Esas No: 2013/734
Karar No: 2014/290
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/734 Esas 2014/290 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : EĞİL Asliye Ceza
Günü : 18.05.2007
Sayısı : 67-127
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan sanıklar S.. D.. ve S. D.un 5237 sayılı TCK"nun 116/1-4, 119/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis, mala zarar verme suçundan aynı kanunun 151/1, 152/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis, sanık B.. D.."un konut dokunulmazlığının ihlali suçundan 5237 sayılı TCK"nun 116/1-4, 119/1-c, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis, mala zarar verme suçundan aynı kanunun 151/1, 152/2-a, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve 53. madde uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin, Eğil Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.05.2007 gün ve 67-127 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 14.01.2013 gün ve 21324-240 sayı ile; sanıklar Saadet ve Songül hakkında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin onanmasına, sanık Birsen hakkında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin ise; adı geçen sanık hakkında sosyal inceleme raporu aldırılmaması, erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin gerekçenin yetersiz olması, TCK’nun 53. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi ve uzlaşma işlemleri yapılmadan hüküm kurulması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.07.2013 gün ve 98109 sayı ile;
“...1- Olay günü, Eğil İlçesi Sarıca Köyünde müştekilerden G.. Y.. ve A.. Y.."in oğlu M.Y., sanıklardan Birsen"in babası, Saadet"in abisi ve Songül"ün yakın akrabası olan A. D. isimli kişiyi öldürdüğü, sanıkların cinayet olayı sonrası saat 03.00 ile 04.00 sıralarında cinayet şüphelisinin yaşadığı müşteki A.. Y.."e ait eve girerek mala zarar verdikleri, konut dokunulmazlığını ihlal ettikleri sabit olup bu konuda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
2- Ancak özel daire ile ihtilafa konu olay, sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
3- Olay günü sanıkların birlikte müşteki Abdullah"a ait eve girerek zarar verdikleri bu suretle de konut dokunulmazlığını da ihlal ettikleri sabit ise de, tanıklar İ. A., M. T. ve O. E .."ın benzer beyanlarında ölen kişinin yakınları olan sanıkların, öldüren kişinin evine bu olay sebebiyle saldırdıklarını beyan etmiş olup dosya kapsamında aksine bir iddiada mevcut değildir.
4- Bu halde sanıkların, çok yakın akrabaları olan Ahmet’in öldürülmesi üzerine öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kaldıkları, işledikleri suçların bu ruhi durumun tepkisi olduğu, haksız fiili oluşturan hareketin mağdurdan geldiği de sabittir. Öte yandan tahriki oluşturan haksız bir fiil, ki bu fiil bizzat sanıklara yönelik olmasa da, sanıkların babası, abisi ve çok yakın akrabası olan müteveffa Ahmet’e yönelik ağır ve haksız bir hareket olup sanıklara da yönelik sayılması gerekmektedir.
Belirtilen sebeplerle ilk haksız hareketin müşteki Abdullah"tan geldiği (müteveffa Ahmet"i öldüren ve müşteki Abdullah"ın oğlu olan M. Y. bu evde yaşamaktadır) kabul edilerek sanıkların haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması gerekir.
Bu nedenle, haksız tahrik uygulamayan yerel mahkeme hükmünü bozmayan özel daire kararı yasaya aykırıdır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Dairenin sanıklar Saadet ve Songül hakkında müştekilere yönelik mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına, sanık Birsen"in müştekilere yönelik mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen bozma kararına sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi şeklinde bir bozma sebebi daha ilave edilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 07.10.2013 gün ve 25067-22911 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında müştekiler A.. Y.., G.. Y.. ve M.. Y.."e yönelik olarak işlemiş oldukları konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlemesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay günü saat 01.30 sıralarında Eğil İlçesi Sarıca Köyünde müştekiler Abdullah ve Gazal"ın oğlu, müşteki M. Ş.."ın kardeşi olan M. Y.."in, sanık Birsen"in babası, sanık Saadet"in ağabeyi ve sanık Songül’ün de yakın akrabası olan A.D. isimli kişiyi aralarında çıkan tartışmada av tüfeğiyle vurarak öldürdüğü ve olaydan sonra köyden kaçtığı, olayı haber alan jandarmanın müştekilerin evine gelerek Mesut’u aramaya başladığı, evde bulamayınca diğer akrabalarının evlerinde aradıkları, bir süre sonra tekrar eve döndüklerinde sanıklarında içinde bulunduğu grubun müştekilerin evini taşlamaya başladıkları, jandarmanın müdahalesiyle evden uzaklaştırılan sanıkların 5-10 dakika sonra müştekilerin akrabası olan A.. T..’a ait evi ateşe verdikleri, jandarma görevlilerinin yangına müdahale etmek üzere müştekilerin evinden ayrılmasından sonra bu kez sanıkların müştekilere ait eve girerek yakmak suretiyle zarar verdikleri,
Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen olay yeri inceleme ve keşif tutanağında; Mesut Yüksel"in anne ve babası ile birlikte kaldığı evin yakıldığı, evin zeminle birlikte iki katlı olduğu, evin bütün camlarının kırık olduğu, içeriden dumanlar çıktığı bilgisine yer verildiği,
A. D."u öldüren M. Y.’in, olay tarihi itibariyle 21 yaşında olup bekar olduğu, yanan evde anne ve babası ile evli olan ağabeyiyle birlikte yaşadığı, UYAP sisteminden alınan karar örneğine göre maktul Abdullah’ı kasten öldürmekten 5237 sayılı TCK’nun 81 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve bu hükmün Özel Dairece onandığı,
Müştekiler Abdullah, Gazal ve Mehmet Ş.."ın aşamalarda; evlerini G. B."ın talimatıyla sanıkların yaktığını, olayın karakola yakın yerde olduğunu, kendilerini karakoldaki görevlilerin kurtardığını, dışarı çıktıklarında sanıkları gördüklerini, sanıklardan şikayetçi olduklarını ifade ettikleri,
Tanık Celal"in aşamalarda; Sarıca Karakolunda uzman çavuş olarak görev yaptığını, cinayet olayının haber alınmasıyla saat 03.00 sıralarında şüpheli Mesut"u aramak için birlikte yaşadığı babasına ait eve gittiklerini, evde bulamayınca diğer askerlerin müştekilerden Abdullah"ın kızkardeşinin evine gittiklerini, bir süre sonra geri geldiklerinde müştekilerin evine taşlar atılmaya başlandığını, 3-4 kişilik bayan grubunu uzaklaştırdıklarını, 7-8 dakika sonra evin yakınında bulunan A.. T.."a ait evin yandığını görmeleri üzerine müdahale ettiklerini, ancak bu kez müştekilerin evinden alevler yükseldiğini, evin yanına geldiğinde üç bayanın evden çıktığını, bu bayanların ise sanıklar olduğunu beyan ettiği,
Tanık İzzet"in aşamalarda; Sarıca Karakolunda er olarak görev yaptığını, nöbet esnasında bir el silah sesi duyduğunu, 02.30 sıralarında şüpheli Mesut"u bulmak için müştekilerin evine geldiklerini, ancak şüpheliyi bulamadıklarını, bir süre sonra isimlerini Saadet, Songül ve Birsen olarak öğrendiği kişilerin müştekilerin evine taş atmaya başladıklarını, kendilerini uzaklaştırdıklarını, 5-10 dakika sonra evin yakınındaki A.. T.."a ait evden alevler yükseldiğini, oraya gittiklerinde biraz önce taş atan bayanların ellerine aldıkları bez parçalarına benzin dökerek evin içine attıklarını gördüğünü, kalabalığı dağıttıklarını, 5-10 dakika sonra bu kez müştekilerin evinden alevler yükseldiğini, hemen eve müdahale ettiklerini, kendilerinden önce uzman çavuş Celal"in eve müdahale ettiğini söylediği,
Tanık Osman aşamalarda; Sarıca Karakol komutanı olarak görev yaptığını, cinayet olayını haber alınca hemen şüpheli Mesut"u bulmak için birlikte yaşadığı babasına ait eve geldiklerini, evde bulamayınca müşteki Abdullah"ı alarak kızkardeşinin evine gittiklerini, bir süre sonra tekrar eve geri döndüklerinde evin taşlanmaya başlandığını, taş atanlar arasında her üç sanığın da olduğunu, bu kişileri uzaklaştırdıklarını, beş dakika sonra ise A.. T.."a ait evin yanmaya başladığını, evin yanına gittiğinde biraz önce taş atan kişileri gördüğünü, yangını söndürerek kalabalığı dağıttıklarını, bu kez müştekilerin evinin yanmaya başladığını, gittiklerinde müştekilerin arka kapıdan kaçtıklarını fark ettiğini, evin avlusunda sanıkları gördüğünü ifade ettiği,
Sanık Songül aşamalarda; olay günü evde uyuduğu sırada A. D.."un öldürüldüğü haberini alınca maktulün evine gittiğini, kendisinin ve oradaki bayanların bir kısmının müştekilerin evine gittiklerini, bazılarının eve taş atmaya başladığını, ancak kendisinin taş atmadığını ve evi yakmadığını, suçlamayı kabul etmediğini söylediği,
Sanık Saadet"in aşamalarda; evde uyurken silah sesine uyanarak kalabalığın yanına gittiğinde ağabeyi olan A.D.un vurulduğunu ve yerde yattığını gördüğünü, o şekilde görünce kahrolduğunu ve çok ağladığını, ağabeyinin evine gittiğini, bir süre sonra eve giderken müştekilerin evinin olduğu taraftan gaz kokusu geldiğini, evin yanına gittiklerinde evin yandığını grdüğünü bu sırada yanında Birsen ve Songül"ün de olduğunu, kesinlikle eve taş atarak ateşe vermediklerini savunduğu,
Sanık Birsen aşamalarda; evde uyurken silah sesine uyanarak kalabalığın yanına gittiğinde babası olan A. D."un vurulduğunu ve yerde yattığını gördüğünü, o şekilde görünce büyük bir üzüntüye kapıldığını, bir minibüsün gelerek babasını hastaneye götürdüğünü, kendisinin de eve giderek sabaha kadar evlerinde oturduğunu, kesinlikle müştekinin evine taş atarak ateşe vermediğini ifade ettiği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun "Haksız tahrik" başlıklı 29. maddesinde yer alan; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklindeki düzenleme ile kişiye haksız fiilin etkisi altında işlediği suçtan ötürü verilecek cezadan belli bir oranda indirim yapılması öngörülmüştür.
Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil olmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden fiil, mağdurdan sadır olmalıdır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, failin haksız bir tahrikin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder. Bu halde fail, haksız tahrikin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir.
Öğretide yer alan görüşlere göre de; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddetin etkisi altında bir suç işlemesi halinde kusur yeteneğindeki azalmayı ifade eden haksız tahrik, bu yönüyle, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan menfi bir nedendir. Başka bir deyişle, bu halde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte ve böylece, haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddetin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği, önemli ölçüde zayıflamış bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Müştekiler Abdullah ve Gazal"ın oğlu, müşteki M. Ş.ın ise kardeşi olan M. Y."in olay günü tartışma esnasında sanıkların akrabası olan A. D.u av tüfeğiyle ateş ederek öldürmesinden hemen sonra sanıkların M. Y."in ailesi ile beraber yaşadığı eve girerek yakmak suretiyle zarar vermeleri şeklinde gerçekleşen olayda; dokunulmazlığı ihlal edilen ve zarar verilen konutun müştekilere ait olduğu, müştekilerin M. Y."in öldürme eylemine katıldığına dair bir delilin de bulunmadığı, dolayısıyla haksız fiil oluşturan eylemin müştekilerden sadır olmadığı anlaşıldığından, sanıklar lehine konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları yönüyle haksız tahrik hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı kabul edilmelidir. Kasten öldürme suçunu gerçekleştiren M. Y."in müştekilerle birlikte aynı evde yaşaması da ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir.
Bu itibarla, Özel Daire kararı isabetli olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurul Başkanı ve beş Genel Kurul Üyesi; "itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi