Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/7173 Esas 2011/230 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/7173
Karar No: 2011/230
Karar Tarihi: 20.01.2011

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/7173 Esas 2011/230 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2010/7173 E.  ,  2011/230 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı (alacaklı) vekili, Bolu 2. İcra Müdürlüğü’nün 2006/4028 Esas sayılı dosyasında yapılan, 22.08.2006 günlü hacze konu menkullerin borçluya ait olduğunu, alacaklıdan mal kaçırmak isteyen takip borçlusunun, ticari emtiasını birden fazla kişiye muvazaalı olarak devrettiğini, mahcuzların da üçüncü kişiye bu şekilde geçtiğini, hacizdeki beyanların bunu doğruladığını, ayrıca faturaların takip tarihinden sonra düzenlendiğini, satış bedelinin de mahcuzların alış bedeli ile aynı olduğunu, belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Davalı (üçüncü kişi) vekili, haczin kötü niyetli olarak yapıldığını, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olması nedeni ile ispat yükünün alacaklıya düştüğünü, mahcuzların borçluya ait olduğunun kanıtlanamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere göre: “haczin davalı üçüncü kişinin depo olarak kullandığı iş yerinde yapıldığı,İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına bulunduğu, aksini ispat yükü altında bulunan alacaklının mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı, öte yandan üçüncü kişi ile borçlunun aynı alanda faaliyet gösterdikleri, davacının sunduğu faturaların mahcuzlarla uyumlu olduğu, vergi dairesine yapılan bildirim tarihine göre faturaların sonradan düzenlenmesinin mümkün olmadığı, “gerekçesi ile davanın reddi ile istihkak iddiasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davasıdır.
    Haciz üçüncü kişinin adresinde yapıldığından, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararınadır. Alacaklı, karinenin aksini kanıtlamak için İİK’nun 8/son maddesi uyarınca, aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağında yer alan beyanlara dayanmakta, buna göre davacının, mali durumunu bildiği halde borçludan yüklü miktarda mal aldığını, bunun da alacaklıdan mal kaçırma kastının varlığını ortaya koyduğunu iddia etmektedir.
    Gerçekten de üçüncü kişi, dava konusu 22.08.2006 günlü haciz sırasında ve sonraki aşamalarda, borçlu ile aynı işi yaptıklarını, kendisinden bedeli karşılığında mal aldığını, faturalarının düzenlendiğini, mahcuzların da bu faturalar kapsamında kaldığını açıkça belirtmektedir. Dosya içerisine getirtilen resmi kayıtlardan da aynı alanda faaliyet gösterdikleri anlaşılmaktadır.
    Davacının dayandığı faturaların tamamı aynı günde (26.07.2006‘da) borçlu tarafından düzenlenmiştir ve toplam miktarı 65.000,00.-TL’nin biraz üzerindedir. Faturalara ilişkin ödemelerin aynı günde elden yapıldığı belirtilerek buna ilişkin dört adet makbuz sunulmuştur.
    2006 yılına ait KDV Beyannamesi dosyasındaki diğer faturalara bakarak, üçüncü kişinin belirli bir dönemdeki iş hacmi konusunda fikir edinmek mümkündür.Buna göre davacının düşük iş hacmi ile çalıştığı dikkate alınırsa, aynı günde yüklü miktarda eşya alarak, ödemesini de nakit olarak elden yapması ticari yaşamın teamülleri ile bağdaşmayan bir durum olarak kabul edilmelidir.
    Kaldı ki resmi kayıtlar üzerinden yapılan satım gerçek görünse de davacı, aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile borçlu hakkındaki icra takiplerini bilebilecek durumdadır, ayrıca ticari emtiasının önemli bir bölümünü devralması nedeni ile de İİK’nun 280/son maddesi uyarınca, borçlunun içinde bulunduğu ekonomik koşulları bildiği yasal olarak kabul edilmektedir. Borçlunun ticari malvarlığının önemli bir bölümünü aynı günde elden çıkarması, üçüncü kişinin de icra takiplerine maruz kalma ihtimaline rağmen, bunları devralması, alacaklıdan mal kaçırmak için yapılmış danışıklı işlem niteliğinde kabul edilmelidir.
    Bu nedenlerle açılan davanın kabulü gerekirken, oluşa ve dosya içreğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine ve istihkak iddiasının kabulüne yönelik yazılı biçimde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
    S O N U Ç :Yukarıda açıklanan nadanlarla davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 20.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara