Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/3115 Esas 2011/43 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3115
Karar No: 2011/43
Karar Tarihi: 17.1.2011

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/3115 Esas 2011/43 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2010/3115 E.  ,  2011/43 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Hükmüne uyulan bozma ilamında, davacı alacaklı tarafından açılan iptali davasında ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/05/2007 tarih ve 2004/820 esas 2007/138 ... sayılı ilamı davanın kısmen kabulüne ... verildiği ve hükmün taraflarca temyiz edilmeyerek 10/09/2008 tarihinde kesinleştiği ve böylece ... takibindeki alacağın da kesinleşmiş bulunduğu belirtilerek kararın gerekçesinde "kesinleşmiş bir alacak söz konusu olmadığından” bahsedilerek davanın reddine ... verilmesinin doğru olmadığına değinilmiştir.
    Mahkemece, İİK’nın 4949 sayılı Kanun ile değişik 280. maddesinin 30/07/2003 tarihinde yürürlüğe girdiği ve uzatılmış sürenin ancak derdest bulunan davalarda uygulanması gerektiği ve olayda 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği bu sürenin de resen gözetilmesi gereğinden bahisle davanın reddine ... verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    4949 sayılı Kanun ile getirilen 280 inci maddesinde değişiklik, Mahkemenin hükmünde yazılı bulunan 4949 sayılı Kanun’un Geçici 5. maddesinin 38. bendi uyarınca Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış bulunan ve derdest davalara da uygulanacaktır. Ancak bu hükmün belirtilen davalara uygulanmasına dair Geçici 5. maddenin 38. bendi, Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılacak davalara uygulanamayacağı sonucunu doğurmaz. Zira kanun yürürlüğe girdikten sonra açılacak davalarada uygulanacaktır. İstisna ise kanunların geriye yürümesidir.
    Belirtilmelidir ki; kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyu-
    cunun keyfi hareketlerine engel olmak için öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kaldı ki, dava açıldığı zamanda yasa yürürlüktedir. (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, ..., 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, ... 2003, sh: 73).
    Yukarıda açıklanan durum karşısında davada İİK’nın 280/II. fıkrasında belirtilen 5 yıllık sürenin geçmediği davalılar arasında karı-koca ilişkisinin bulunduğu, davalı ..."nin borçlu ..."nin alacaklısından mal kaçırma yada alacaklısını zarara uğratma kastını bilebilecek durumda olduğu nazara alınarak davanın kabulüne ... vermek gerekirken yazılı ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine ... verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.1.2011 gününde oybirliğiyle ... verildi.








    Hemen Ara