Esas No: 2010/10733
Karar No: 2011/2988
Karar Tarihi: 4.4.2011
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/10733 Esas 2011/2988 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (3.kişi) vekili, davalı alacaklı tarafından borçlular aleyhine Antalya 3.İcra Müdürlüğünün 2009/6350 Esas sayılı dosyasından yapılan takipte, 11.3.2009 tarihinde uygulanan haciz işleminde borçlular ile ilgisi bulunmayan müvekkiline ait işyerindeki menkullerin haczedildiğini, borçlulardan ..."in sadece müvekkilinin kardeşi olduğunu ve aralarında ticari münasebet bulunmadığını ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlular cevap vermemiştir.
Mahkemece; haciz sırasında borçluların bulunmadığı, ticaret sicil kayıtlarına göre davacı ile borçlular arasında hukuki ya da organik bağ olmadığı, sadece kardeşlik ilişkisinin haciz yapılmasına dayanak oluşturmadığı, olayda ispat yükünün davalı alacaklıya ait olup, somut ve inandırıcı kanıt sunulamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu 11.3.2009 tarihli haciz işlemi davacı 3.kişi adına kayıtlı işyeri adresinde yapılmış ise de İcra ve İflas Kanunu"nun 8.maddesi uyarınca, aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağı içeriğine göre, haciz sırasında borçlu şirkete ait çok sayıda evrak bulunmuştur.Davacı 3.kişi borçlu şirket ortağı ve yetkilisi olan kişinin kardeşidir.Öte yandan, borcun doğum tarihi ile 3.kişinin borçlu ile aynı konuda ticari faaliyete başladığı tarihler de çok yakın tarihler olduğu gibi, ticaret sicil kaydında faal görünen, tescil ve ilan edilmiş bir adres değişikliği bulunmayan borçlu şirketin kayıtlı ticaret sicil adresinde fiilen bulunmadığı da anlaşılmaktadır.
Buna göre, borçlu ile 3.kişi arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik ve danışığa dayalı işlemler yapıldığı, mahcuzların borçlu ile 3.kişi tarafından birlikte ellerinde bulundurulduğu, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu kabul edilmelidir.Davacı 3.kişi tarafından ibraz edilen ve icra takibinin başlamasından bir gün sonra, haciz işleminden de bir gün önceki tarihi taşıyan faturanın her zaman temini mümkün belge niteliğinde olması nedeniyle, yasal mülkiyet karinesinin aksinin kesin ve güçlü delillerle ispat edildiğinden söz edilemez.
O halde, açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 4.4.2011 tarihinde oybiliğiyle karar verildi.