Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/6629 Esas 2010/4835 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/6629
Karar No: 2010/4835
Karar Tarihi: 22.04.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/6629 Esas 2010/4835 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

A landlord filed a lawsuit for the cancellation of an objection to an execution process initiated for the collection of a penalty agreed upon in a lease agreement, due to the tenant's failure to vacate the rented property on time and pay the penalty. The court partially accepted the claim and rejected the claim for damages due to wrongful opposition to the execution process. However, the court also reduced the penalty amount agreed upon in the lease agreement, as it was deemed excessive and contrary to moral principles, using the discretion granted by Turkish Civil Code Article 4, and ordered the cancellation of objection to the execution process based on the reduced amount. The court also stated that judges should consider many factors, including the parties' economic conditions, the debtor's ability to pay, the extent of damage caused to the creditor, and the severity of the debtor's fault, when reducing penalty amounts in commercial disputes under Turkish Commercial Code Article 24 and Turkish Civil Code Article 161. The court further emphasized that judges' discretion in this regard should be based on objective and rational criteria that allow for review by higher courts.
Relevant legal provisions mentioned in the text are as follows:
-Turkish Civil Code Article 4 (provides judges with the discretion to adjust contractual penalties deemed excessive or contrary to moral principles)
-Turkish Commercial Code Article 24 (grants judges discretion to adjust penalty amounts in commercial disputes)
-Turkish Civil Code Article 161 (sets the rules for penalties in contracts and specifies that judges may reduce excessive penalties)
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/6629 E.  ,  2010/4835 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık kira sözleşmesinde cezai şart olarak kararlaştırılan bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne, inkar tazminatının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların arasında kira sözleşmesi bulunduğunu, davalı-kiracı şirket ile müvekkili arasında yapılan protokol hükümlerine göre davalının mecuru 01.08.2005 tarihinde tahliye ederek, boş olarak teslim edeceğini tahliye edilmediği takdirde müvekkiline 20.000 USD doları cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taşınmazı zamanında tahliye etmedikleri gibi cezai şart olarak belirlenen miktarı ödemediği ve başlatılan takibe haksız itiraz edildiğinden itirazın iptaline ve takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece taraflar arasında belirlenen cezai şart miktarının sözleşmedeki aylık kira miktarına göre fahiş olduğu, TTK. 24 ve B.K. 161 son maddeleri uyarınca tacir olan davalı şirket hakkında cezai şart miktarının tenkis edilemeyeceği düzenlenmiş ise de; taraflar arasında kararlaştırılan cezai şart miktarının davalı kiracıyı iktisadi olarak zor duruma sokacak derecede yüksek olduğu görüldüğünden sözleşmedeki miktar ahlaka aykırı sayılmış ve Türk Medeni Kanunun 4.maddesine göre takdir hakkı kullanılmak suretiyle taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesindeki kira miktarı da dikkate alınarak cezai şart miktarı 4.000,- YTL olarak belirlenerek bu miktar üzerinden itirazın kaldırılmasına, taraflar arasında düzenlenen cezai şartın ceza mahiyetinde olup tahsilinin ve miktarının yargılama ile belirleneceği inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    I-Dosya kapsamına, toplanan delillerle, delillerin mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına takdirde isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacı vekilinin cezai şartın tenkisine ilişkin temyiz itirazına gelince.
    Cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Cezai şartın ceza ve tazminat fonksiyonu olup, Borçlar Kanununda bu iki fonksiyon kaynaştırılarak bileşik sistem kabul edilmiştir. Bu sistemin sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır.
    Borçlar Kanunun 161. maddesinin ilk fıkrasında "akitlerin cezanın miktarını serbestçe tayin edebilecekleri" son fıkrasında ise "hakimin fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükellef olduğu" belirtilmiştir. Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır. Ne var ki, akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması gereği prensiplerini gözönünde bulundurmalı ve hakimin kullandığı takdir hakkını Yargıtay"ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırılmalıdır.
    Davada hükme esas alınan 01.08.2001 tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmesinin imzalanmasından sonra düzenlenen 12.08.2004 günlü protokol hükümlerine göre, kiracı 01.08.2005 tarihinde kiralananı aldığı şekilde tahliye edeceğini, tahliye edip teslim etmediği takdirde 20 000 $ cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır. Taraflar geciken tahliyeye ilişkin cezai şart öngörüp önceden sözleşme ile cezai şart kararlaştırabilirler. Bu yoldaki anlaşma geçerli olup tarafları bağlar. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmeyle belirlenen cezai şartın ödetilmesi isteminde mahkemece B.K. 161/son maddesine göre cezai şartta indirim yapılıp yapılamayacağı ve yapılan indirimin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Her ne kadar TTK."nun 24. maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu BK"nın 161/3. maddesinde yazılı cezai şartın indırilmesini mahkemeden isteyemez ise de hükmedilecek cezanın ekonomik yönden davalının mahvına sebep olması halinde cezadan indirim yapılabileceği uygulamada kabul edilmektedir. Bir olayda, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı belirlenirken; tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, alacaklının, asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul adil ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı, ölçüt alınarak gerekirse bu konuda özel bilgisi olan bilirkişiden de yararlanılarak ve sonuçta hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir cezai şart miktarına hükmedilmelidir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur. Mahkemenin bu hususlar üzerinde durmadan daha genel nitelikte bulunan TMK. 4. maddesine göre takdir hakkını kullanarak indirim yapması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda iki no"lu bentte yazılı nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara