Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/298 Esas 2014/393 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/298
Karar No: 2014/393

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/298 Esas 2014/393 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık S.P.'nin basın ve yayın yoluyla hakaret suçundan beraatine ilişkin bir önceki kararın temyizi sonucu Yargıtay 2. Ceza Dairesi tarafından 6352 sayılı Kanun kapsamında kovuşturmanın ertelenmesi kararının verilmesinin zorunlu olduğuna karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 37. Sulh Ceza Mahkemesi ise bu nedenle sanığın beraatine karar verilmelidir demiştir. Ancak mahkeme, yeni bir hüküm kurmamış ve önceki kararın eksiklikleri de düzeltilmemiştir. Bu nedenle Ceza Genel Kurulu, önceki hükümde direnme kararı veren yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurması gerektiği hükmüne varmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri ise şunlardır: 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi, 5271 sayılı CMK'nun 230, 231 ve 232. maddeleri, 1412 sayılı CMUK'un 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ve Yargıtay İç
Ceza Genel Kurulu         2014/298 E.  ,  2014/393 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İSTANBUL ANADOLU 37. Sulh Ceza
    Günü : 04.12.2013
    Sayısı : 1188-667

    Basın ve yayın yoluyla hakaret suçundan sanık S.. P..’in beraatine ilişkin, Kadıköy 5. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.11.2010 gün ve 447-912 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.07.2013 gün ve 30958-18056 sayı ile ;
    “Hükümden sonra 02.07.2012 tarihinde kabul edilerek, 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    İstanbul Anadolu 37. Sulh Ceza Mahkemesi ise 04.12.2013 gün ve 1188-667 sayı ile;
    “Beraat kararı 6352 sayılı Kanunun Geçici 1 maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca düzenlenen kovuşturmanın ertelenmesi kararına göre sanık lehine olduğundan ve atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerekmektedir” gerekçesiyle önceki hükmünde direndiğini belirtmiş, ancak herhangi bir hüküm kurmamıştır.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 09.05.2014 gün ve 154650 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmştır.

    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında basın ve yayın yoluyla hakaret suçundan kurulan beraat hükmünün Özel Dairece esası incelenmeden 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, önceki hükümde direnilmesine karar vermekle yetinen yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle ele alınıp değerlendirilmelidir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada ilk hükümde direnilmesine karar verildiği, ancak hem kısa kararda, hem de gerekçeli kararda yeni bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
    Yargıtay’ın istikrarlı uygulamalarına göre; bir hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hâl 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre verilen hükmün ne olduğu hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, kesinleştiği takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm verilmelidir. Nitekim, Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 489-12 sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Somut olayda yerel mahkemece, belirtilen ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmakla ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, 5271 sayılı CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu ve hükümde bulunması zorunlu olan “sonuç (hüküm)” kısmı eksik bırakılmıştır.
    Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme hükmünün belirtilen bu usulü nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- İstanbul Anadolu 37. Sulh Ceza Mahkemesinin 04.12.2013 gün ve 1188-667 sayılı direnme hükmünün, usul ve kanuna uygun olarak direnme hükmü kurulmaması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.09.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara