Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/6009 Esas 2021/6460 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6009
Karar No: 2021/6460
Karar Tarihi: 14.06.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/6009 Esas 2021/6460 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, ... Kollektif Şirketi ve ... adına kayıtlı olan bir taşınmazın satış sözleşmesiyle kendisine devredildiğini ancak tapuda belirtilen bağımsız bölümün kendisine verilmediğini, bunun yerine başka bir bölümün verildiğini ve inşaatın tamamlanamadığını iddia ederek aradaki fark bedelinin ödenmesini talep etmiştir. Davalılar ise sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, yapılan tespitin gerçekleri yansıtmadığını ve taşınmazın projeye uygun olarak inşa edildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkeme, sözleşmenin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davacının ödemiş olduğu bir bedele ilişkin olarak eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu madde 99, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 440.
3. Hukuk Dairesi         2020/6009 E.  ,  2021/6460 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; ... Kollektif Şirketi ile ... adına kayıtlı ... parselde yer alan ... numaralı bağımsız bölümü tamamlanmış olarak teslim almak üzere 02.11.1990 tarihinde 165.000 TL bedel ile gayrımenkul satış sözleşmesi imzalandığını, devir için davalılardan ...’e vekaletname verdiğini, bu vekalet ile 2/140 arsa paylı 18 numaralı bağımsız bölümün 05.07.1996 yılında tarafına devredildiğini, daha sonra 05.09.2000 tarihli gayrımenkul satış sözleşmesi ile 4 numaralı bağımsız bölümün satın alındığını ve ... numaralı bağımsız bölüm verilerek fark olarak da 10.000 USD ödeme yaptığını, kadastro sonrası taşınmazın 192/1 parsel olduğunu ve 4 numaralı bağımsız bölümün verilmesi gerekirken ... numaralı bağımsız bölümün maliki olarak göründüğünü, sözleşme gereğince üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, kadastro mahkemesinde devam eden davalar olduğundan inşaat işleri kesintiye uğrasa da beklediğini ancak şirketin feshedildiğini öğrendiğini, binaların durumunu mahkeme aracılığıyla tespit ettirdiğini, inşaatları tamamlayacak bir şirket kalmadığını ve artık bağımsız bölümün teslim edilemeyeceğini, 02.11.1990 tarihli sözleşmede binanın 01.04.1992 tarihinden sonra teslimi halinde her ay 500 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu şartın da yerine getirilmediğini belirterek arsa payının sözleşme tarihindeki değeri tespit edilerek ödenen 165.000 TL ve 10.000 USD’den arsa değerinin düşülmesiyle aradaki fark bedelin tarafına ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte, belirlenecek cezai şart bedelinin de davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar cevaplarında özetle; işlerin ... tarafından yapıldığını, tapu kaydının da bu davalı üzerinde olduğunu, sözleşmenin yapılış tarihi ile dava tarihi arasındaki süre konusunda değerlendirme yapıldığında alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça yaptırılan tespitin gerçekleri yansıtmadığını, taşınmazın üzerinde yapılan projeye uygun olarak inşa edildiğini, yıkımın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece; yetkili mahkemenin İskenderun Mahkemeleri olduğundan bahisle davanınn yetki yönünden reddine dair verilen hüküm; davacının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2017 tarihli 2016/28793 E 2017/3363 K sayılı kararıyla mahkemenin yetkili olduğu ve esasa girilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
    Mahkemece; taşınmaz satış vaadi sözleşmesi noterler tarafından düzenleme biçiminde yapılabilecek işlerden olduğu, 02/11/1990 tarihli sözleşmenin geçerlilik koşuluna uygun düzenlenmemesi sebebiyle geçersiz olduğu ancak sözleşmeye konu bağımsız bölümün arsa payının davacıya devredildiği, bu bağımsız bölümün devrini konu alan sözleşmede yer verilen ve ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olan ceza koşulu bakımından ise, bağımsız bölümün mülkiyetinin devrinin ihtirazi kayıt olmaksızın yapılarak daha önce ihtar çekilmediği ve çekince konulmadığı anlaşıldığından talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Davacı ile sözleşmede müteahhit olduğu belirtilen “ ... Şirketi ... ve Kardeşleri” adına ... tarafından imzalanan 05/09/2020 tarihli adi yazılı “Gayrımenkul Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin Genel Hükümler kısmının 1. maddesinde teklif konusu mahalin “Muğla ili, Milas İlçesi, kıyı ... köyü, Zindaf- Çanacık Mevkii, ... Parsel ... No lu bölüm” de yapılacak olan dubleks konut inşası olduğu, B-Müşteri- Alıcı’nın Yükümlülükleri kısmının 1. maddesinde ise müşteri- alıcının söz konusu bağımsız bölüm için müteahhit-satıcıya KDV ayrıca ilave edilmek üzere aynı proje içinde ...’a ait 18 numaralı ev ve 10.000 USD nakit ödeme yapmayı kabul ve taahhüt ettiği belirtilmiş, ödeme programında da “tamamı peşin” ifadesine yer verilmiştir.
    Her ne kadar mahkemece 18 numaralı bağımsız bölüm arsasının davacı adına tescilli olduğu gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiş ise de, adi yazılı sözleşme uyarınca davacı tarafça 10.000 USD ödenip ödenmediği değerlendirilmemiş, ödenmesi halinde bu bedelin iadesi gerektiği hususu üzerinde durulmamıştır. Bu durumda mahkemece, 02/11/1990 tarihli sözleşme uyarınca davacı tarafça sözleşme konusu taşınmazın devri için peşin ödeneceği belirtilen 10.000 USD bedelin ödenip ödenmediği ispat kuralları çerçevesinde değerlendirilerek ödenmesi halinde bu bedelin davacıya iade edilmesi gerektiği dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara