Esas No: 2014/224
Karar No: 2014/319
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/224 Esas 2014/319 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BAKIRKÖY 10. Ağır Ceza
Günü : 18.04.2013
Sayısı : 424-164
Sanık M.. S.."nin kasten öldürme suçuna azmettirmeden 5237 sayılı TCK"nun 38. maddesi yollamasıyla 81 ve 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis, kasten öldürme suçuna teşebbüse azmettirmeden ise 5237 sayılı TCK"nun 38. maddesi yollamasıyla 81, 35 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis, sanık T.. S.."in kasten öldürme suçuna yardımdan 5237 sayılı TCK"nun 81, 39 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis, kasten öldürme suçuna teşebbüse yardımdan 5237 sayılı TCK"nun 81, 35, 39 ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.04.2013 gün ve 424–164 sayılı kısmen re"sen temyize tâbi olan hükmün sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.11.2012 gün ve 3671-8217 sayı ile;
“Dosya kapsamına göre, sanık Mustafa ile maktul Yaşar arasında hukuki uyuşmazlıktan kaynaklanan çekişme bulunduğu, bu minvalde, M.nın Y."a 5.000 Lira senete bağlı borcunun olduğu, olay günü, Yaşar"ın, yanında kardeşi mağdur Aykut da olduğu halde bu uyuşmazlığı çözmek amacıyla Mustafa"yı arayarak buluşmayı teklif ettiği, Mustafa"nın bir süre Yaşar"ı telefonda oyaladıktan sonra yanına maktulü önceden tanımayan sanıklar Tuna ve Tuna"nın arkadaşı olan sanık Fahrettin"i de alarak, kendisinin kullandığı araçla Yaşar"ın kendisini beklediği yere geldiği, burada geçen konuşmalarda Yaşar"ın Mustafa"dan borcunu ödemesini istediği, Mustafa"nın ise borcu kabul etmediği, buna karşılık Yaşar"ın yasal yollardan alacağını tahsil edeceğini söylemesi üzerine, Tuna"nın borç ilişkisi ile herhangi bir ilgisinin olmamasına rağmen, adeta konuyu sahiplenerek Yaşar"a gözdağı verdiği, bu diyalogların sonuçsuz kalmasıyla birlikte, Yaşar"ın aracıyla kardeşi Aykut"u da alarak sanıkların yanından ayrıldığı, bir süre bekleyen sanıkların, Mustafa"nın yönetimindeki araçla, maktulün peşinden gittikleri, sağ ön koltuğa Tuna, arkaya da Fahrettin"in oturduğu, yaklaşık on dakikalık bir takip sonunda, Mustafa"nın, Yaşar"ın kullandığı aracın sol tarafına, çarpma noktasından yaklaştığı, akabinde de Tuna ve Fahrettin"in, 9 mm çaplı tabancalarıyla en az ikişer el aracın içine doğru ateş etmeleri sonucu, Yaşar"ın sol omuz, sol sırt ve sol göğüs bölgelerine aldığı üç isabet sonucu öldüğü, Yaşar"ın yanında oturan Aykut"un ise herhangi bir isabet almadığı, aracın ise aldığı isabetler sonucu zarar gördüğü olayda;
a) Sanık Mustafa"nın "kasten öldürme" ve "öldürmeye teşebbüs" suçları yönünden,
Sanığın "fail" sıfatıyla "kasten öldürme" suçundan TCK"nun 37, 81 ve "öldürmeye teşebbüs" suçundan aynı Kanunun 37, 81, 35. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, belirtilen suçlardan yazılı biçimde "azmettiren" sıfatı ile cezalandırılması,
b) Sanık Tuna"nın "kasten öldürme" ve "öldürmeye teşebbüs" suçları yönünden,
Sanık Tuna"nın da diğer sanıklar gibi "kasten öldürme" ve "öldürmeye teşebbüs" suçlarından "fail" sıfatıyla, TCK"nun 37, 81 ve aynı kanunun 37, 81, 35. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde bu suçlardan "yardım eden" sıfatıyla TCK"nun 81, 39 ve aynı Kanunun 81, 35, 39. maddelerinden cezalandırılmasına karar vermek suretiyle eksik ceza tayini” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 18.04.2013 gün ve 424-164 sayı ile;
