Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/3232 Esas 2010/4885 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3232
Karar No: 2010/4885
Karar Tarihi: 22.04.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/3232 Esas 2010/4885 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Özet: Davacı önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payların iptali ile kendisi adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkeme önalım hakkının kullanılmasında bir usülsüzlük bulunmadığını ancak fiili taksimin ispatlanamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar vermiştir. Yüksek Mahkeme ise satış bedeli ile tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınmasını istemiştir.
Kanun Maddeleri: Paylı mülkiyet hükümleri ve Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2010/3232 E.  ,  2010/4885 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık, önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payların iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, müvekkilinin ... Köyünde bulunan ..., ... ve ... parsellerde pay sahibi olduğunu, paydaşlardan ...’nın taşınmazlardaki 50/300’er payını davalıya sattığını, satış bedeli ve masrafları ödemeye hazır olduklarını bildirerek davalı adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir. Davalı vekili, söz konusu payların 120.000,00 TL borcuna karşılık olmak üzere satın aldığını ayrıca taşınmazların paydaşlar arasında fiilen taksim edilmiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece fiili taksim ispatlanamamış olmakla birlikte paydaşların satış işleminden ve satış bedelinden haberdar olmalarına rağmen önalım davası açılmasının M.K’un 2.maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda, payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ve davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
    Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen paylar davalıya 13.04.2007 tarihinde 9.200,00 TL bedelle satılmış, davacı 02.05.2007 tarihinde açtığı işbu dava ile önalım hakkı nedeniyle payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Her ne kadar davalı tarafından tapuda gösterilen satış bedelinin muvazaalı olup, gerçek satış bedelinin çok daha fazla olduğu beyan
    edilmiş ise de, Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi hükmü gereğince satış sözleşmesiyle belirli bir bedel karşılığında bir malın mülkiyeti diğer tarafa nakledilir. Burada satış bedeli konusunda taraf iradelerinin uyuşması gerekir. Tapuda resmi şekilde yapılan pay satışının tarafı olan alıcı bu nedenle bedelde muvazaa yapıldığı, gerçek satış bedelinin daha yüksek olduğu iddiasında bulunamaz. Nitekim H.G.K"nun 28.03.2007 gün ve 2007/6-180-174 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Bu nedenle davacı tarafından tapuda gösterilen satış bedeli ile harç ve masrafların toplamı üzerinden önalım hakkının kullanılmak istenilmesinde bir usülsüzlük bulunmamaktadır. Dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre de taşınmazın fiilen taksim edilmiş olduğu iddiası da ispatlanamamış olup, esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda mahkemece davacıya satış bedeli ile tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara