Esas No: 2014/247
Karar No: 2014/313
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/247 Esas 2014/313 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DENİZLİ 7. Asliye Ceza
Günü : 19.03.2013
Sayısı : 771-180
Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından sanık Y.. K.."nın beraatına ilişkin, Denizli 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.12.2006 gün ve 27-660 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 04.07.2012 gün ve 16593-15687 sayı ile;
"Geceleyin saat 03.30 sıralarında cam kırılma sesi üzerine olay yerine giden kolluk görevlilerinin, sanığı katılana ait işyerine 10 metre mesafede elinin üzerinde kan ve kesi olduğu halde yakaladıkları ve olay yerinde yarı içilmiş bira şişesi bulunduğunun kolluk tutanaklarından anlaşılması, ayrıca alınan doktor raporunda da, sanığın 220 promil alkollü olduğu ve elinde kesi olduğunun belirtilmesi karşısında; sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece 19.03.2013 gün ve 771-180 sayı ile;
"...Olay sonrası düzenlenen doktor raporunda sol elde yüzeysel sıyrık olduğu, kesiden bahsedilmediği, olay yeri basit krokisinde sanığın bulunduğu yerin gösterilmediği, kırılan cama 10 metre mesafede açık bira şişesinin olduğunun tespit edildiği, fakat olay yakalama tutanağında bahse konu işyerinin 10 metre ilerisinde sanığın görülüp davet edildiği ve ses duyup duyulmadığının sorulduğu ve duyduğunu belirtmesi üzerine şüphe üzerine hakkında işlem yapıldığı, somut olayda sanığın mahkumiyetine karar vermek için şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerin halen bulunmadığı kanaati mahkememizde devam etmiş olup, hırsızlık suçundan sabıkası bulunmayan sanığın alkollü vaziyette olduğu için olay mahalline ne kadar yakın olduğu tam anlaşılamayan bir bölgede polis memurlarınca hakkında işlem yapıldığı için mahkumiyetine karar verilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı değerlendirilmiş, bu itibarla Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin sanığın eyleminin sübutuna nasıl tesir edeceği anlaşılamayan olay yerinde yarı içilmiş bira şişesi bulunması ve doktor raporunda da 220 promil alkollü olduğunun belirlenmesi hususlarının hırsızlığa teşebbüs ettiği ve işyerinin camını kırdığına delil olarak değerlendirilmemesi gerektiği" gerekçesiyle direnilerek, ilk hükümdeki gibi sanığın beraatına karar verilmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istekli 21.04.2014 gün ve 238756 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın yüklenen suçları işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay, yakalama ve üst arama tutanağında; "07.11.20005 günü saat 03.30 sıralarında Karşıyaka Mahallesi ..sokak üzerinde bulunan B.. Pasajı içerisinde faaliyet gösteren G.Market isimli iş yerinden cam kırılması sesi gelmesi üzerine bahse konu yere intikal edildiğinde, doğuya bakan cümle giriş kapısı demir çerçevesinin kırılmış olduğu, alüminyum kapının camlarının kırılmış, kapı kilidinin ve çerçevesinin sert bir cisimle vurmak sureti ile ezilmiş ve kırılmış olduğu görülmüş, bahse konu işyerinin yaklaşık 10 metre ilerisinde Y.. K.. isimli şahsın olduğu görülmesi üzerine şahıs davet edilmiş, şahsa burada herhangi bir ses duyup duymadığı sorulduğunda cam kırma sesi duyduğunu, ancak kimseyi görmediğini beyan etmiş, şahsın sol el üzerinde kan olduğu tarafımızdan görülmesi ve elinin neden kan olduğu sorulduğunda buna cevap vermek istememesi üzerine şahıs yakalanarak karakolumuza intikal ettirilmiştir" açıklamalarına yer verildiği,
Sanık hakkında 07.11.2005 günü olaydan kısa bir süre sonra düzenlenmiş olan doktor raporunda; sol zygoma üzerinde 2x2 cm’lik ödem, sol el sırtında 2 metacarpo folangıtol bölgede 1x1 cm’lik yüzeysel sıyrık bulunduğu ve sanığın 220 promil alkollü olduğunun belirtildiği,
Olay yerinde kolluk görevlilerince, açılmaya çalışılan kapıya yaklaşık 10 metre mesafede açık ve yarı içilmiş bir adet bira şişesinin bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık savcılıkta; Olay günü alkollü olduğunu, dışarıda gezerken tuvalet ihtiyacının geldiğini, marketin bulunduğu yerdeki parka gittiğini ve tuvaletini yaptığını, bu sırada cam kırılması sesi duyduğunu, 13-14 yaşlarında iki kişinin olay yerinden kaçtıklarını gördüğünü, bu sırada polislerin geldiğini ve oradan geçmesi nedeniyle kendisini çağırıp olayın şüphelisi olarak işlem yapmak istediklerini, olayla ilgisinin olmadığından ve aşırı alkollü olmasından dolayı kollukta susma hakkını kullandığını, elinin iki-üç gün önce yaralandığını, olay sırasında meydana gelen yeni bir yara olmadığını, suçlamayı kabul etmediğini belirtmiş,
Sorguda; önceki anlatımına benzer anlatımda bulunmakla birlikte, olay günü geç vakitte bira almak için dolaştığını, marketin olduğu yere tuvalet ihtiyacını gidermek için gittiğini, polisler yanına çağırdığında elinden kan akmadığını ve camdan elinin kesilmediğini ifade etmiş,
Kimlik tespiti yapılırken şantiyede kepçe operatörü olarak çalıştığını bildiren sanık mahkemede; kısmen önceki anlatımlarıyla benzer olmakla birlikte, o gece marketin yakınında ki parkın tuvaletine gittiğini, hurdacı olduğu için 3-4 gün önce teneke keserken elinin yaralandığını, kendi işinin olduğunu ve suçlamayı kabul etmediğini söylemiş,
Bozmadan sonraki savunmasında da önceki savunmalarına benzer şekilde anlatımda bulunmuştur.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılana ait işyerinin giriş kapısının demir çerçevesi ve camlarının kırılıp, kilidinin açılmaya çalışıldığı sırada olay yerine gelen kolluk görevlilerinin olay yerinin hemen yakınında sanığı görmeleri, doktor raporunda elinde sıyrık bulunduğu belirtilen sanığın, elinin üzerindeki kanın nedeni sorulduğunda cevap vermekten kaçınması, soruşturma aşamasında elinin neden yaralandığına ilişkin hayatın olağan akışına uygun bir açıklamada bulunmadığı gibi, mahkemede kimlik tespiti yapılırken kepçe operatörü olarak çalıştığını belirttiği halde, savunmasında hurdacı olduğu için 3-4 gün önce teneke keserken elini yaraladığını söylemek suretiyle çelişkili beyanlarda bulunması, ikamet ettiği yere uzak olan olay yerinde gece saat 03.30 sıralarında neden bulunduğuna ilişkin makul bir sebep gösterememesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı hırsızlık suçuna teşebbüs ve mala zarar verme eylemlerini gerçekleştirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın yüklenen suçlardan mahkumiyeti yerine beraatına ilişkin yerel mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; "sanığın beraatına ilişkin yerel mahkeme direnme kararının isabetli olduğu ve onanması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Denizli 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2013 gün ve 771-180 sayılı direnme kararının, sanığın yüklenen suçlardan mahkumiyeti yerine beraatına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 10.06.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.