Esas No: 2011/572
Karar No: 2011/1621
Karar Tarihi: 24.02.2011
Alacaklılardan Mal Kaçırılması - İptal Davasının Ön Koşulu - Mahkeme Kararlarının Gerekçeli Olması - Tasarrufun İptali - Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2011/572 Esas 2011/1621 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2011/572 E., 2011/1621 K.
17. Hukuk Dairesi 2011/572 E., 2011/1621 K.
- ALACAKLILARDAN MAL KAÇIRILMASI
- İPTAL DAVASININ ÖN KOŞULU
- MAHKEME KARARLARININ GEREKÇELİ OLMASI
- TASARRUFUN İPTALİ
- 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 277 ]
- 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 278 ]
- 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 279 ]
- 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 280 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili davalılardan Ş.Engin"in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borçlarına yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı davalılardan Semih"e sattığını, onun da diğer davalı Hüseyin"e sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılardan Hüseyin davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece iptal koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Anayasa"nın 141. maddesinde mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk HUMK"nın 388. maddesinde de düzenlenmiştir. Bu maddede, hakimin uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangisine değer verdiğini, kanıtlardan hangisine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Zira böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğu kabul edilebilir. Hükmü kuran hakimin böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın tarafları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. Yerel mahkeme kararında öncelikle belirtilen bu hükümlere uyulmamış, mahkeme gerekçesi eksik ve yetersiz bulunmuştur. Ayrıca iptal davasından maksat İİK"nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının butlanına hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise, İİK"nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK"nın 278. maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tabi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK"nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK"nın 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup, bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda tasarrufa konu olan taşınmazın 04.10.2006 tarihinde borçlu davalı Ş.Engin tarafından üçüncü kişi konumundaki davalı Semih"e satıldığı, onun tarafından da diğer davalı Hüseyin"e satılmış olduğu anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece davanın red gerekçesi yeterince açıklanmamış, davalı Semih yönünden davanın hangi nedenle reddedildiği belirtilmemiş, davalı Hüseyin yönünden ise taşınmazı değerinin üzerinde bir" bedelle satın alması nedeniyle davanın reddi gerektiği bildirilmiştir. Bu durumda davalı Semih ile borçlu davalı Ş.Engin arasında akrabalık, arkadaşlık, iş ortaklığı ve komşuluk gibi bir yakınlığın olup olmadığının araştırılması ve bu davalılar yönünden davada İİK"nın 278, 279 ve 280. maddelerde yazılı iptal koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılması, yine Hüseyin"in borçlu davalı Ş.Engin"in kiracısı olması da gözönünde bulundu-rularak İİK"nın 280. maddesinde yazılı iptal koşullarının bulunup bulunmadığının ayrıntılı bir şekilde tartışılıp değerlendirilmesi ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile ve eksik araştırma inceleme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.