"...Sanıklardan F.. Ö.."ın Y.A.nin öldürülmesi olayında daha önceden yanında çalışmaktan dolayı tanıdığı T.. S.. vasıtası ile sanık M.. S.. ile bu amaçla tanıştırıldığı, aralarında bilinmeyen ancak varlığı kabul edilen bir menfaat temini veya vaadi ile yaşanan tartışmayı takiben olay yerine çağırılan F.. Ö.."ın yanında bulunan ve açık kimlikleri bilinmeyen iki kişi daha olduğu halde sanıklardan M.. S.."nin meydana gelen olayın gerçekleştirilmesini temin edilmesi amacı ile sanık Fahrettin"i azmettirdiği, bu olayda önceki karar yerinde de ayrıntılarıyla anlatıldığı üzere sanık Tuna tarafından bu amaca hizmet etmesi için sanık Mustafa ile tanışmasının sağlandığı, meydana gelen tartışma olayından sonra Y. A. ve A. A.i’nin araçlarına binerek olay yerinden ayrıldıkları, bunu takiben sanıklardan M.. S.." nin aracını Fahrettin ve yanındakilere bu amaç için teslim ederek kendilerinin de T.. S.. ile birlikte E. K."nin kullandığı araca binerek cep telefonu baz istasyonlarında da tespit edileceği üzere farklı yöne gittikleri, bu hususların önceki karar yerinde de yukarıda aynen belirtildiği şekilde değerlendirildiği, sanıklar Mustafa ve Tuna"nın bir süre aynı ortamda bulunarak muhtemelen Fahrettin"in dönüşünü bekledikleri, sanık Mustafa"nın aracının hasarlı biçimde bırakılmış olmasının dahi kendisinde herhangi bir telaş veya şüphe yaratmadığı, aracının bu şekilde bırakılmış olduğunun öğrendikten sonra dahi tepkisinin ve davranış biçiminin olağan olmadığı, gelişen olaylarda daha önceden tanışıklığı bulunmayan Fahrettin"in beraberindeki kişiler ile birlikte Y. A. ile tartışılan yerde vücut bulmalarının tesadüf olarak kabul edilmesinin de mümkün görülmediği, M.. S.."nin tanımadığı Fahrettin ve beraberindeki kişilere kendisi ticari bir taksi tutmak sureti ile gideceği yere gitmeyi yeğleyip, aracını vermesinin sonrasında gelişen olaylarla birlikte değerlendirildiğinde makul ve kabul edilebilir olmadığı, böylece sanıklardan Fahrettin"in beraberinde bulunan kişiler ile T.. S.." in tanıştırdığı M.. S.. tarafından ikna edilmek sureti ile bu eylemleri gerçekleştirdiği, yaşanan olayların niteliği ve aldığı yön karşısında T.. S.." in tanıştırmada kabul edilen aracılığının olaylara etkisinin olmadığı kabul edilebilecek masumiyetten uzak olduğu, böylece M.. S.." nin azmettiren, T.. S.."in ise eylemin işlenmesine TCK"nun 39/1-2 maddesince yardımda bulunan kişi olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla” şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümdeki gibi sanıkların cezalandırılmasına karar vermiştir.
Kısmen re"sen temyize tabi olan bu hükmün de sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.04.2014 gün ve 22526 sayılı "bozma" istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Sanık F.. Ö.. hakkında kasten öldürme suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan hükümler Özel Dairece onanarak kesinleşmiş olup inceleme, sanıklar Mustafa ve Tuna hakkında kasten öldürme ve kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar Mustafa ve Tuna"nın suçlarının niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de, yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
Yerel mahkemece ilk hükümde, maktûl ve katılan Aykut"un bulunduğu araca ateş eden kişinin hakkında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen Fahrettin olduğu, yanında ikinci bir kişinin daha bulunduğu, ancak bu kişinin kim olduğunun tespit edilemediği kabul edilerek sanık Mustafa"nın, sanık Fahrettin"i suça azmettirdiği, sanık Tuna"nın da sanık Fahrettin"in suçu işlemek üzere temin edilmesine yardımcı olduğu gerekçeleriyle mahkumiyet kararları verildiği halde, bozmadan sonra bu kez önceki hükümde yer almayan, sanık Fahrettin"in yanında iki kişinin daha bulunduğu, ancak bunların sanıklar Mustafa ve Tuna olmadığı, bu sanıkların olay esnasında tanık Erhan"ın yanında olduğu, bu hususun da cep telefonu kayıtlarından anlaşıldığı şeklindeki gerekçeyle direnme kararı verildiği ve sanık Fahrettin"in yanında bulunduğu kabul edilen ve kimlik bilgileri tespit edilemeyen iki kişi ile ilgili olarakta suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmakta olup ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğundan, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir.
Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.04.2013 gün ve 424-164 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.06.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.