Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/109 Esas 2014/305 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/109
Karar No: 2014/305

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/109 Esas 2014/305 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/109 E.  ,  2014/305 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : BAKIRKÖY 8. Ağır Ceza
    Günü : 31.05.2012
    Sayısı : 388-252

    Kasten öldürme suçundan sanık H.. Y.."ın 5237 sayılı TCK"nun 37. maddesi yollamasıyla 81/1 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2012 gün ve 388–252 sayılı re"sen temyize tâbi olan hükmün sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 31.10.2013 gün ve 2723–5733 sayı ile;
    "...2- Sanık H.. Y.. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
    Dosya kapsamındaki delillere göre; olay akşamı sanıklar Yakup, Hasan ve Hakan"ın sanık Yakup"un isteği doğrultusunda buluştukları ve sanık Yakup"un amcasının torununun eşi olan Nezahat ile ilişkisi olduğunu gerekçe göstererek maktulün öldürülmesi gerektiğine karar verdikleri, yanlarına açık kimliği tespit edilemeyen dördüncü bir şahsı da alarak hep birlikte araç ile maktul ve sanık Yakup"un birlikte işlettikleri dürümcü dükkanının yakınına geldikleri, sanık Hasan"ı araçtan indiren Yakup"un işyerine dışarıdan bakarak maktulün orada bulunup bulunmadığını bildirmesini istediği ve diğer iki kişi ile birlikte olay yerinin yakınındaki bir sokağa aracı park ettikleri, sanık Hasan"ın maktulün işyerinde olduğunu telefon ile haber vermesi üzerine sanık Hakan"ın dükkanı arayarak olay yerinde bulunan bir işyerine dürüm siparişi verdiği, sanık Yakup ve kimliği tespit edilemeyen şahıs ile birlikte daha sonra olayı gerçekleştirecekleri sokağı gezerek keşif yaptıkları ve tekrar döndükleri esnada sanık Hasan"ın da yaya olarak onların bulunduğu yere gelirken caddeye çıkış yapan sokakta diğer sanıklarla karşılaştıkları, ancak sanık Hasan"ın onlardan ayrılarak Yakup ile birlikte aracın yanına gidip beklemeye başladığı, sanık Hakan"ın ise diğer şahıs ile birlikte olayın gerçekleştiği sokağa giren maktulün üzerinde fiili hakimiyet kurarak 7 bıçak darbesiyle maktulün ölümüne sebebiyet verdiği ve olay sonrası aracın bulunduğu sokağa koşarak aynı araç ile hep birlikte olay yerini terk ettikleri olayda;
    Sanık Hasan"ın suçun işlenmesinden önce maktulün işyerinde bulunduğunu bildirerek ve işlenmesi sırasında sanıkların eylemlerini gerçekleştirmesini bekleyip araç ile olay yerinden kaçmalarına yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak suretiyle TCK"nun 39/2-c maddesi kapsamında diğer sanıklara yardım ettiği gözetilmeden yazılı şekilde aynı Kanunun 37. maddesi uygulanmak suretiyle hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 02.12.2013 gün ve 233125 sayı ile;
    "Somut olayda; suça yardım eden olarak katıldığı kabul edilen sanık H.. Y.."ın diğer sanıklar ile birlikte maktulün öldürülmesi gerektiğine karar verdiği, aynı araç ile maktulün işlettikleri dürümcü dükkanının yakınına geldiği, araçtan inerek maktulün işyerinde olduğunu telefon ile diğer sanıklara haber verdiği, sanık Yakup ile birlikte aracın yanına gidip beklemeye başladığı, maktul öldürükten sonra bekledikleri araç ile hep birlikte olay yerinden kaçtığı, suçun icrasında üstlendiği rol ve suçun işlenmesine yaptığı katkı göz önüne alındığında, sanık Hasan"ın da konumu diğer sanıklarla birlikte TCK’nun 37. maddesi kapsamında aynı fikir ve eylem birliği ile hareket ettikleri anlaşılmaktadır.
    Sanık H.. Y.."ın diğer sanıklar ile aynı fikir ve eylem birliği ile hareket ettiği dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK"nun 37. maddesi delaletiyle 81 ve 62. maddeleri gereğince kurulan hüküm onanması yerine, 39. madde uygulanması gerekdiği gerekçesi ile hükmün bozulması yasaya aykırıdır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.01.2014 gün ve 6059–217 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    Sanık Y. Y. hakkında kasten öldürme suçuna azmettirme ve sanık H.. Ö.. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümler Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleştiğinden itirazın kapsamına göre inceleme, sanık H.. Y.. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık H.. Y..’ın suça iştirakinin TCK"nun 37. madde kapsamında "müşterek faillik" mi, yoksa TCK "nun 39. madde kapsamında "yardım eden" niteliğinde mi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    17.06.2009 tarihli tutanakta, saat 05.30 sıralarında .. Y.M.2... Sokak içerisinde yerde hareketsiz yatan bir şahıs bulunduğu ihbarı üzerine olay yerine gelindiğinde, şahsın ölü olduğunun görüldüğü, maktulün “Y. D.” adlı işyerinin ortağı olan N.. B.. olduğu, akşam saat 23.00 sıralarında işyerinin aranarak iki dürüm siparişi verildiği, siparişleri götüren maktulün geri dönmediği, işyeri telefonu incelendiğinde en son arayan numaranın saat 23.25"te 0537 776 5. .. olduğu tespitlerine yer verildiği,
    Olay yeri çevresinde bulunan işyerlerine ait kameraların incelenmesinde, saat 23.23"te üç kişinin olay yeri yakınındaki sokakta görüldüğü, iki kişinin saat 23.26"da olay yeri olan 2107. Sokağa girdikleri, saat 23.35"te maktulün elinde poşetle iş yerlerine bakarak yürüdüğü, saat 23.36"da ise biraz önceki görüntülerdeki iki kişinin koşar adımlarla aracın park edildiği 2104. Sokağa doğru gittikleri, iki şahsın renault clio marka aracı ... Sokağa park ettiklerinin görüldüğü,
    Maktulün işyerini arayan numaranın İnan Düzgün adına kayıtlı olup sanık Hakan tarafından kullanıldığının tespit edildiği,
    Tanık A.G."nın beyanından kamera görüntülerindeki koşarak gidenlerden birinin sanık Hakan olduğu, tanık Salih"in beyanına göre ise ilk görüntüdeki üç kişiden birinin sanık Yakup olduğunun anlaşıldığı,
    HTS kayıtları incelendiğinde, sanık Hakan"ın kullandığı telefondan saat 23.25"de lokantayı arayarak 27 saniye görüşme yapıldığı, bu görüşme öncesi ve sonrası Sofiya Nur Alina adına kayıtlı sanık Yakup"un kullandığı .telefonla birçok görüşme yapıldığı, yine Z.B.adına kayıtlı olup sanık Hasan"ın kullandığı ... .. nolu hat ile olay akşamı telefon görüşmelerinin olduğu,
    Bu bilgilerden hareketle kolluğun yaptığı çalışma neticesi sanıkların olaydan yaklaşık 4,5 ay sonra yakalandıkları,
    Dosyada bulunan kamera kayıtlarına göre; eylemin gerçekleştirildiği saat 23.36"da olayın meydana geldiği sokaktan koşarak uzaklaşan iki kişinin sanık Hakan ve Adıyamanlı Aziz olarak beyan edilen kişi olduğu, sanık Hasan"ın ise saat 23.31"de tek başına yürürken görüldüğü,
    Hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen sanık Yakup aşamalarda; ölen ile aynı dürüm dükkanında ortak olarak çalıştıklarını, köylüsü ve çocukluk arkadaşı olduğunu, hapiste olan akrabası Cesim"in eşi ile maktulün gayri meşru bir ilişki yaşadığını öğrendiğini, hem maktulü, hem de aile büyüklerini uyarmasına rağmen dikkate almadıklarını, olay günü de maktulü bu ilişkiye son vermesi konusunda vazgeçirmek için karar aldığını, akrabası olan Hasan ile arkadaşı Hakan"a konuyu açtığını, Hasan ile iş çıkışında bir lokantada buluştuklarını, yeniden durumu ona anlattığını, “gerekli şekilde konuşuruz” deyince Hakan"ı telefonla arayarak Gazi Mahallesinde bir kahvehanede buluştuklarını, maktulün yapmış olduğu işin gayri ahlaki olduğunu ve uyarılması gerektiği kararını aldıktan sonra kendisinin kullandığı araçla maktulle ortak çalıştırdıkları dürüm evinin yanına geldiklerini, Hakan ve Hasan"ın araçtan indiklerini, Hasan ve Hakan"ın yanından ayrıldıktan yaklaşık 10 dakika sonra geri döndüklerini, ne olduğunu sorduğunda Hakan"ın "tamam abi gerekli şekilde dövdük ancak kavga sırasında bize bıçak çekti hatta ben de yaralandım bıçağı çekince bizde onu bıçakladık" dediğini, ancak bıçağı kimin vurduğunu söylemediğini, olay yerine yalnızca Hakan ve Hasan"ın gittiğini, olayda dördüncü bir kişi olmadığını, kendisinin maktulü sadece dövün dediğini, öldürün demediğini kavga anında olayın nasıl gerçekleştiğini de bilmediğini söylediği,
    Duruşmada kamera kayıtlarının izlenilmesinden sonra ise; dördüncü kişinin varlığını kabul ederek görüntülerdeki dördüncü kişinin Adıyamanlı Aziz olarak bildiği şahıs olduğunu, bu kişinin madde bağımlısı olduğunu, olay yerine gittiklerinde yanlarına geldiğini, Hasan"ı işyerinde maktulün olup olmadığını öğrenmek için önce gönderdiğini, daha sonra Hakan"ın ve Adıyamanlı Aziz"in gittiğini, 5-10 dakika sonra Hakan"ın, sonra Hasan"ın, daha sonra da Adıyamanlı Aziz"in geldiğini ve Aziz"in “senin adamların bir şey yapamadı, sana küfür ediyordu ben de iki tane patlattım” dediğini beyan ettiği,
    Hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen sanık Hakan aşamalarda; olay günü tanıdığı olan Yakup ile karşılaştıklarında bir sorunu olduğunu, yanında çalışan bir elemanın akrabalarından biri ile cinsel ilişkiye girdiğini, "bu şahsı döver misin, ayrıca sana bir jilet vereceğim kulağından bir parça kes bana getir" dediğini ancak kabul etmediğini, yanındaki Hasan"ın ise "gidelim bir konuşuruz" deyince Yakup ve Hasan ile birlikte Yakup"un kullanmış olduğu araçla maktulün çalıştığı dürümcü dükkanının yakınına gittiklerini, bu sırada Hasan"ın telefonunu alarak bir görüşme yaptığını, Yakup"un ise olay yerinden uzakta kendilerini beklediğini, Hasan ile birlikte maktulün bulunduğu yere doğru gittiklerini, bekçi kulübesinin yanında maktul ile karşılaştıklarını, maktulün Hasan"ı görünce durakladığını, Hasan"ın maktule küfür etmeye başladığını, birbirlerine yaklaşınca da Hasan"ın, maktule omuz yada kafa vurduğunu, kavganın büyümesini engellemek amacıyla araya girerek Hasan"a "hani sadece konuşacaktın niye kavga ediyorsun" dediğini, bu sırada sol bacağından bıçak darbesi alınca her iki tarafı da itekledikten sonra olay yerinden ayrılarak Yakup"un yanına doğru giderken Hasan"ın da ters sokaktan geldiğini görünce, "ne yaptın" diye sorduğunda Hasan"ın "maktule bir iki tane daha patlattım ve yol verdim" dediğini, daha sonra Yakup"un kullandığı araca binerek uzaklaştıklarını, olayda dördüncü bir kişinin olmadığını belirttiği,
    Duruşmada kamera kayıtlarının izlenilmesinden sonra ise; dördüncü kişinin varlığını kabul ederek görüntülerdeki dördüncü kişinin ismini bilmediğini, olay yerine gittiklerinde yanlarına geldiğini, Hasan"ın maktule bakmak için önden gittiğini, Hasan"ın peşinden kendisinin de gittiğini diğer şahsında peşine takıldığını, Hasan"ın maktulle tartıştığını ve kavga ettiğini, aralamaya çalışırken kendisi yaralanınca olay yerinden ayrıldığını, bu nedenle bıçaklanma anını görmediğini söylediği,
    Sanık Hasan aşamalarda; maktulü uzaktan tanıdığını, olaydan yaklaşık 10 gün önce Yakup"un kendisini bir cafeye çağırdığını ve maktulün uzaktan akrabaları olup hapiste olan Cesim"in eşi Nezahat ile gayri meşru bir ilişki yaşadığını duyduğunu, kendisini uyarmak konusunda ne yapacaklarını sorduğunu, kendisinin de "Cesim"in 4-5 tane erkek kardeşi var hapisten çıkınca kendi işlerini kendileri halletsinler" diyerek karşılık verdiğini, olay günü saat 21.00 sıralarında Yakup"la telefonla görüştüklerini, tarif ettiği bir lokantaya giderek çay içip genel konulardan konuştuktan sonra saat 22.30 sıralarında Gazi Mahallesine doğru hareket ettiklerini, Yakup"un telefonda bilmediği bir kişiyle görüşerek biraz sonra geliyoruz gibi tek taraflı cümleler söylediğini, Gazi Mahallesinde bir kahvede otururken isminin Hakan olduğunu öğrendiği bir şahıs ile bu şahıstan daha kısa boylu, üzerinde siyah eşofman takım beyaz spor ayakkabı olan bir şahsın geldiğini, Yakup"un kendilerine hitaben “bir namus meselemiz var size daha önce bahsetmiştim, bu şahısı güzelce bir dövün” dediğini, dört kişi ile birlikte aynı arabayla maktulün çalıştığı dürümcü dükkanın yanına geldiklerini, Yakup"un kendisini arabadan indirerek büfenin açık olup olmadığını sorduğunu, kendisinin bakarak açık olduğunu söylediğini ve arabaya doğru hareket ettiğinde arabanın yerinde olmadığını gördüğünü, kısa bir süre sonra Yakup, Hakan ve ismini bilmediği üçüncü şahsın sokağın karşı tarafından yürüyerek geldiklerini, Yakup"un yanına geldiğinde iki şahsı maktulü dövmesi için gönderdiğini söylediğini, “öldürün” şeklinde kelime kullanmadığını, yaklaşık olay yerinden 50 metre uzaklıkta Yakup ile kendisinin beklemeye başladıklarını, beş dakika sonra da bu iki şahsın koşarak bulundukları aracın yanına geldiklerini, Yakup"un kullandığı arabaya dört kişi bindiklerini, Yakup"un ne olduğunu sorduğunda kimliği tespit edilemeyen üçüncü şahsın küfür ederek “o... çocuğunu bacağından bıçakladım ancak ölmez bu ona iyi bir ders olur” dediğini, Hakan"ın da “bu çocuk bana hiç bir şey bırakmadı bende vurmak istedim ancak gerek kalmadı” dediğini, Hakan"ın bacağında bir bıçak yarası olduğunu, maktule kimin bıçakla vurduğunu görmediğini, Hakan ve üçüncü şahsı G.bu şekilde öğrendiğini, çünkü Hakan ve diğer şahsın maktulü sadece dövmek için gittiklerini savunduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
    Kanunun 37. maddesindeki; "(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
    (2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
    Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nun 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
    Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
    1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
    2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
    Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
    "Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK"nun 39. maddesinde; "(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
    (2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
    a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
    b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
    c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde, "Bağlılık kuralı"da aynı kanunun 40. maddesinde; "(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
    (2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
    (3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
    Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’nda şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanunun 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
    TCK’nun 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
    1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
    a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
    b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmış,
    2- Manevi yardım ise;
    a) Suç işlemeye teşvik etmek,
    b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
    c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
    d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde belirtilmiştir.
    Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunmamasıdır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Suç tarihinde sanıklar Yakup, Hasan ve Hakan"ın, Yakup"un isteği doğrultusunda buluştukları ve sanık Yakup"un akrabası Cesim"in eşi olan Nezahat ile ilişkisi olduğunu gerekçe göstererek maktulün öldürülmesi konusunu konuştukları, yanlarına açık kimliği tespit edilemeyen dördüncü bir şahsı da alarak hep birlikte araç ile maktul ve sanık Yakup"un birlikte işlettikleri dürümcü dükkanının yakınına geldikleri, sanık Hasan"ı araçtan indiren Yakup"un işyerine dışarıdan bakarak maktulün orada bulunup bulunmadığının bildirmesini istediği ve diğer iki kişi ile birlikte olay yerinin yakınındaki bir sokağa aracı park ettikleri, sanık Hasan"ın maktulün işyerinde olduğunu telefon ile haber vermesi üzerine sanık Hakan"ın dükkanı arayarak olay yerine yakın bir işyerine dürüm siparişi verdiği, sanık Yakup"un yanına gelen sanık Hasan ile birlikte olay yerini görmeyen bir noktada beklemeye başladığı, sanık Hakan"ın ise kimliği belirlenemeyen diğer şahıs ile birlikte olayın gerçekleştiği sokağa giren maktulü bıçaklamak suretiyle ölümüne sebebiyet verdikleri ve olay sonrası aracın bulunduğu sokağa koşarak aynı araç ile hep birlikte olay yerini terk ettikleri anlaşılmaktadır.
    Somut olayda sanık Hasan"ın eyleminin, suçun işlenmesinden önce maktulün işyerinde bulunduğunu bildirmek ve suçun işlenmesi sırasında da kasten öldürme suçunun azmettiricisi olan sanık Yakup ile birlikte olay yerini görmeyen bir noktada araç içerisinde bekleyip eylemden sonra olay yerinden kaçmaya yardımda bulunmaktan ibaret olması karşısında, suça iştirakinin, suçun işlenmesinden önce maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak, eylem sonrasında da olay yerinden kaçışa yardım etmek suretiyle yardım eden niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira, sanığın suçun işlenişi üzerinde diğer sanıklarla birlikte hakimiyet kurduğunu gösterir dosya içerisinde herhangi bir delil bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 39/2-c maddesi kapsamında kasten öldürme suçuna yardım etme niteliğinde olduğuna ilişkin Özel Daire bozma kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.06.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara