Esas No: 2013/722
Karar No: 2014/306
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/722 Esas 2014/306 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık B.. D..\"e ruhsatsız silah bulundurma suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası ve müsadere cezası verildi. Ancak, sanığın oğlu K.. D..\"in savunması alınmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından karar bozuldu. Yerel mahkeme ise, bozma sonrası yapılan yargılamada K..D..'in daha önce beraat ettiği belirtilerek, sanık B..D..'in cezası ile ilgili ilk hükümde direnildiğini kararlaştırdı. Ancak, bu yeni hüküm niteliğinde olan kararın eksik araştırma ile verilip verilmediği ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Kanun maddeleri ise şöyle: 6136 sayılı Kanunun 13/2, 765 sayılı TCK'nun 59 ve 36. maddeleri.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KOVANCILAR Asliye Ceza
Günü : 17.05.2012
Sayısı : 143-74
Ruhsatsız silah bulundurma suçundan sanık B.. D.."in 6136 sayılı Kanunun 13/2, 765 sayılı TCK"nun 59 ve 36. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve müsadereye ilişkin, Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2007 gün ve 11–140 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.06.2011 gün ve 5681–5715 sayı ile;
“Sanığın tüm aşamalarda, arama sonucu evinde ele geçen suça konu silahın kendisine ait olmayıp, kendisi ile aynı evde kalan ve hakkındaki dava savunması alınamadığı ve zamanaşımı yaklaştığı gerekçesiyle ayrılan oğlu K.. D.."e ait olduğuna yönelik savunması karşısında, her iki sanığın yargılamasının birlikte yapılarak, K.. D.."in savunması alındıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik soruşturmayla yazılı biçimde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 17.05.2012 gün ve 143–74 sayı ile;
"...Sanık K.. D.."in mahkememizin 17.05.012 tarihli celsesinde alınan sorgu ve savunmasında; "Benim hakkımda daha önce bu suçtan beraat kararı verilip kesinleşmiştir, o zamanki yargılamada belirttiğim gibi benim dava konusu kaleşnikof tüfekle bir alakam yoktur, bu tüfek bana ait değildir, babam B.. D.."in neden tüfeğin bana ait olduğunu söylediğini bilmiyorum ve bozma ilamına karşı direnilmesini talep ediyorum" demiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılamada sanık K.. D.. hakkındaki dosyanın tefrik edilerek, mahkememizin 2007/106 esasına kaydedildiği ve mahkememizin 2007/106 esas 2010/164 karar sayılı 13.10.2010 tarihli ilamı ile sanık K.. D.. hakkında davaya konu suçdan beraat kararı verilerek hükmün 02.02.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla her iki sanığın yargılamasının birlikte yapılamayacağı ve mahkememizin 2001/11 esas 2007/140 karar sayılı 31.05.2007 tarihli kararının usul ve yasaya uygun olduğu...” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2013 gün ve 302880 sayılı "onama" istemli tebliğnamesi ile Özel Daireye, Özel Dairece de 08.10.2013 gün ve 16441 - 24500 sayı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, yerel mahkeme kararının eylemli uyma sonucu verilmiş yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Bozmadan sonra yapılan yargılamada yerel mahkemece, bozma ilamında ismi geçen K.. D.. hakkında Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen 13.12.2010 tarih ve 106-164 sayılı beraat kararına ilişkin ilamın onaylı bir suretinin getirtilerek dosya içerisine konulduğu, Kenan hakkındaki beraat kararının kesinleşmesine karşın bozma sonrası yapılan tensiple yargılamaya dahil edildiği ve savunmasının alındığı, daha sonra Kenan hakkındaki davanın CMK"nun 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verildiği, hükmün gerekçesinde K.. D.."in savunmalarına ve hakkında verilen beraat kararına dayanıldığı, bu suretle yerel mahkemece bozma kararı doğrultusunda işlem yapılıp, bozma kararında tartışılması gereken hususların tartışıldığı, yapılan araştırma ve toplanan yeni delillere dayanılarak, ilk kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.05.2012 gün ve 143–74 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.06.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.