Esas No: 2020/969
Karar No: 2020/5779
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/969 Esas 2020/5779 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nce verilen 11.05.2018 tarih ve 2016/310 E. - 2018/129 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 06.12.2019 tarih ve 2018/1718 E. - 2019/1251 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 1973 yılında kurulduğunu ve gerek TPMK gerekse de WIPO nezdinde 01, 02, 17 ve 35.sınıflarda tescilli çok sayıda “KALE”, “KALE BOYA”, “KALE COLOR” gibi “KALE” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, davalı şirketin “KALE” ibaresi üzerinde ve İngilizce karşılığı olan “CASTLE” ibaresi üzerinde herhangi bir hakkı bulunmadığını, dava konusu 2014/87709 sayılı “CASTLE PAINT AND BUILDING MATERIALS” ibareli marka Türkçe"ye çevrildiğinde “KALE BOYA VE YAPI MALZEMELERİ” anlamına geleceğini, bu durumun da iltibasa neden olacağını, müvekkilinin “KALE” markalarının tanınmış marka statüsünde bulunduğunu, davaya konu başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı TPMK YİDK"nın 06.06.2016 tarihli ve 2016/M-5902 sayılı kararının iptaline ve tescil halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, “castle” ibaresinin Türkçe’de kale anlamına geliyor olması nedeniyle markaların benzer olarak kabul edilemeyeceğini, iki kelimenin farklı dillerde aynı anlama gelebileceğini, “castle” ibaresinin ülkemizde yaygın bilinen bir yabancı sözcük olmadığını, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunmalar, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu marka kapsamındaki emtia ile davacı yanın “KALE” esas unsurunu içeren ve temsili olarak yer verilen bir kısım markaları kapsamındaki emtianın aynı ya da benzerler olduğu, davacı markalarının esaslı unsurunun “KALE” ibaresi olduğu ve davacının asıl koruma altına aldığı ibarenin bu sözcük olduğu, dava konusu markanın ise tamamı yabancı sözcüklerden oluşan “CASTLE PAINT AND BUILDING MATERIALS” şeklinde olduğu, bunun
yanı sıra markanın sol bölümünde pembe, yeşil, sarı/turuncu ve mavi renklerden oluşan yuvarlak bir logoya yer verildiği, markadaki sözcüklerden “CASTLE” ibaresinin diğer sözcüklere göre daha ön planda olduğu, büyük ve kalın puntolu harflerle oluşturulduğu, bu bağlamda dava konusu markanın esaslı unsurunun “CASTLE” ibaresi olduğu, davacı yanın özellikle boyalar, kimyasal maddeler, yapı kimyasalları sektöründe çok uzun yıllardır “KALE” ve “KALEKİM” şeklindeki markaları ile faaliyet gösterdiği, çok sayıda marka tescilini gerçekleştirdiği, markasına yaptığı yatırımlar sonucu ilgili sektörde ciddi bilinirlik sağladığı, dava konusu markanın da karşılığının “KALE BOYA VE YAPI MALZEMELERİ” anlamına geldiği göz önüne alındığında, tüketicinin daha önceden bildiği ve tanıdığı davacı markalarının varlığı karşısında söz konusu markayı da birebir aynı emtialarda görmesi halinde aynı kaynağın yabancı müşteriler için hazırlanmış özel bir versiyonu olarak yorumlayabileceği, zira davacı yanın da “KALE” esas unsuru ile sahip olduğu markaları ile dava konusu marka arasında iktisadi bir bağ kurabileceği, davacı yanın “kale” ibaresini çeşitli figüratif unsurlar ile değişik kompozisyonlarda ve farklı ek sözcük unsurları ile farklı markalarda tescil ettirmiş olması sonucu gelişen seri marka algısınında bu durumu etkilemeyeceği, dava konusu markada algıyı castle ibaresinden uzaklaştıracak başkaca bir ek ayırt edici unsurun mevcut olmadığı, sonuç olarak markalar arasındaki farklılıkların benzerlik ve iltibas ihtimalini ortadan kaldırmaya yeterli olmayacağı, dava konusu 2014/87709 sayılı başvuru ile davacı yanın önceki tarihli seri ve sektörel tanınmışlığı bulunan markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas ihtimaline neden olabilecek düzeyde bir benzerliğin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut uyuşmazlık yönünden uygulanabilir olmadığı, dava konusu markanın kötüniyetli bir başvuru olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, TPMK YİDK"nın 06.06.2016 tarihli ve 2016/M-5902 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2014/87709 sayılı CASTLE PAİNT AND BUİLDİNG MATERİALS ibareli markanın tescilli oludğu 01,02,17 sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı TPMK ve davalı şirket vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalının başvurusuna konu marka kapsamı ile davacı yanın “KALE” esas unsurunu içeren markaları kapsamının aynı ya da benzerler olduğu, davacı markalarının esaslı unsurunun“KALE” ibaresi olduğu, davalının başvurusunun “CASTLE PAINT AND BUILDING MATERIALS” şeklinde bulunduğu, markanın esaslı unsurunun “CASTLE” ibaresi olduğu, dava konusu markanın karşılığının, “KALE BOYA VE YAPI MALZEMELERİ” anlamına geldiği, tüketicinin daha önceden bildiği ve tanıdığı davacı markalarının varlığı karşısında söz konusu markayı da birebir aynı emtialarda görmesi halinde aynı kaynağın yabancı müşteriler için hazırlanmış özel bir versiyonu olarak yorumlayabileceği, markalar arasındaki farklılıkların benzerlik ve iltibas ihtimalini ortadan kaldırmaya yeterli olmadığı, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas ihtimaline neden olabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut uyuşmazlık yönünden uygulanabilir olmadığı, dava konusu markanın kötüniyetli bir başvuru olduğu, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı TPMK ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı TPMK ve davalı şirket vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istekleri halinde aşağıda yazılı 54,40 TL harcın temyiz eden davalılara iadesine, 09.12.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.