünkü, "Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi (…) halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir" (m.51/7) düzenlemesi, sadece hapis cezasını ifade etmekte olduğundan, erteli adli para cezası için uygulanamaz.
Yine, erteli cezanın denetim süresinin iyi halli geçirilmesi halinde bu cezanın infaz edilmiş sayılması da erteli hapis cezasına işaret etmektedir (m.51/8). Zira hapis cezası dışında kalan cezaların ertelenmesi mümkün olmadığından, ertelenen bu cezanın infaz edilmiş sayılması da kabul edilemez. Hukuka aykırı olan uygulamanın yorum yoluyla ayakta tutulmaya çalışılmasında sanık aleyhine sonuca ulaşılması söz konusu olacağından, bu sonuç hukuk devleti ilkesiyle çelişir. Hukuk devleti, hukuki istikrar ve güven gerektirir. Açık düzenleme olmayan hallerde, ceza hukukunda aleyhe yorum yönteminin seçilmemesi gerekir.
Yasa koyucu, yürürlükten kaldırılmış olan 647 sayılı Ceza İnfaz Yasası’nın 6 ncı maddesindeki düzenlemenin aksine, adli para cezasının ertelenmesini kabul etmemiştir. Yasada ancak adli para cezası ertelenmiş olursa denetim süresine hükmolunup hükmolunmayacağı konusunda açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Aleyhe temyiz olmadığına göre, aleyhe bozma yasağı gözetilerek, adli para cezasının ertelenmesi sanık için kazanılmış hak oluşturmaktadır.
Diğer yandan, adli para cezasının infazı konusunda 5275 sayılı Ceza İnfaz Yasası’nın 106 ncı maddesinde özel düzenleme bulunduğundan, erteli hapis cezasıyla ilgili olan TCY’nın 51 nci maddesinin 3, 7 ve 8 nci fıkralarının erteli adli para cezası için uygulanması yasanın bu hükümlerine uygun olmayacaktır.
3-Özel dairenin 51 nci maddenin 3 ncü fıkrasıyla ilgili uygulamayı düzelterek onaması kararı yerinde olmakla beraber; aynı maddenin 7 nci fıkranın uygulanmasına ilişkin hükmün bu noktasının düzeltilerek onanması yerine, doğrudan onanması yaklaşımı kendi içerisinde çeliştiğinden, iştirak edilmemiştir.
Ancak Başsavcılık itirazında, TCY’nın 51 nci maddesinin 3 ncü fıkrasında yer alan denetim süresinin uygulanmasını ve 1 aylık sürenin 1 yıla çıkarılmasını kabul etmekle beraber, 51 nci maddenin 7 nci fıkrasının uygulanamayacağını ileri sürmüştür. İtirazın bu noktası yerinde olmakla beraber, yukarıda açıkladığım gibi, erteli cezalar bakımından 51 nci maddenin 3, 7 ve 8 nci fıkraları birbiriyle bağlantılı olduğundan, birinin uygulanması savunulurken diğerinin uygulanmaması kendi içerisinde çelişki oluşturacaktır.
4-TCY’nın 51 nci maddesinin 3 ncü fıkrasında denetim süresinin öngörülmesi, bu süre içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde sanık hakkında ne gibi işlem yapılabileceğinin belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.
Özel daire kararında belirtildiği gibi, adli para cezasının ertelenmesi ve cezanın türü itibariyle 51/3 ncü maddenin uygulanmaması gerekir. Ancak 51/3 ncü maddenin uygulanmasının kabul edilmesi halinde, aleyhe temyiz davası olmaması nedeniyle, hüküm mahkemesince 1 yıl yerine 1 ay denetim süresi öngörülmesi kazanılmış hak oluşturacaktır. Çünkü, 51/3 ncü maddede, "Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz" düzenlemesi yer almaktadır.
Bu düzenlemede, herhangi bir ceza maddesinde öngörülen hapis cezası gibi, 1 ila 3 yıl arasında olmak üzere bir süre belirlenmesi yargıcın takdirinde olup, yargıç bunun süresini yanlış belirlemiş ise, aleyhe temyiz davası olmaması gözetilerek, hükmolunan süre ile yetinilmesi gerekir.
