(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2010/448 E. , 2010/5168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilemesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava bir adet taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Olayımıza gelince; dava konusu edilen ve satışına karar verilen ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın birinci katının davalıya ait olduğunun mahkeme kararı ile tespit edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde oran kurularak dava konusu parselin satışı sonucunda elde edilecek bedelin bu oranlar esas alınarak muhdesata isabet eden kısmın muhtesat sahibi paydaşa geri kalan kısmında tapudaki payları oranında paydaşlara verilmesi gerekirken, “binanın birinci katındaki meskeninin değerinin satış sırasında toplam değerden düşülerek davalıya verilmesine” şeklinde infazda güçlük oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabul şekli itibariyle de toplam satış bedeli üzerinden binde 9 ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, “satış bedelinden bina değerinin mahsubundan sonra kalan kısım üzerinden” binde 9 harç tahsiline hükmedilmesi de doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.