Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/91 Esas 2014/284 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/91
Karar No: 2014/284

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/91 Esas 2014/284 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/91 E.  ,  2014/284 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : KOZAN Ağır Ceza
    Günü : 23.05.2013
    Sayısı : 40-136

    Çocuğun cinsel istismarı suçundan sanık O.. B.."in 5237 sayılı TCK"nun 103/1-a, 103/6 ve 62. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Kozan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.06.2012 gün ve 68-152 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 22.01.2013 gün ve 13123-307 sayı ile;
    "Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Adli Tıp Kurumu Kanununun 7 ve 23. maddelerine göre, suç tarihinde çocuk olduğu anlaşılan mağdurun muayenesi ve hakkındaki raporun düzenlenmesi sırasında, inceleme konusunun uzmanı olan çocuk psikiyatristi bulundurulması gerektiği halde bünyesinde çocuk ve ergen psikiyatrisi bulunmadığından usulüne uygun teşekkül etmeyen Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 23.05.2013 gün ve 40-136 sayı ile;
    “Dosya arasında bulunan ve hükme esas alınan 19 Aralık 2011 tarihli Adli Tıp 6. İhtisas Kurulundan alınan, olay üzerinden altı aydan fazla süre geçtikten sonra yapılan muayeneye istinaden düzenlenen raporun tanzimi sırasında bulunması gereken asgari üye sayısı zorunluluğuna uyulduğu, iki adli tıp uzmanı, iki ruh ve sinir hastalıkları uzmanı, bir radyoloji, bir çocuk cerrahisi uzmanı ile bir de mağdur çocuk olduğundan çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanının bulunduğu, bu haliyle raporun usulüne uygun teşekkül etmiş heyetten verilen bir rapor olduğu" gerekçesiyle ilk hükmünde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının “onama” istekli 29.07.2013 gün ve 237388 sayılı tebliğnamesi ile gönderildiği Özel Dairece, hükmün direnme niteliğinde olduğundan bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mağdurun ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin raporu tanzim eden adli tıp heyetinin usulüne uygun teşekkül edip etmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Suç tarihinde askerlik görevini yapan sanığın, bir askeri görevlinin oğlu olan mağdurun topunu dereye kaçırmış olmasını fırsat bilerek onu oradan yanına alıp yakınlarda bulunan bir kulubeye götürdüğü, burada mağdurun yanında mastürbasyon yaparak boşaldığı, daha sonra mağdura cinsel organını ellettiği ve kendisinin de mağdurun cinsel organını ellediği,
    Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulundan alınan 19.12.2011 tarihli raporda, olay nedeniyle mağdurun ruh sağlığının bozulduğunun belirtildiği, raporu tanzim eden heyetin, iki adli tıp uzmanı, iki ruh ve sinir hastalıkları uzmanı, bir çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, bir radyolog, bir ürolog ve bir çocuk cerrrahisi uzmanından oluştuğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca varılabilmesi için 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile ilgili olarak rapor düzenlemekle görevli Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu başta olmak üzere İhtisas Kurullarının kuruluş şekli ve çalışma düzeni hakkındaki düzenlemelerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    Adalet işlerinde resmi bilirkişi olarak görevlendirilen Adli Tıp Kurumunun kuruluş ve çalışma şekli 25.02.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, yayımından üç ay sonra yürürlüğe giren 4810 sayılı Kanun ile köklü değişikliklere uğramış bulunan 2659 sayılı Kanun ile düzenlenmiştir.
    Anılan Kanunun, “Adli Tıp İhtisas Kurulları” başlıklı 7. maddesi;
    “Adli Tıp Kurumunda altı ihtisas kurulu bulunur. Aşağıdaki ihtisas kurulları, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile;
    …f) Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu birer;
    - Kadın Hastalıkları ve Doğum,
    - Radyoloji,
    - Üroloji,
    - Ruh Sağlığı ve Hastalıkları,
    - Çocuk Psikiyatrisi,
    - Adli Antropoloji,
    - Çocuk Cerrahisi, Uzmanlarından oluşur.
    İhtisas Kurullarında yeteri kadar raportör bulundurulur” hükmünü;
    “Adli Tıp Genel Kurulunun ve İhtisas Kurullarının Çalışması” başlıklı 23. maddesi;
    “A) Adli Tıp Genel Kurulu, …
    B) Adli Tıp İhtisas Kurullarının Çalışması:
    Adli Tıp İhtisas Kurulları Başkanının başkanlığında işin niteliğine göre en az dört üye ile toplanır ve oyçokluğu ile karar alır. Oyların eşitliği halinde Başkanın bulunduğu taraf oy çokluğunu sağlamış sayılır.
    Üyelerden birinin özürlü olması veya yokluğu halinde eksiklik diğer kurullardan alınacak üye ile tamamlanır. Şu kadar ki tetkik edilecek konu, ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez…” hükmünü içermektedir.
    Bu düzenlemelere göre, anılan Kanunun 7. maddesinin (f) bendi uyarınca Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birer kadın hastalıkları ve doğum, radyoloji, üroloji, ruh sağlığı ve hastalıkları, çocuk psikiyatrisi, adli antropoloji ve çocuk cerrahisi uzmanından oluşacağı, aynı kanunun 23. maddesinin (B) bendi uyarınca da ihtisas kurulunun başkan ve işin niteliğine göre bu uzmanlardan en az dört üyenin katılımıyla toplanacağı, ancak incelenecek konuyla ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkemece, mağdurun ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin olarak hükme esas alınan, Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunun 19 Aralık 2011 gün ve 5504 sayılı raporunu düzenleyen bilirkişi heyetinde bir başkan ve yedi üyenin görev aldığı, üyelerden birisinin incelenen konunun uzmanı olan çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olduğu, diğer üyelerin ise Adli Tıp Kanununun 7. maddesinde öngörülen 6. İhtisas Kurulu bünyesindeki uzman doktorlardan oldukları, buna göre raporu düzenleyen bilirkişi heyetinin kanuna uygun şekilde teşekkül ettiği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkemece usul ve kanuna uygun şekilde oluşturulan bilirkişi heyetince düzenlenen raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamakta olup, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Usul ve kanuna uygun bulunan Kozan Ağır Ceza Mahkemesinin 23.05.2013 gün ve 40-136 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara