Esas No: 2013/505
Karar No: 2014/182
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/505 Esas 2014/182 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İSTANBUL 5. Ağır Ceza
Günü : 18.12.2009
Sayısı :97-431
Zimmet suçundan sanıklar M.. E.., M.. Ü.., E.. A.., Y.. A.. ve R.. A.."nin eylemlerinin bankacılık zimmeti suçunu oluşturduğunun kabulüyle 4389 sayılı Kanunun 22/3 ve 765 sayılı TCK"nun 59 ve 31. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve 3 yıl süre ile kamu hizmetlerinden mahrumiyetlerine ilişkin, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.07.2004 gün ve 60-276 sayılı hükmün, sanıklar müdafileri, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 13.12.2005 gün ve 18624 - 22831 sayı ile;
“Bir kısım sanıkların beraetlerine karar verilmişse de, iddianamede sanıkların atılı eylemleri birlikte işlediklerinin ileri sürülmüş olması ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde "zaman bakımından uygulama", 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde ise, "lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 sayılı Kanunun 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükten kaldırılması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve bu Kanunların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;
5237 sayılı Kanunun 7, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, tüm sanıkların hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 18.12.2007 gün ve 38 - 317 sayı ile; önceki hükme benzer şekilde sanıkların 5237 sayılı TCK"nun 7/2, 4389 sayılı Kanunun 22/3, 765 sayılı TCK"nun 59/2 ve 31. maddeleri gereğince 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve 3 yıl süre ile kamu hizmetlerinden mahrumiyetlerine karar verilmiştir.
Hükmün Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 15.12.2008 gün ve 9102-11282 sayı ile;
“4389 sayılı Bankalar Kanununun 22/3. maddesinde düzenlenen zimmet suçunun alt sınırı itibariyle 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi karşısında CMK.nun 150/3. maddesi uyarınca sanıklar M.. E.., M.. Ü.. ve R.. A..’nin müdafiileri hazır bulunmadan ve aynı Kanunun 151/1. maddesi uyarınca işlem yapılarak müdafiilerin hazır bulunmaları sağlanmadan yokluklarında hüküm kurularak savunma haklarının kısıtlanması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 18.12.2009 gün ve 97-431 sayı ile; önceki hükme benzer şekilde sanıkların, 5237 sayılı TCK"nun 7/2, 4389 sayılı Kanunun 22/3, 765 sayılı TCK"nun 59/2 ve 31. maddeleri gereğince 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve 3 yıl süre ile kamu hizmetlerinden mahrumiyetlerine karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar müdafileri ve sanık Y.. A.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 20.12.2013 gün ve 11267 - 4236 sayı ile;
“Temyiz incelemesinde Yargıtay 5. Ceza Dairesinin görevli olduğuna dair üye O. Koçak`ın karşı oyuyla Dairemizin görevli olduğuna ve davaların birleştirilmesine gerek bulunmadığına üyeler S. Çilesiz ve O. Koçak`ın karşı oylarıyla karar verilerek yapılan incelemede;
I- Hükmedilen cezanın miktar ve nevine göre sanıklar E.. A.., M.. Ü.., R.. A.., M.. E.. müdafiileri ile sanık Y.. A..`in duruşmalı inceleme isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK."nun 318. maddesi gereğince reddine,
II- Başbakan, Başbakan Yardımcıları, Devlet Bakanları, Maliye Bakanı, Bayındırlık ve İskan Bakanı, Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı, Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarından oluşan Yüksek Planlama Kurulu`nun 03.04.1998 gün 98/T-17 sayılı kararı ile "Yüksek Planlama Kurulu`nun 25.03.1998 tarihli toplantısında Denizcilik Sektörü ile ilgili olarak; gemicilik sektörünün devam etmekte olan mali sıkıntılarının çözümüne yardımcı olmak ve yapılmış olan ihracatın devamını sağlayabilmek için 50 milyon ABD dolarına kadar bir miktarın 1997 yılında ihraç malı taşımış olan şirketlere Para - Kredi ve Koordinasyon Kurulunca belirlenecek esaslar çerçevesinde prim verilmesine, Denizcilik sektörüne E.. B.. vasıtasıyla 200 milyon ABD dolarına kadar yatırım ve işletme kredisi tahsisi için dış kaynaklı kredi temin edilmesine, E.. B..nın kendi yetkisi çerçevesinde Türk denizciliğini desteklemek ve gemi yatırımlarını geliştirmek amacıyla Türkiye`de yerleşik bankalara 200 milyon ABD dolarına kadar teminat mektubu verilmesine, 540 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesine göre karar verilmiştir" denilmek suretiyle karar verilmiştir.
Bu karar Devlet Bakanlığının 21.04.1998 gün 007-513 sayılı yazısı ile Türkiye E.. B.. A.Ş. Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Söz konusu karar üzerine denizcilik sektöründe faaliyette bulunan .. Denizcilik ve Ticaret A.Ş. Kredi talebinde bulunmuştur.
