Esas No: 2020/4015
Karar No: 2020/8057
Karar Tarihi: 09.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/4015 Esas 2020/8057 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümlerinin tapusunun iptalini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir.
HMK’nin 294 ve devamı (Mülga HUMK’un 382 ve devamı) maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır.
Bu anlamda, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nin 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince, Mahkemece hüküm fıkrasında 104 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazın 2.067,26 m2 olan taşınmazın A harfi ile gösterilen 206,74 m2 lik kısmı ile B harfi ile gösterilen 114,10 m2 kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile kamu malı olarak tescil harici bırakılmasına, 18.11.2019 tarihli fen bilirkişisi ... tarafından tanzim edilen rapor ve krokinin kararın eki sayılmasına karar verilirken; hükmün gerekçesinde ise, 104 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tamamının kamu malı olarak tescil harici bırakılmasına karar verilerek çelişki yaratılması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, hüküm fıkrasında atıfta bulunulan 18.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümleri belirlenmemiş olduğundan, infaza elverişli olmayacak şekilde 18.11.2019 tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmış olması da yanlıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yukarıda belirtilen temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 3402 Sayılı Kanun"un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, 09.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.