Esas No: 2014/235
Karar No: 2014/338
Karar Tarihi: 17.06.2014
Tefecilik suçu - Kazanç sağlamak amacıyla yalnızca bir kez ödünç para verilmesi suçun oluşumu için yeterlidir - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/235 Esas 2014/338 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2014/235 E. , 2014/338 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : TARSUS 1. Asliye Ceza
Günü : 12.02.2013
Sayısı : 870-108
Tefecilik suçundan sanıkların beraatına ilişkin, Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.02.2009 gün ve 195-118 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 01.10.2012 gün ve 10453-18978 sayı ile;
"TCK"nun 241. maddesinde tefecilik, "kazanç elde etmek amacıyla başkalarına ödünç para veren kişi cezalandırılır" biçiminde düzenlenmiştir. 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen eylemler açısından sistemli, sürekli biçimde suçun gerçekleşmesi aranmayıp, kazanç sağlamak amacıyla yalnızca bir kez ödünç para verilmesi suçun oluşumu için yeterlidir.
Sanıkların hangi iş sektöründe faaliyette bulunduğu, vergi mükellefi olup olmadıkları, soruşturma sürecinde defterdarlık görevlilerince haklarında ticari faaliyetler ile ilgili inceleme yapılıp yapılmadığı ve banka hesaplarına ilişkin ekstrelerin temin edilip para hareketlerinde adları geçen kişilerin sanıklardan faizle para alıp almadıkları araştırılmadan, tefecilik yapıp yapmadıkları konusunda kolluk araştırması yapılmadan, takibe konu icra dosyaları getirtilip içeriklerinin tutanağa geçirilmesi, haklarında tefecilik suçlamasıyla ilgili yapılmış soruşturma dosyası bulunup bulunmadığı araştırılarak, hukuksal durumlarının tespiti gerekirken, eksik kovuşturma ve "bir kereliğine faiz karşılığı para verilmesinin tefecilik suçunu oluşturmayacağı" şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 12.02.2013 gün ve 870-108 sayı ile;
"Müştekinin soyut iddialarından başka, sanıkların tefecilik yaptığına ilişkin delil elde edilemediği, sanıkların savunmasının aksini ispat edici mahkumiyetlerine yeter derecede, suçu işlediklerine dair kesin, inandırıcı ve şüpheden arınmış delil bulunmadığı gibi, unsurları yönü ile de suçun oluşmayacağı, tefecilik suçu için birden çok kişiye, birden çok kez sistemli şekilde faiz karşılığı para vermenin söz konusu olması gerektiği, müşteki anlatımı sabit kabul edilse dahi yalnız bir kereliğine faiz karşılığı para verilmesinin tefecilik suçunu oluşturmayacağından sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği vicdani kanaati ile karar verilmiş, bu husus dikkate alındığında bozma ilamına uymak mümkün olmamıştır. Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere, sanıkların tefecilik yaptıklarına ilişkin, müştekinin soyut iddiasından başka, her türlü şüpheden arınmış delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verilmesi karşısında, dairece 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen eylemler açısından sistemli ve sürekli bir biçimde suçun gerçekleşmesi aranamayacağından kazanç sağlamak amacı ile yalnızca bir kez ödünç para verilmesi suçun oluşumu için yeterli olacağı belirtilmiş ise de, bu kararı karşılayacak şekilde mahkememizce yukarıda belirtildiği gibi değerlendirme yapıldığından, bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Kaldı ki aynı bozma ilamında bir kez kazanç sağlamak amacı ile ödünç para verilmesi halinde suçun oluşumu kabul edilmişken, bir sonraki paragrafında sistemli ve sürekli bir biçimde ve meslek haline getirecek şekilde eylemlerinin olup olmadığı yönünde araştırma yapılmasının gerekliliği belirtilmiş olması nedeni ile bozma ilamının da kendi içinde tutarsız olduğu değerlendirilmiş ve mahkememiz kararında direnilmiştir" şeklindeki gerekçe ile direnerek, ilk hükümde olduğu gibi sanıkların beraatına karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ile katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.04.2014 gün ve 102653 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; tefecilik suçundan sanıklar hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki hükmün temyiz edilmesi durumunda ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece ilk hükmün bozulmasına karar verilmesinden sonra yerel mahkemece önceki hükmünde yer almayan; "sanıkların tefecilik yaptıklarına ilişkin müştekinin soyut iddiasından başka delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verilmesi karşısında, "01.06.2005 tarihinden sonra işlenen eylemler açısından sistemli ve sürekli bir biçimde suçun gerçekleşmesi aranamayacağından kazanç sağlamak amacı ile yalnızca bir kez ödünç para verilmesi suçun oluşumu için yeterli olacağı" belirtilmiş ise de, bu kararı karşılayacak şekilde mahkememizce değerlendirme yapıldığından, bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Kaldı ki aynı bozma ilamında bir kez kazanç sağlamak amacı ile ödünç para verilmesi halinde suçun oluşumu kabul edilmiş iken, bir sonraki paragrafında sistemli ve sürekli bir biçimde ve meslek haline getirecek şekilde eylemleri olup olmadığı yönünde araştırma yapılmasının gerekliliğinin belirtilmiş olması nedeni ile bozma ilamının kendi içinde tutarsız olduğu değerlendirilmiştir" şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle direnilerek, sanıkların ilk hükümde olduğu gibi beraatına karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, gerekçenin genişletilmesi suretiyle verilen yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bu hükmün Ceza Genel Kurulunca incelenmesi de mümkün değildir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması, direnme niteliğinde olmayıp, gerekçenin genişletilmesi suretiyle verilen yeni hüküm olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılması amacıyla Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.02.2013 gün ve 870-108 sayılı karar, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılabilmesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.06.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.