Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/656 Esas 2014/141 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/656
Karar No: 2014/141

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/656 Esas 2014/141 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık E.A.’nın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 15 yıl, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Ancak yapılan incelemeler sonucu cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemlerinin zor veya tehdide dayalı olarak gerçekleşmediği anlaşılarak bozuldu. Yerel mahkeme ise, bozma kararına niçin uyulmadığını açıklamadan, ilk hükümde gösterilen gerekçeyle direniyor. Kararın yasal ve yeterli gerekçeye dayanmaması nedeniyle öncelikle bozulması gerekiyor.
Kanun maddeleri:
- 1982 Anayasası (2709) Madde 141
- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) (5271) Madde 34
- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) (5271) Madde 230
- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) (5271) Madde 232
Ceza Genel Kurulu         2013/656 E.  ,  2014/141 K.
  • NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMAR
  • HÜKMÜN GEREKÇESİNİN YETERSİZ OLMASI
  • 1982 ANAYASASI (2709) Madde 141
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 34
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 230
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 232

"İçtihat Metni"

Sanık E.. A..’ün çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı TCK’nun 103/2, 103/4, 103/6, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise aynı kanunun 109/2, 109/3-f, 109/5, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.05.2012 gün ve 297-137 sayılı kısmen re’sen temyize tâbi olan hükmün sanık ve müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 12.02.2013 gün ve 13525 - 1127 sayı ile;
“Mağdurenin telefonunda yapılan inceleme sonucu düzenlenen 08.10.2009 tarihli mesaj tespit tutanağında yazılı mesajların kapsamı ve mağdurenin sanığa yazdığı dosyada bulunan mektupların içerikleri birlikte değerlendirildiğinde cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemlerinin zor veya tehdide dayalı olarak gerçekleşmediği ve bu iddialara yönelik delil elde edilemediği anlaşıldığından, nitelikli cinsel istismar suçuna ilişkin TCK’nun 103/4. maddesinin, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna ilişkin ise, TCK’nun 109/2. maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeden fazla ceza tayinine yol açan hükümler kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 08.05.2013 gün ve 107-137 sayı ile; bozma kararına niçin uyulmadığını açıklamadan, ilk hükümde gösterilen gerekçeyle direnilmesine karar vermiştir.
Kısmen re"sen temyize tâbi olan bu hükmün sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 12.09.2013 gün ve 2013/246519 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlenip işlenmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, direnme hükmünün yasal ve yeterli gerekçeyi taşıyıp taşımadığı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Bozmadan sonra yargılama yapan yerel mahkemece, direnme nedenleri ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği; sadece tarihi ve sayıları değiştirilmek suretiyle bozulan kararla tamamen aynı olacak şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacağında şüphe yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Yerel mahkemece Özel Dairenin bozma kararına karşı ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmakla tamamen ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, direnme nedenleri gösterilmemiş, bozma kararına niçin uyulmadığı açıklanmayarak, bozulan kararın tarihi ve sayıları değiştirilmek suretiyle gerekçenin aynen ve yeniden yazılmasıyla yetinilmiştir.
Bu itibarla, bozma kararına hangi nedenlerle uyulmadığı belirtilmeden ve direnme gerekçeleri gösterilmeden önceki kararın aynen tekrarı ile yetinilmesi kanuna aykırı olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2013 gün ve 107-137 sayılı direnme hükmünün, usul ve kanuna uygun olarak direnme gerekçeleri gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara