Esas No: 2014/16
Karar No: 2014/343
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/16 Esas 2014/343 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ESKİŞEHİR 5. Asliye Ceza
Günü : 16.03.2011
Sayısı : 944-236
İşyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan sanık Ş.. B.."ın 5237 sayılı TCK"nun 116/4, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hükmolunan hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.03.2011 gün ve 944-236 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 08.10.2013 gün ve 11660–15098 sayı ile;
"... İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
Girilen yerin belli ölçüler içerisinde herkesin girip çıkabileceği kamuya açık bir yer olması karşısında, konut veya işyeri olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle de unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.11.2013 gün ve 289863 sayı ile;
"İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; sanık hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususuna ilişkindir.
İşyeri dokunulmazlığının ihlâli suçu 5237 sayılı TCK"nun 116/2. maddesinde hükme bağlanmıştır. 765 sayılı TCK"nda yer almayan bu suç yeni TCK ile birlikte hüküm altına alınmıştır.
Anayasa hukukumuza göre konut dokunulmazlığı, kişi özgürlüğünün devamı niteliğindedir.
Çağdaş yönetimlerde başlıca temel hak ve özgürlüklerden sayılan ve kişinin temel haklarından olması nedeniyle hemen hemen bütün Anayasalarda ve uluslarası siyasi belgelerde yer alan konut dokunulmazlığı, aynı zamanda evrensel bir kavramdır. Kanun koyucu TCK"nun 116/2. fıkrasında da işyeri dokunulmazlığının ihlalini de belirli koşullarda suç sayarak yaptırım altına almakla, ayrıca kişinin huzurlu, güvenli ve sakin bir ortamda dilediği gibi iş yapma ve çalışabilme özgürlüğünü korumayı da amaçlamıştır.
İşyeri, işçinin çalıştığı yer, çalışılan yer, ticari ve sınai kuruluş, bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer anlamlarına gelmektedir. Eklenti ise, işyerinin kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan, kolaylaştıran bina ve yapılardır.
Kanun koyucu bu suçun oluşabilmesi için işyeri ve eklentilerinin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutad olan yerler dışında kalan bir işyeri ve eklentisi olmasını aramaktadır. Şu halde herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği örneğin, lokanta, banka şubesi, sinema, tiyatro, kahvehane, market gibi umuma açık yerlere, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. İşyeri dokunulmazlığının ihlali suçu kasten işlenen bir suçtur.
İşyeri dokunulmazlığının ihlali ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya baktığımızda, olayın meydana geldiği yer, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (ESKİ) Genel Müdürlüğü tahsilat veznesidir. Niteliği itibariyle bina vasfındadır. Halka açık saatlerde herkes tarafından buraya girilse de olayın meydana geldiği 30.09.2009 günü saat 00.58 itibariyle herkesin girip çıkabileceği bir alan değildir. Dolayısıyla işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunun gerçekleştiği ve sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması gerektiği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve mahalli mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından 17.12.2013 gün ve 29344–20281 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkumiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; gece vakti belediyeye ait su tahsilat veznesinin bulunduğu binanın kapısını kırıp içeri girerek bilgisayar kasasını çalan sanığın eyleminin, mala zarar verme ve hırsızlık suçu yanında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay günü gece saat 01.00 sıralarında sanığın Eskişehir Büyükşehir Belediyesine ait tahsilat veznesi olarak kullanılan yerin kapısını kırıp zarar vererek içeri girdiği ve içeride bulunan kamu kurumuna ait bilgisayar kasasını çaldığı, güvenlik kamerası görüntülerinden sanığa ulaşıldığı, sanığın müsnet suçlamaları kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için, işyeri kavramı ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu üzerinde durulması gerekmektedir.
Türk Ceza Kanununun "Konut dokunulmazlığının ihlali" başlıklı 116. maddesinin birinci fıkrası; "Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır", ikinci fıkrası ise; "Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur" şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin işyeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde; "Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada sözkonusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar" biçimindeki açıklamalara yer verilmiştir.
İşyeri, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; "Bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer" olarak tanımlanmış, öğretide de; "esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınai, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri" şeklinde açıklanmıştır. (Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68)
Kural olarak işyerleri; sahibi ya da çalışanlarının iznine ihtiyaç duyulmaksızın, zımni bir rızanın varlığı kabul edilerek herkesin girebileceği ve sunulan hizmeti alabileceği, lokanta, dükkân, mağaza, manav, kasap, alışveriş merkezi, tiyatro, kahvehane, hastane, banka şubesi, sinema, okul gibi yerlerdir. Belirtilen yerlere halka açık bulundukları sırada veya mesai saatleri içinde girilmesi suç teşkil etmeyecektir. Ancak girildikten sonra işyeri sahibi ya da çalışanların çıkılması konusundaki uyarılarına rağmen içeride kalınmaya devam edilmesi veya kapandıkları ya da çalışmaya ara verdikleri saatte, örneğin; öğle saatlerinde veya açılmadan önce girilmesi durumunda, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu oluşacaktır.
Açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutad olmayan şirket binası, doktorun muayenehanesi, avukatlık bürosu, işyerlerinin üretim yapılan atölyesi veya lokantaların mutfak kısmına girilmesi konusunda kural olarak işyeri sahibinin rızasının bulunmadığı varsayılır. Bu nedenle açık bir rıza bulunmadan söz konusu yerlere girilmesi, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturabilecektir. Öte yandan işyerinin bir bölümünün sahibi veya çalışanları tarafından konut olarak kullanılması ve ilgililerin rızaları dışında belirtilen yerlere girilmesi ya da uyarılara rağmen çıkılmaması durumunda ise, işyeri dokunulmazlığının ihlali değil, konut dokunulmazlı- ğının ihlali suçu oluşabilecektir.
Belli bir görevin ifa edilmesi nedeniyle, uyuşmazlığa konu olan belediye veya benzeri resmi kurum binaları da TCK"nun 116/2. maddesi kapsamında işyeri olarak kabul edilmelidir.
Uyuşmazlık bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Belediye binaları da diğer kamu binaları gibi TCK"nun 116/2. maddesi kapsamında işyeri olduğundan, suç tarihinde gece vakti kapı kilidini kırarak belediyenin tahsilat veznesi olarak kullandığı binaya girip bilgisayar kasasını çalan sanığın eylemlerinin, mala zarar verme ve hırsızlık suçu yanında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturacağının kabulü gerekmektedir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 10.04.2012 gün ve 141-142 sayılı kararında devlet hastanesi; 10.06.2014 gün ve 157-314 sayılı kararında emniyet trafik tescil şubesi; 17.06.2014 gün ve 24-337 sayılı kararında da; adliye işyeri olarak TCK"nun 116/2. maddesi kapsamında kabul edilmiştir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün bu suç yönünden de onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 08.10.2013 gün ve 11660–15098 sayılı işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükme ilişkin bozma kararının KALDIRIL- MASINA,
3- Usul ve kanuna uygun bulunan Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.03.2011 gün ve 944-236 sayılı hükmünün işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden de ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.07.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.