Esas No: 2014/323
Karar No: 2014/336
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/323 Esas 2014/336 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 18. Asliye Ceza
Günü : 10.12.2012
Sayısı : 1147-1434
Hırsızlık suçundan sanık A.. D.."nın beraatına ilişkin, İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.02.2007 gün ve 482-36 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 28.06.2012 gün ve 16785-15311 sayı ile;
“Olayın görgü tanığı olan M.. T.. soruşturma aşamasında 05.09.2004 günü saat 23.30 sıralarında yolda yürürken soyadını bilmediği ve mahalleden tanıdığı A.A. olarak tanıdığı şahsı sağ elinde süperpoze olarak bildiği av tüfeği, sol elinde bıçak ve sırtında da şişkin bir çanta olduğu halde gördüğünü ifade etmesi karşısında, katılana ait av tüfeğinin çalınmış olması ve olay günü başka av tüfeği çalınma olayının ihbar edilmemesi, aynı gün sanığın elinde av tüfeği ve bıçak, sırtında da şişkin bir çanta ile görülmesinin rastlantı olamayacağı, aksinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı bulunacağı gözetilerek, tanık M.. T..’nun dinlenmesinden sonra kanıtların bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraatına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 10.12.2012 gün ve 1147-1434 sayı ile;
".... Her ne kadar Yargıtay 13. CD"nin 28.06.2012 tarihli kararı ile mahkememizce verilen beraat kararı tanığın beyanı karşısında aynı gün sanığın elinde av tüfeği ve bıçak, sırtında da şişkin bir çanta ile görülmesinin rastlantı olamayacağı, aksinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı bulunacağı gözetilerek tanık M.. T.."nun dinlenmesinden sonra tanıkların bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile beraat kararı verilmesi gerekçesi ile bozulmuş ise de, tanık bozma ilamından sonra da tüm aramalara rağmen bulunamamıştır. Kaldı ki bozma öncesi kararımızda tanık M.. T.."nun soruşturma ifadesini aynen kovuşturma aşamasında vermiş olması ihtimalinde dahi beraat kararı verilmesi gerektiği irdelenmiştir. Bu nedenle tüm aramalara rağmen bulunamayan M.. T.." nun soruşturma ifadesi okunarak yargılama aşamasında ifadesinin tespitinden vazgeçilmek zorunda kalınmıştır. Aksi takdirde bu tanığın aranmasının adil yargılama ilkelerine aykırı şekilde yargılamayı uzatacağı ortadadır. Diğer bozma gerekçesine gelince; sanığın evinden hırsızlık yapıldığı gün saat 23.30 sıralarında tanığın A. A. lakaplı sanığı elinde süper poze olarak bilinen sap kısmı ceviz kaplama namlu kısmı siyah renkli bir tüfek ile diğer elinde siyah saplı ekmek bıçağı ile gördüğünü, sırtında ise rengini hatırlamadığı çift askılı sırt çantası olduğunu çantanın da şişkin bulunduğunu gördüğünü ve kendisinin hırsızlık yaptığını bildiği için yine bir yerden hırsızlık yapmış olduğunu düşündüğünü belirttiği anlaşılmaktadır. Tanığın beyanında da belirttiği gibi sanığı gece saat 23.30 sıralarında görmüştür. Bu saatte çok yakından da bakıp incelememişse sokaktan geçen bir kişinin elindeki tüfeğin markasını, sap kısmının ceviz kaplama olup olmadığını, namlu kısmının siyah renkli olup olmadığını, diğer elinde de başka bir yere ya da çantaya koyma imkanı varken sanığın elinde tuttuğunu belirttiği bıçağın siyah saplı olup olmadığını tespit etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir ve bir hırsızın hele hele herkesçe hırsızlık yaptığı bilinen bir kişinin hırsızlık yaptıktan sonra eşyaları bu şekilde ulu orta taşıması da çok karşılaşılan bir olay değildir. Kaldı ki soruşturma aşamasında tanığa gösterilen fotoğrafın gerçekten sanığa ait olup olmadığı da gösterilen fotoğraf soruşturma evrakına eklenmediği için tam olarak tespit edilmiş de değildir. Her nasılsa katılanın ve tanığın soruşturma ifadelerinde birbirlerini tanıdıkları halde katılanın ve vekilinin tanığı duruşmaya gelme konusunda ikna edememesi veya duruşma gününü bildirip duruşmaya davetini sağlaması da hayatın olağan akışına uygun görülmemiştir. Yargıtay bozma ilamında olayın görgü tanığı olan Murat"ın 05.09.2004 günü saat 23.30 sıralarında sanığı ifadesinde belirtilen şekilde elinde av tüfeği ile bıçak ve sırtında çanta ile görmesinin rastlantı olamayacağı, aksinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı bulunacağı belirtilmiş ise de, yukarıda belirtildiği gibi mahkememizin kabulü de yine hayatın olağan akışına uygun düşmeyen durum ve beyanlara dayanmıştır. Bu durumda sanığın yüklenen suçu işleyip işlemediği konusunda bir şüphe bulunduğu ortadadır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanığın beraatine karar vermekten başka bir sonuç da elde edilememiştir. Bu nedenle tabiri caizse %100 yani tam bir vicdani kanaat oluşmadığından sanığın yüklenen suçu işlediği kabul edilememiş ve yüklenen suç sabit olmadığından beraatine karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle direnerek, ilk hükümdeki gibi sanığın beraatına karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.03.2013 gün ve 28729 sayılı "bozma" istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle yerel mahkeme kararının eylemli uyma sonucu verilmiş yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
C) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya kapsamına göre; sanık hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı, soruşturma aşamasında dinlenen tanık M.. T.."nun mahkemece dinlenilmesine karar verildiği, ancak bulunamadığı için dinlenilmesinden vazgeçildiği, verilen hükmün temyizi üzerine Özel Dairece; tanık M.. T.."nun dinlenilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma kararı sonrası 13.11.2012 tarihli oturumda tanık M.. T.."nun dinlenilmek üzere zorla getirilmesine karar verildiği, ancak yine bulunamaması üzerine bu tanık dinlenilmeden direnme kararı verildiği, hükmün gerekçesinde ise tanık Murat"ın soruşturma aşamasındaki gibi aynen beyanda bulunsa dahi, bu beyanın sanığın mahkumiyetine yeterli olamayacağı belirtildiği, bu haliyle bozma kararında tartışılması gereken hususların tartışıldığı, yapılan araştırma ve toplanan yeni delillere dayanıldığı gibi, ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşıldığından, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir.
Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın incelenmek üzere Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.12.2012 gün ve 1147-1434 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.06.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.