Aleyhe temyiz davası olmadığı ve sanık lehine temyiz davası açılmış olduğu halde, 1 ay olarak hükmolunmuş deneme süresinin 1 yıla çıkarılması, hukuk devleti ilkesine uygun değildir. Halen yürürlükte olan 1412 sayılı CYY’nın 326/son maddesinde ceza miktarı gözetilerek aleyhe bozma yasağı getirilmiş ise de, bu düzenlemeyi sadece hapis veya adli para cezasıyla ilgili kabul etmemek gerekir. Çünkü, sanık hakkında uygulanan ve yanlış olan, ancak ceza miktarıyla ilgili olmamakla beraber, uygulamada cezayı etkileyebilecek hususların da kazanılmış hak kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bir başka deyişle TCY’da belirtilen cezalardan biri olmamakla beraber, sonuçta uygulanması sanık bakımından cezayla sonlanan her durumun 1412 sayılı CYY’nın 326 ncı maddesinin son fıkrası anlamında ceza olarak kabul edilmesi gerekir.
Bu açıklamamın somut olay bakımından yasal dayanağı, TCY’nın 51 nci maddesinin 7 nci ve 8 nci fıkralarında bulunmaktadır.
Buna göre, "hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir" (m.51/7) ve "Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır" (m.51/8).
Görüldüğü gibi, bu düzenlemelerde ortak nokta "denetim süresi" olup, bu süre içerisinde kasıtlı bir suç işlenmiş olup olmamasına göre, ceza çektirilmekte veya ceza infaz edilmiş sayılıp, infaz edilmiş sayılma halinde de sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır.
5275 sayılı Ceza İnfaz Yasası hükümlerine göre hükümlünün infaz indiriminden yararlandırılabilmesi için cezasının üçte ikisinin cezaevinde iyi halle geçirilmesi (5275, m.107/2) ve tekerrür halinde cezasının dörtte üçünün iyi hali geçirilmesi (5275, m.108/1-c) gerekir. Ancak, ikinci kez tekerrür uygulanması halinde infaz indiriminden hiç yararlandırılmama söz konusudur (5275, m.108/3).
Bu durum göstermektedir ki, 51 nci maddenin 3 ncü fıkrasındaki eksik uygulama sanık için çok önemli bir kazanılmış hak oluşturmaktadır. O nedenle 1412 sayılı CYY’nın 326 ncı maddesinin son fıkrasındaki düzenlemenin 51/3 ncü maddede yer alan denetim süresi bakımından da gözetilmesi gerekir.
5-Erteli adli para cezasında denetim süresi öngörülmemesi halinde, sanığın yeniden suç işlemesi halinde durumunda bu cezanın infaz edilip edilemeyeceği ile tekerrüre esas olup olmayacağı kuşkusuz tartışmaya açık bir husustur.
Bu konuda 5275 sayılı Ceza İnfaz Yasası’nın 98 vd. maddeleri gereğince değerlendirme yapılmasının mümkün olduğu söylenebilir. Ancak, infazdaki tereddüdün bu şekilde giderilmesi kolay olmadığı gibi, sorun sadece infaz da değildir. Eski yasalar döneminde sadece hapis cezası değil, adli para cezasının da ertelenmesi mümkündü. Yasa değişikliği ile ertelemenin sadece hapis cezaları için kabul edilmesi, önümüzdeki olayda olduğu gibi sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Çünkü, adli para cezasına oranla daha ağır olan hapis cezası için ertelemenin kabul edilip, adli para cezası için kabul edilmemesinin hukuki süzgeçten geçirilmesi gerekir. Bu husus yargının değil, yasamanın görev alanına girmektedir.
6-Bu nedenlerle, yasaya aykırı olarak ertelenen adli para cezasıyla ilgili olarak, niteliğine uygun olmamasına karşın, 1 ay denetim süresi öngörülmüş olması, erteleme kararı gibi, aleyhe bozma yasağı kapsamındadır. Özel dairenin sanık hakkında TCY’nın 51 nci maddesinin 3 ncü fıkrasıyla ilgili hükmün düzeltilerek onanması şeklindeki uygulaması yerinde; ancak, itirazda belirtildiği gibi, sanık hakkında 51 nci maddenin 7 nci fıkrasının hükümden çıkarılması şeklindeki yaklaşımını yasaya uygun gördüğümden, yüksek çoğunluğun görüşüne, bu açıklamalarım çerçevesinde iştirak edilmemiştir." şeklinde değişik görüş açıklamış,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi ...; "Sayın çoğunluğun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
5237 sayılı TCK.nun 51/1. maddesinde "İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir." Yine 51. maddenin 7. fıkrasında “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülükleri, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir." Aynı maddenin 8. fıkrasında da "Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır." hükmünü içermektedir.
5237 sayılı TCK"nun 2. maddesinin 3. fıkrasında "Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz."
TCK"nun 51/1,7 ve 8. madde ve fıkraları birlikte değerlendirildiğinde, 5237 sayılı TCK"nda erteleme müessesesi hapis cezaları için öngörülmüş, doğrudan verilen ya da hapis cezasından çevrilen adli para cezaları için erteleme kurumuna yer verilmemiştir. 5237 sayılı TCK"nun 2. maddesinin 3. fıkrasında kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinde kıyas yapılamayacağı açıkça yazılmak suretiyle kıyas yasağı getirilmiştir.
Somut olayda da; ... hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ... Sulh Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen hapis cezası adli para cezasına çevrilmiş, TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ve bir ay denetim süresine karar verilmiştir. Cumhuriyet Savcısının lehe temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05.12.2013 tarih ve 30188-28026 E-K sayılı kararı ile TCK"nun 51. maddesi uyarınca belirlenen 1 ay denetim süresine ilişkin kısım hükümden çıkarılarak düzeltilmek suretiyle yerel mahkemenin kararı onanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14.02.2014 ve 2011/399520 sayılı itirazı ile denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmek suretiyle düzeltilerek onanması için itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yukarda da belirtildiği üzere Türk Ceza Kanununda erteleme kurumu sadece hapis cezasında mümkün olup, adli para cezasının ertelenmesi düzenlenmemiş, bu nedenle de adli para cezalarında bir denetim süresi öngörülmemiştir. Türk Ceza Kanununda hapis cezalarının ertelenmesi için öngörülen denetim süresinin kıyas yoluyla adli para cezalarına da uygulanması mümkün olmayıp, aksi durum TCK"nun 2. maddesinin 3. fıkrasına aykırılık oluşturacaktır. Ayrıca Kanunda öngörülmeyen bir durumun yasama organı yerine geçerek Ceza Genel Kurulu kararıyla düzenlenmesi de mümkün değildir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin kararı yerinde olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmesi yerine, itirazın kabulü ile 1 yıl denetim süresi belirlenmesi yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum." düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi ise; benzer düşüncelerle itirazın reddi gerektiği görüşüyle karşıoy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün ve ... sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Sulh Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı hükmünün;
a- Ertelenmesi mümkün olmadığı halde hükmolunan adli para cezası ertelenen sanık hakkında TCK"nun 51/3. maddesi uyarınca bir ila üç yıl arasında bir denetim süresi belirlenmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
b- Kazanılmış hak nedeniyle ertelenen ceza adli para cezası olduğundan denetim süresi içinde suç işlenmesi halinde TCK"nun 51/7. maddesi uyarınca doğrudan ceza infaz kurumunda çektirilmesi imkanının bulunmaması,
İsabetsizliklerinden BOZULMASINA,
Ancak, bu aykırılıklar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetki gereğince, hüküm fıkrasında yer alan denetim süresine ilişkin “bir ay” ibaresinin “bir yıl” olarak değiştirilmesine ve TCK"nun 51/7. maddesinin uygulanmasına ilişkin “kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda" ibarelerinin çıkartılması suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Hemen Ara