Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/15899 Esas 2013/17078 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/15899
Karar No: 2013/17078
Karar Tarihi: 3.12.2013

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/15899 Esas 2013/17078 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/15899 E.  ,  2013/17078 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalı borçlu ..."un alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 19.7.2005 tarihinde davalı ..."a, onun 6.11.2007 tarihinde dahili davalı ..."a sattığının belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
    Davalı borçlu savunma yapmamıştır.
    Davalı ... vekili, davanın süresinde açılmadığını, müvekkilinin de davalı borçludan 4.4.2005 tarihi senet nedeniyle 55.000,00 TL alacaklı olduğunu, dava konusu taşınmazı üzerindeki hacizle birlikte aldıklarını, taşınmazın üzerindeki haciz nedeniyle Bursa 2.İcra Müdürlüğünün 2005/6620 sayılı dosyasıyla 16.8.2007 tarihinde icradan alacağa mahsuben dava dışı ... "a satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ... vekili; taşınmazı 6.11.2007 tarihinde ihale alıcısı ..."dan aldıklarını, iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacı tarafından muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 7.5.2004 ve 10.5.2004 tarihli kredi sözleşmelerinden doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 20.3.2006 tarihli haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaktan sonra 19.7.2005 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir. Dava konusu taşınmaz 19.7.2005 tarihinde üzerindeki 11.000,00 TL hacizle birlikte tapuda 20.000 TL bedelle davalı ..."a satılmış, daha sonra dava dışı ..."ın alacaklı olduğu Bursa 2.İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyasından konulan haciz nedeniyle alacağa mahsuben 16.8.2007 tarihinde taşınmaz icrai satış ile 60.100,00 TL bedelle ..."a, onun tarafından da 6.11.2007 tarihinde davalı ..."a satılmıştır. Davalı ... dava konusu taşınmazı ihale alıcısından aldığından ve kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından hakkındaki davanın reddi doğru olmakla beraber, davalı 3.kişi ... yönünden kurulan hüküm dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmaz 19.7.2005 tarihinde üzerindeki hacizlerle birlikte davalı ..."a 31.000,00 TL bedelle satılmış, bilirkişi ise taşınmazın değerini 65.000 TL olarak belirlemiştir. Bu durumda taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında misli fark bulunduğundan satışın İİK 278/3-2 maddeye göre; ayrıca davalı borçlu ile davalı ... arasında ticari ilişki olduğu, davalı ..."ın borçludan 55.000 TL alacaklı olduğu 2005/4024 sayılı takip dosyası ile anlaşıldığından davalı ..."ın borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek durumda olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak dava konusu taşınmaz
    dava dışı ... "ın alacaklı olduğu ...İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyasındaki 8.7.2005 tarihli haciz nedeniyle alacağa mahsuben alacaklı ... "a satıldığı, tapudaki haciz miktarı 9.800,00 TL olarak gözüktüğünden öncelikle Mahkemece Bursa 2. İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyası getirtilerek dava dışı alacaklı ..."ın dava konusu taşınmaz üzerindeki haciz miktarının tespiti ile ihale sonucu davalı ..."a kalan bedel olup olmadığı, kalan bedel varsa bunun İİK 283/2 madde gereğince davacının takip konusu alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak davalı ..."dan tahsili ile davacıya verilmesine, ihale bedelinden kalan para yok ise davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 3.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara