Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021/4736 Esas 2021/3151 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4736
Karar No: 2021/3151
Karar Tarihi: 30.06.2021

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021/4736 Esas 2021/3151 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, taraflar arasında imzalanan bir yapım sözleşmesi uyarınca RTÜK tarafından uygulanan idari para cezalarının sorumluluğunun davalıda olduğunu iddia ederek icra takibi başlatmıştır. İlk derece mahkemesi davalının cezanın %50'sinden sorumlu olduğuna karar vererek asıl davanın reddine karar verirken, birleşen davada takibin devamına hükmetmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, sözleşme uyarınca cezanın davalı yüklenicinin sorumluluğunda olduğuna karar vererek asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın reddine hükmetmiştir. Dava tarihinde davalı iş sahibi mahsup iradesini yükleniciye bildirmediği için yargılama giderlerinden davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Kararın gerekçesi yeterince açık olmadığından tavzih talebi reddedilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nın 305. maddesi uyarınca, karar yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyorsa taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu nedenle, kararın gerekçesi sınırlı bir şekilde ele alınması gerektiği belirtilmektedir. Kararda kanun maddeler
15. Hukuk Dairesi         2021/4736 E.  ,  2021/3151 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :....Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında “Bırakın Konuşalım” adlı televizyon programına ilişkin 22.07.2013 tarihli yapım sözleşmesi imzalandığını, söz konusu program nedeniyle taraflarına RTÜK tarafından toplam 871.399,00 TL idari para cezası uygulandığını, cezanın indirimli şekilde 653.549,00 TL olarak ödendiğini, sözleşme uyarınca program nedeniyle düzenlenen para cezalarından davalının sorumlu olduğunu, ancak davalının ödeme yapmaması nedeniyle 653.549,00 TL’den 364.644,00 TL olan iş bedeli alacağının mahsup edildiğini, bakiye 288.905,25 TL için davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, ancak takibe itiraz edilmesi sonucunda takibin durduğunu belirterek duran takibin iptali ile devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
    Birleşen davada davacı yüklenici vekili özetle; söz konusu sözleşme uyarınca ödenmeyen 364.644,00 TL’nin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; tarafların ortak kusurlu oldukları kabul edilerek, davalının ödenen cezanın %50’sinden yani 326.774,50 TL’den sorumlu olduğu, davacının uhdesinde bulunan davalıya ait 364.644,00 TL’lik bedel için mahsup yoluna gittiğinden davacının davalıya 37.869,50 TL borçlu kaldığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davada ise takibin 37.869,50 TL üzerinden devamına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararın, asıl davada davacı iş sahibi tarafından istinaf edilmesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi tarafından sözleşme uyarınca, düzenlenen idari para cezasından davalı yüklenicinin sorumlu olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
    Asıl davada davacı vekili 01.03.2021 tarihli dilekçesi ile, birleşen davada davanın reddine karar verilmesine rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı gerekçesiyle tavzih talebinde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi 29.03.2021 tarihli ek kararı ile, yargılama giderlerinden sorumluluğun dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumlarına göre belirlenmesi gerektiği, iş sahibinin dava açılmadan önce mahsup iradesini yükleniciye bildirmemesi nedeniyle, birleşen davada davacı yüklenicinin icra takibi yapmakta ve dava açmakta haklı olduğu dikkate alındığında davanın açılmasına davalı iş sahibinin sebebiyet verdiği gerekçesiyle birleşen davada yargılama giderlerinden davalının sorumlu olduğu, bu nedenle tavzih talebinin reddine karar vermiştir.
    6100 Sayılı HMK’nın 305. maddesine göre; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez”. Kararın açıklanması, aydınlatılması olarak daha anlaşılır kılınabilecek bu kurala, karar gerekçesinin yazımı/dilinden kaynaklı olarak bazı şüphe, tereddütlerin oluşması, hükmün içinde birbirine aykırı fıkralar bulunması halinde başvurulmaktadır. Kanun metninden anlaşılacağı üzere, bu kuralın son derece sınırlı bir şekilde ele alınması, taraflara tanınan hak ve borçları etkileyecek şekilde genişletilmemesi gerekmektedir.
    Somut olayımızda, Bölge Adliye Mahkemesince birleşen davada davanın reddine karar verilmesine rağmen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, ancak nedenine kararın gerekçe kısmında değinilmemiş, söz konusu karara karşı taraflarca yasal süresi içinde temyiz kanun yoluna müracaat edilmemiştir. Birleşen davada davalı vekili 01.03.2021 tarihli dilekçesi ile yargılama giderlerinin tavzih yoluyla düzeltilmesini talep etmiş, bölge adliye mahkemesi işin esasına girerek yargılama giderlerinin neden davalı üzerinde bırakıldığını açıklayarak tavzih talebinin reddi konusunda ek karar vermiş ise de, az yukarıda açıklandığı üzere, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağından, genişletilemeyeceğinden ve değiştirilemeyeceğinden bölge adliye mahkemesi tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda işin esasına girmeden tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek talebin reddi doğru olmamış ise de, sonuç itibariyle verilen karar doğru olduğundan, kararın gerekçe kısmının değiştirilerek onanması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın gerekçe kısmının değiştirilerek ONANMASINA, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 30.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara