Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1137 Esas 2022/113 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1137
Karar No: 2022/113
Karar Tarihi: 18.01.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1137 Esas 2022/113 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin erken fesih edilmesi istenmiştir. İlk derece mahkemesi, inşaatın tamamlanma oranının göz önüne alınarak sözleşmenin feshine karar vermiştir. Ancak daha sonra yapılan istinaf başvurusu sonucu, sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 358/I maddesi uyarınca erken fesih şartlarının tamamlandığı belirtilmiştir. Mahkeme, bu nedenle asıl davanın reddine karar vermiştir. Ancak arsa sahibi olarak sözleşmeyi imzalayan birleşen davacı için fesih istemi kabul edilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuş ve asıl dava için fesih istemi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddesi ise 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 358/I maddesi olup, işin bitirilmemesi halinde erken fesih hakkını düzenlemektedir.
6. Hukuk Dairesi         2021/1137 E.  ,  2022/113 K.

    "İçtihat Metni"

    : Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hüküm asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilince duruşmasız, davalılar ... vekilinin cevap dilekçesi ile duruşma talep etmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 18.01.2022 gününde davacı ... vekili Av. ... ... geldi. Tebligata rağmen diğer taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -
    Asıl ve birleşen dava, arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, asıl ve birleşen davada sözleşmenin geriye yönelik feshi, tapudaki şerhin terkini, kira kaybı, sözleşmeye aykırılık sebebiyle uğranılan zararın ve sözleşmenin feshi nedeniyle doğan menfi zararın tahsili istenmiş, ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen davada, davalı ...’ye karşı açılan davadan vazgeçilmiş olmakla bu davalı yönünden açılan davanın usulden reddine, asıl ve birleşen davanın diğer davalı şirket yönünden kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı asıl ve birleşen davada davalı olan ... Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nce davalı şirket vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ...’ye karşı açılan davadan vazgeçilmiş olmakla bu davalı yönünden asıl ve birleşen davanın usulden reddine, davacı ... tarafından ... Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye karşı açılan asıl davanın reddine, ... tarafından davalı ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye karşı açılan birleşen davanın kısmen kabulü ile arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, karar kesinleştiğinde tapu kaydına konulan şerhin kaldırılmasına, asıl ve birleşen davada davacıların tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karar asıl dosya davacısı ... ve birleşen dosya davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre asıl dosya davacısı ve birleşen dosya davacısı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Taraflar arasında imzalanan 05/03/2008 tarihli “Düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi”nin 7. maddesine göre işin başlama tarihi inşaat temel ruhsatının alındığı tarih olup, inşaatların tamamlanma süresi 18 aydır. Mahkemece hükme esas alınan 31/05/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda da “Yapı ruhsatının 01/08/2013 tarihinde alındığı, dolayısıyla bu tarihte işe başlanması gerektiği ve 18 aylık sürede işin tamamlanması öngörüldüğü dikkate alındığından işin bitirilmesi gereken tarihin 01/02/2015 olduğu” açıklanmış, inşaatın %43.5 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince “İnşaatın tamamlanma oranı dikkate alındığında sözleşmenin feshinin gerektiği” gerekçesiyle asıl ve birleşen davada fesih istemi yönünden arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verilmiş, davalı şirket vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi tarafından 06/11/2015 tarihinde gerçekleştirilen keşifte binanın %43.5 seviyesinde tamamlandığının tespit edildiği, inşaatın tamamlanma oranı göz önüne alındığında geriye etkili fesih şartlarının oluştuğu, ancak sözleşmeye göre işin bitirilmesi gereken tarihin 01/02/2015 olup asıl davanın bu süreden önce 17/12/2014 tarihinde açıldığı, bu nedenle asıl dava tarihi itibariyle davalının temerrüdünden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle asıl davada davacı arsa sahibinin fesih istemi yönünden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak fesih isteminin reddine karar verilmiştir.
    Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 358/I maddesinde “Müteahhit, işe zamanında başlamaz veya mukavele şartlarına muhalif olarak işi tehir eder yahut iş sahibinin kusuru olmaksızın vaki olan teehhür bütün tahminlere nazaran müteahhidin işi muayyen zamanda bitirmesine imkan vermeyecek derecede olursa, iş sahibi teslim için tayin edilen zamanı beklemeye mecbur olmaksızın akdi feshedebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddede ifa zamanından önce sözleşmeden dönme hakkı doğuran durumlar sayılmış; işe başlamada gecikme, iş görme faaliyetinin yavaş yürümesi ve ertelenmesi, kararlaştırılan tarihe kadar eserin tamamlanamayacağının anlaşılması hallerinde iş sahibinin sözleşmede kararlaştırılan teslim süresini beklemeden akdi feshedebileceği öngörülmüştür. İşe başlamada gecikilmesi ve bu gecikmenin iş sahibine isnadı mümkün nedenlerden ya da yüklenicinin iradesi dışında gerçekleşen ve öngörülmesi mümkün olmayan nedenlerden kaynaklanmaması halinde iş sahibi sözleşmede kararlaştırılan teslim süresini beklemeden akdi feshedebilir.
    Asıl dava 17/12/2014 tarihinde işin bitirilme süresi henüz gelmeden açılmış olup, davadaki fesih isteği 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 358/1 (Türk Borçlar Kanunu’nun 473/1) maddesi uyarınca erken fesih talebi niteliğindedir. İlk derece mahkemesince inşaatın sözleşme uyarınca teslimi gereken 01/02/2015 tarihinden 9 ay sonra 06/11/2015 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda inşaatın tamamlanma oranının %43.5 olduğu tespit edilmiş olup, inşaatın kalan sürede bitirilip teslim edilemeyeceği açıktır. Bu itibarla, somut olayda asıl dava bakımından erken fesih şartlarının oluştuğu ortadadır. Kaldı ki, 05/03/2008 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesini kendi adına asaleten, ... adına vekaleten ... imzalamış olup, ... asıl davanın davacısı, ... ise birleşen davanın davacısıdır. Sözleşmeyi arsa sahibi olarak imzalayan ... birleşen davada fesih isteminin kabulüne karar verildiği halde, diğer arsa sahibi ...’un aynı sözleşmeye dayalı olarak asıl davadaki sözleşmenin feshi isteminin reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
    Bu durumda mahkemece asıl davada davacı arsa sahibinin sözleşmenin fesih istemi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yasa ve sözleşme hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı arsa sahipleri yararına takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen dosya davalısı yüklenici şirketten alınarak davacı arsa sahiplerine verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
    6100 sayılı HMK’nın 373. maddesi hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’ne, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 8.01.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara