Esas No: 2013/224
Karar No: 2014/155
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/224 Esas 2014/155 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği, bir kişiye Tehdit suçundan verilen cezanın geri bırakılması konusunda uyuşmazlık oluşmuştur. Yerel mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede, sanığın pişmanlık göstermediği ve müştekiyle arasındaki husumetin devam ettiği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunmadığına karar verilmiştir. Ancak, bu yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın tekrar Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Kanun maddeleri olarak, 5237 sayılı TCK'nın 106/1-1.cümle ve 62, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY'nın 231/5 madde ve fıkrasına atıfta bulunulmuştur.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : AYDIN 2. Sulh Ceza
Günü : 21.06.2010
Sayısı : 452-704
Tehdit suçundan sanık H.. A.."in 5237 sayılı TCK"nun 106/1-1.cümle ve 62 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 14.09.2007 gün ve 408-778 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 10.03.2010 gün ve 29667-3784 sayı ile;
“Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCK"nun 7/2 madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY"nın 231/5 madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY"nın 231/14 madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu” nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 21.06.2010 gün ve 452-704 sayı ile;
“...Verilen karar temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10.03.2010 tarih ve 29667-3784 sayılı karar ile CMK"nun 231/5. madde şartları yönünden değerlendirilmek üzere iade edilmiş ve yeniden yapılan yargılamada sanık gelmemiş müştekiler gelip sanıktan şikayetçi olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce verilen önceki kararda sabıka kaydından yansıyan olumsuz kişiliği ve husumetin devam etmesi ve pişmanlık duyduğuna dair bir belirti olmadığı sebebiyle sanığın hakkında verilen ceza seçenek yaptırım ya da erteleme işlemine tabi tutulmamıştır. Her ne kadar daha sonra CMK"nun 231/5. maddede uygulama şartları değişmiş ise de sanığın zaten erteleme şartları dahi mahkemece oluşmadığı kabul edilmekle CMK"nun 231/5. maddenin oluşma şartları da kabul edilmemiştir. Yani sanığın pişmanlık göstermemiş olması nedeniyle ve husumetini de devam ettirmesi sebebiyle CMK"nun 231/5. maddesi uygulanamaz.” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 20.02.2013 gün ve 50170 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanma şartlarının değerlendirilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından; ilk hükümde 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanma imkanının bulunup bulunmadığına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme yapmamış olan yerel mahkemenin, bozmadan sonraki direnme gerekçesinde, bozmada belirtilen hususları tartışmak suretiyle, sanık hakkında anılan kanunun 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunmadığına karar verdiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Somut olayda, sanığın temyizi üzerine Özel Dairece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi amacıyla yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş, yerel mahkemece de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları değerlendirilerek, sanığın, pişmanlık göstermediği ve müştekiyle arasındaki husumetin devam ettiği gerekçesiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunmadığına karar verilmiştir.
Buna göre, yerel mahkemece, bozma ilamından sonraki yargılamada, bozma ilamında tartışılması istenen hususun tartışılması karşısında; verilen karar direnme hükmü niteliğinde değildir. İlk hükümde yer almayan bu hususlar, Özel Dairece denetlenmemiş olduğundan, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 21.06.2010 gün ve 452-704 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.04.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.