Esas No: 2013/18534
Karar No: 2013/16931
Karar Tarihi: 2.12.2013
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/18534 Esas 2013/16931 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, tek taraflı kaza sonucu hasarlandığını, araçtaki hasarın mahkeme aracılığı ile tespit edildiğini, davalı ... şirketinin başvuruya rağmen hasar bedelini ödemediğini bildirerek 13.801,82 TL tazminatın 31/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari temmerüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğu, sürücü değişikliği yapıldığına ilişkin şüpheler bulunduğu, bu nedenle hasarın teminat dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı ... şirketinin iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 8.832,40 TL"ye KDV eklenmek suretiyle ve ihbar tarihi olan 03/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Somut olayda, davacı, aracındaki hasar bedelini davalı ... şirketinden talep etmiş olup mahkemece yapılması gereken araçtaki hasar miktarının KDV dahil belirlenerek bu bedelin hüküm alınmasıdır. Oysa mahkemece, hüküm fıkrasında tazminat miktarının KDV"siz hali belirtildikten sonra KDV eklenerek davalıdan tahsiline şeklinde hüküm kurulması ve harç hesabının da KDV"siz bedel üzerinden hesaplanması doğru olmadığı gibi bu husus yukarıda açıklanan ilkelere de aykırılık oluşturduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür sözleşmeler, Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesi hükmü uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, mutlak ticari işlerden olduğuna ve ticari nitelikte faiz istenebileceğine göre, davacı vekilinin dava dilekçesinde ticari faiz talep etmiş olmasına göre ticari faize hükmedilmesi gerekirken yasal faize karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 2.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.