E.. B.. yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olan sanıkların katıldığı 20.08.1998 gün 21 sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan 20.08.1998/21-1096 sayılı ile "Genel Müdürlüğün 17.08.1998/1066 tarih ve sayılı önergesi ile onaya sunulan Deniz/İstanbul Şubemiz müşterisi...Deniz ve Tic. A.Ş.nin kredilerinin aşağıdaki limitler ve belirtilen şartlarla kabulüne,
Kredi şartları:
1- Döviz kredisi (kefalet karşılığı)`nin limiti 600.000 USD olup, yönetim kurulumuzun 18.03.1996 tarih, 9/411 sayılı kararıyla kullandırılacaktır.
2- Döviz kredisinin (yurtdışı kaynaklı) limiti 3.250.000.- USD olup, 04.06.1998 tarihinde Hamburgisch Landesbank ile Bankamız arasında imzalanan protokol çerçevesinde, aşağıda belirtilen şartlar dahilinde Genel Müdürlükten izin alınarak kullandırılacaktır.
3- Kredi 6`şar aylık taksitler halinde toplam 5 yılda itfa edilecektir.
4- Krediye 6`şar aylık dönemlerde, senelik Libor + 2 (Libor + 1 yurtdışına ödenecek, % 1 Bankamıza kalacak, oranında faiz tahakkuk ettirilerek tahsil edilecektir.
5- Krediye ilişkin yurtdışına ödenecek tüm masraflar firmadan tahsil edilecektir.
6- Kredilerin teminatına; Şirketin borçlu, bankanın alacaklı ve firma ortaklarından Osman , Nimet ve Mustafa ile gruba dahil firmalardan S.. Denizcilik ve Tic. A.Ş.`nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu dövizi natık senetler alınacaktır.
7-Düzenlenecek tüm kredi sözleşme, taahhütname ve kontrgarantilere, şirket hükmi şahsiyetinin haricinde, şirket ortaklarından Osman , Nimet ve Mustafa ile gruba dahil firmalardan S.. Denizcilik ve Tic. A.Ş.`nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak kefalet imzaları alınacaktır" şeklinde karar alınmıştır.
E.. B.. Deniz Şubesinin 06.11.1998 gün 03200 sayılı yazısı ile kredinin kullandırılması hususunun genel müdürlüğe iletilmesi üzerine E.. B.. A.Ş. Genel Müdürlüğünün 06.11.1998 tarihli ve 972 sayılı yazısına göre;
Deniz Şubesi müşterilerinden Ece Denizcilik ve Ticaret A.Ş. firması lehine yönetim kurulunun 20.08.1998 tarih 21/1096 sayılı kararı ile tahsis edilen 3.250.000.- USD limitli döviz kredisinin (yurtdışı kaynaklı) tamamının 5 yıl vade ve senelik libor + 2 faiz oranı ile kullandırılmasına ilişkin talebin;
- Firmanın mali durumunun, verimliliğinin gözönünde bulundurulması ve firmadan azami verim elde edilmesi,
- Firma kredisinin kullandırım koşullarının eksiksiz yerine getirilmesi ve gerekli güvencelerin alınması,
- Kredi limitinin müsait olması ve söz konusu kredi tutarının Hamburgische Landesbank`tan bankamıza aktarılmış olması,
- Firmadan, kullandırılan kredinin her yıl % 100`ü kadar bankamıza döviz girdisi sağlanması koşulları ile uygun görülerek söz konusu kredi 06.11.1998 tarihinde kullandırılmıştır.
Dosya kapsamına göre yukarıda açıklandığı şekilde gerçekleşen olayda sanıklara atılı zimmet suçunun manevi unsuru olan kast unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekmekte olup, tüm sanıkların unsurları itibariyle oluşmayan atılı suçtan beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmedilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş, Daire Üyeleri T. E..ve K. Tosun; sanıkların eylemlerinin sabit olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.04.2013 gün ve 137845 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.11.2011 gün ve 210-218 sayılı hükmünde "4389 sayılı Bankalar Yasasının 11, 5411 sayılı Bankacılık Yasasının ise 48 ve takip eden maddelerinde koşulları, kapsamı ve tanımı yapılan kredilerin de; suçun maddi konusunu meydana getirdiği ve tabela firmalarına veya kredibilitesi olmayan firmalara kredi kullandırılması ya da kredilerin hiç veya yeterli teminat alınmadan kullandırılması halinde de bankacılık zimmeti suçunun oluşacağı konusunda kuşku bulunmamaktadır" denilmektedir.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, benzer bir konuya ilişkin 31.05.2005 gün ve 158-58 sayılı kararında da; "…Banka yetkililerinin bilerek ve isteyerek ya da sorumluluklarında aymaz tavırlar sergileyerek yeter teminat almadan, almış gibi göstererek veya mevzuatın yüklediği sair denetim sorumluluklarını bilinçli tarzda yerine getirmeyerek kredi tahsis ettikleri anlaşıldığında eylemin zimmet niteliğine ulaşacağı açıktır" denilmekte olup kredi kullandırma şartlarının değerlendirilerek eylemin zimmet suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Somut olay incelendiğinde;
1- Sanıklar T.E.. B.. A.Ş.nin yöneticisi konumunda olan, Sanıklar M.. Ü.., E.. A.., R.. A.., M.. E.., Y.. A.. hakkında, kredi değerliliği bulunmayan ve yeterli teminat alınmayan .. Denizcilik Ticaret A.Ş. firmasına 3.250.000 ABD doları tutarındaki krediyi kullandırmak suretiyle zimmet suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış olup, sanıkların eylemlerinin zimmet suçunun konusunu oluşturan krediden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
2- Sanıkların görev ve yetkiyerinde bulunan kredi kullanımını karşı oy yazısında isabetle belirtildiği üzere "T. E.. B.. A.Ş. Deniz şubesince 17.08.1998 günü ve 2168 sayılı teklifle .. Denizcilik ve Ticaret A.Ş. lehine şirket ortaklarının ve gruba dahil kardeş firmalardan birinin kefaleti teminatında yurt dışı kaynaklı kredi kapsamında 3.250.000 dolar tutarında döviz kredisi önerisinde bulunulmuş olup; firma hakkında düzenlenen ve kredi önerisine esas alınan 23.07.1998 tarihli mali tahlil ve istihbarat raporuna göre, söz konusu firmanın sermayesinin yetersiz mali bütçesinin zayıf olduğu, finansmanda kısa ve orta vadeli kredilerden yararlandığı, faliyetlerinde eksi bilanço verdiği ve kredi ilişkilerinde dikkatli davranılması gerektiği hususu belirtilmiş, ancak firmanın kredibilitesi, mali bünyesi ve borç ödeme gücündeki belirgin olumsuzluklara ve yetersiz teminat şartlarına rağmen şubenin uygun görüşle teklif ettiği kredi önerisi denizcilik kredileri koordinatörlüğünce de uygun bulunarak 20.08.1998 günlü 1096 sayılı kredi önergesi ile yönetim kurulu onayına sunulmuş ilgili firmaya kredi sağlanmış; ancak söz konusu firmaya verilen kredinin geri ödemesinin yapılmaması nedeni ile 30.06.2001 günü kredinin takibe alındığı, 27.07.1999"dan itibaren hiç tahsilatının yapılmadığı gibi borcunu ödemek için herhangi bir girişimde bulunmayan firmanın G.. S adlı gemiyi almak için 1995 yılında H.Landesbank"dan doğrudan kullandığı krediyi geri ödememesi nedeniyle mülkiyetindeki bu geminin Landes Bankca Güney Afrikada tutulması suretiyle satışının yaptırılması dolayısıyla da firmanın borçlarını ödeyebilmek için, fon yaratmak gücünün tamamen ortadan kalktığı...." sabit olup, Emlankbank yönetim kurulu üyesi olan sanıkların hiçbir kredibilitesi olmayan firmaya kredi kullandırılması ve krediler için sadece kardeş firma ve kredi alan sanıkların şahsi kefaleti gibi, teminat yönünden hiçbir değer ifade etmeyen dolayısıyla da sadece kağıt üzerinde kaldığı anlaşılan teminatlar almak suretiyle, bilerek ve isteyerek ya da sorumluluklarında aymaz tavırlar sergileyerek kredinin geri dönmeyeceğinin baştan itibaren bilmek suretiyle müsnet zimmet suçunu işledikleri anlaşılmakta olup suç kasıtlarının bulunduğu anlaşılmaktadır...” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 29.05.2013 gün ve 6801-11828 sayı ile, oyçokluğuyla itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Sanıklar T.. B.., K.. Ç.., H.. A.., B.. S.. ve E.. D.. hakkında zimmet suçundan açılan kamu davasında eylemlerin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulü ile kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine ilişkin verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup inceleme, sanıklar M.. E.., M.. Ü.., E.. A.., Y.. A.. ve R.. A.. hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında bankacılık zimmeti suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
Sanıklara yüklenen “bankacılık zimmeti” suçunun 4389 sayılı Bankalar Kanunun 22/3. maddesinde öngörülen yaptırımı 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezasıdır. 765 sayılı TCK"nun 102/3. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 10 yıl, 104. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı 15 yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 06.11.1998 tarihinde gerçekleşen eylemle ilgili olarak 765 sayılı TCK"nun 102/3 ve 104. maddelerinde öngörülen 15 yıllık dava zamanaşımı, Özel Daire bozma kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulmasından sonra, inceleme tarihinden önce dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının vâki zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 20.12.2013 gün ve 11267-4236 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2009 gün ve 97-431 sayılı hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar M.. E.., M.. Ü.., E.. A.., Y.. A.. ve R.. A.. hakkındaki kamu davasının, 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 15.04.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.