Resmi belgede sahtecilik - suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/2995 Esas 2015/4063 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/2995
Karar No: 2015/4063
Karar Tarihi: 19.10.2015

Resmi belgede sahtecilik - suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/2995 Esas 2015/4063 Karar Sayılı İlamı

21. Ceza Dairesi         2015/2995 E.  ,  2015/4063 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 11 - 2012/296503
    MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 28/03/2012
    NUMARASI : 2010/423 (E) ve 2012/402 (K)
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi

    Sanık S.. K.."nun eski hale getirme talebi hakkında gereğinin takdir ve ifası mahallinde mümkün görülmüştür.
    1) Sanıklar G.. Ö.. ve R.. P.. hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik incelemede;
    Sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediğine dair kesin, inandırıcı, somut bir delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması,
    2) Sanık M.. K.. hakkında resmi belgede sahtecilik ve suç eşyasını satın alma suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik incelemede;
    Sanık ve diğer 19 kişi hakkında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan yapılan soruşturma sırasında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü"nün 16.12.2009 gün ve 3733 sayılı yazısı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.12.2009 gün ve 2009/59588 soruşturma sayılı talebi üzerine, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesince tarihsiz ve 2009/1838 değişik iş sayı ile “Kimlikleri tespit edilemeyen kişilerin zaman zaman bir araya gelip suç işlemek üzere anlaşarak organize olmak suretiyle örgüt kurduklarına dair bilgi alınmış olup bu durumun delillendirilmesi ve olayın aydınlatılması için teknik araçla izleme yapılmasına ihtiyaç hasıl olmuştur” gerekçesiyle, yazıda adı geçen ve içlerinde sanık M.. K.."nun da bulunduğu 20 kişi hakkında “Yukarıda gerekçesi yazıldığı gibi yapılan soruşturmada suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu ancak başka suretle delil elde edilemeyeceği anlaşıldığından, Ceza Muhakemesi Kanununun 140. maddesine göre yukarıda yazılı bilgiler çerçevesinde 4 (dört) hafta süre ile şüphelilerin kamuya açık yerlerdeki faaliyetlerinin ve işyerinin teknik araçlarla izlenmesine, ses ve görüntü kaydı alınmasına" karar verildikten sonra bu kez; İstanbul Emniyet Müdürlüğü"nün 13.01.2010 gün ve 185 sayılı yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2010 gün ve 2009/59588 soruşturma sayılı talebi üzerine, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesince 14.01.2010 gün ve 107 değişik iş sayı ile; bir önceki kararda yer alan gerekçe aynen tekrar edilmek suretiyle, “Kimlikleri tespit edilemeyen kişilerin zaman zaman bir araya gelip suç işlemek üzere anlaşarak organize olmak suretiyle örgüt kurduklarına dair bilgi alınmış olup, bu durumun delillendirilmesi ve olayın aydınlatılması için teknik izleme yapılmasına ihtiyaç hasıl olmuştur” gerekçesine dayanılarak, “Ceza Muhakemesi Kanununun 140. maddesine göre 14.01.2010 tarihi itibarıyla ilk kez 4 (dört) hafta süre ile uzatılarak, şüphelilerin kamuya açık yerlerdeki faaliyetlerinin ve işyerinin teknik araçlarla izlenmesine, ses ve görüntü kaydı alınmasına" karar verildiği,
    Uzatma kararına istinaden gerçekleştirilen takip sırasında, 27.01.2010 günü saat 23.15"te İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerince düzenlenmiş olan “Fiziki Takip Tutanağı”nın aynen; “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/59588 sayılı soruşturma dosyası ile takip etmiş olduğumuz projeli çalışma kapsamında; 27.01.2010 tarihinde saat 15.45 sıralarında örgüt üyelerine yönelik yapılan çalışmalarda örgüt üyelerinden olan M.. K.. isimli şahsın ilimiz ... İlçesi .... Mahallesi ..... Sokak No:7 sayılı ev adresine yine örgüt üyelerinden olan İ.. A.. isimli şahsın geleceği ve birkaç adet plaka ve araç ruhsatı vereceği öğrenilmesi üzerine belirtilen adreste beklenilmeye başlanılmış, saat 16.00 sıralarında İ.. A.. isimli şahsın......... plaka sayılı gri renkli Citroen marka araçla belirtilen adrese geldiği ve M.. K.."nun da evinden çıkarak araca bindiği ve bir iki dakika sonra birlikte ....... plaka sayılı araçla buradan ayrılarak yine ..... İlçesi .....Caddesinde bulunan Kızılay Kan Bankası önüne geldikleri ve burada yol kenarında beklemeye başladıkları, beş on dakika kadar sonra .......plaka sayılı bordo renkli Fiat Linea marka araçla buluştukları, M.. K.. isimli şahsın İ...A....., ....... plakalı aracından elinde gazete kağıdına yarım olarak örtülü halde birkaç plaka ile indiği ve ........ plaka sayılı Fiat Linea marka araca bindiği ve .. A.. isimli şahsın buradan ayrıldığı, sonrasında ise M.. K.. yanında kimliğini bilmediğimiz şahısla birlikte ...... plakalı araçla İlimiz ..... İlçesi ... Mahallesi ...... Caddesi ....... Sokakta bulunan .......Cafeye saat 17.00 sıralarında geldikleri görülmüş, onbeş-yirmi dakika kadar sonra ...... plaka sayılı siyah renkli Peugeot 308 (plakalara göre İlimiz Kartal ilçesinden çalıntı) marka bir aracın geldiği ve M.. K.. isimli şahsın bu araçtan inen iki üç şahsa plakalar verdiği ve aracın tekrar buradan ayrıldığı, M.. K.. isimli şahsın da yanındaki şahısla birlikte burada bekledikleri görülmüş, saat 17.15 sıralarında buradan ayrıldıkları ve İsmet Paşa Caddesi üzerinde bulunan Akbank isimli bankaya geldikleri ve M.. K.."nun yanında bulunan şahsın buradan bankamatikten para çektiği ve tekrar ..... Cafeye geldikleri, beklemeye başladıkları, fazla sürmeden yanlarına tekrar siyat Peogeot 308 marka aracın geldiği ve üzerinde Peogeot 207 marka araca tahsisli ...... sayılı plakaların takılı halde olduğu görülmüş ve şahısların burada biraz konuştukları ve .......sayılı bordo Fiat Linea marka aracı park ettikleri ve ..... Cafeye girdikleri, birkaç dakika sonra ...... plakalı Peogeot marka aracın buradan tekrar ayrıldığı ve saat 17.45 sıralarında üzerinde ....... sayılı plakalar takılı Peogeot marka aracın geri geldiği ve sonrasında ise iki aracın buradan ayrılarak İlimiz ...... İlçesi .....Caddesine geldikleri ve ..... Caddesine dönmeden önce buradaki benzin istasyonundan birkaç kişiyi aldıkları ve TEM otoyolu istikametine hareket ettikleri ve TEM otoyoluna girmeden önce Avrupa Konutları karşısında ....... plaka sayılı Linea ve ......plaka sayılı Peogeot marka araçların durdukları ve beş dakika kadar bekledikten sonra ....... plaka sayılı aracın Edirne, 3...... plaka sayılı aracın da içerisinde sadece sürücü olduğu halde Ankara istikametine ayrıldığı görülmüş ve........plaka sayılı Peugeot marka aracın takibine devam edilmiş, aracın TEM otoyolunu kullanarak Anadolu yakasına geçtiği ve İlimiz ....İlçesi ..... Caddesine geldiği görülmüş, şahsın .... Caddesinde bulunan .....Petrol karşısında park edip telefonla konuştuğu görülmesi üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Masası ekipleri ile irtibata geçilerek şahıs ve aracın burada yakalanması sağlanılmış ...” şeklinde olduğu,
    Sanık M.. K.."nun, “Ben öncelikle üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben sanıklardan S.. H.."ı ve A.. K.."yı arkadaşım olduğu için tanırım. R.. D.. ve C.. Y.. benim çalıştırdığım bara gelmişti. Daha önceden bir kez de kahvede tanışmıştık. Birlikte alkol aldıkları için ben bunları evlerine bırakmak istedim. Bu esnada polis bizi durdurdu. Daha sonra bizi gözaltına aldılar. Gözaltında işkenceye maruz kaldık. Bizim hakkımızda çeşitli hırsızlık ve çete ile ilgili olarak onüç adet suç yüklendi ve dava açıldı. Bu olay 2008 yılında meydana gelmişti. Bu davalardan biz beraat ettik. Ancak biz işkence gördüğümüz polislerden şikayetçi olduğumuz için polisler tekrar bu olayı bizim üzerimize taşımışlar. Hiç tanımadığımız insanları yönettiğim, araba ve motosiklet çaldırdığım iddiasında bulunmuşlardır. Ayrıca yapılan hırsızlıkların bir kısmı başka yerlerde yargılamaları sürmektedir. Bu sanıklar da bu dosyanın sanığı değildir. Ben isnat edilen suçların hiçbirisini işlemedim biçiminde savunma yaparak suçları inkar ettiği,
    Yapılan yargılama sonunda mahkemece, hakkında “teknik izleme” kararı verilen 20 sanığın birbiriyle irtibatı tespit edilemediği gibi “örgüt üyesi olma” suçundan da tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, buna karşılık, suçu inkar eden ve hakkında başka delil bulunmayan sanık M.. K.. hakkında, “24.01.2010 tarihinde M.. İ..’e ait ..... plakalı araç çalınmıştır. Olaydan 3 gün sonraki 27.01.2010 tarihli fıkizi takip tutanağından, sanık M.. K.."nun evinin gözetlendiği, saat 15.45"de ....... plakalı aracın geldiği, sanık M.. K.."nun bu araçtakilere plakalar verdiği, önce araca ....... plaka takıldığı, daha sonra da ..... plakanın takıldığı, aracın TEM"den ilerleyerek Anadolu yakasına geçtiği, 27.01.2010 tarihinde Üsküdar"da Shell istasyonunun yanında park halinde bulunduğu anlaşılmıştır. Dosyada bulunan ekspertiz raporundan plakanın sahte olduğu ayrıca ruhsatının sahte olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar sanık isnat edilen suçlamaları inkar etmiş ise de, fiziki takip tutanağından çalınan aracın plakalarının değiştirildiği daha sonra da plakaların değişmiş vaziyette aracın bulunduğu, fiziki takip tutanağından anlaşılmış ayrıca bulunan aracın ruhsatının da sahte olarak oluşturulduğu anlaşıldığından sanık M.. K.."nun sahtecilik ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu işlediği sabit görülmüştür." gerekçesiyle, sadece “Fiziki Takip Tutanağı”na dayanılmak suretiyle her iki suçtan mahkumiyet hükmü tesis edildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Şu durumda, hakkında başka delil bulunmayan sanık hakkında, TCK"nun 140. maddesi uyarınca verilmiş ve daha sonra süresi uzatılmış olan “Teknik Araçlarla İzleme” kararının icrası kapsamında düzenlenmiş bulunan “Fiziki Takip Tutanağı”na istinaden mahkumiyet kararı verildiği görülmektedir.
    CMK"nun 217. maddesine göre; yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Bu nedenle, sanığın suçunun hukuka uygun delillerle ispat edilip edilmediğinin, dolayısıyla da verilen “Teknik Araçlarla İzleme Kararı”nın hukuka uygun olup olmadığının incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır:
    Ceza yargılamasının sağlıklı biçimde yürütülebilmesi için öngörülen koruma tedbirlerine kanunda belirlenen ölçüler içinde başvurulması ve tedbirlerin bu çerçevede ortaya konan koşullara uygun olarak yerine getirilmesi gerekir. Koruma tedbirlerine başvurmakla ortaya çıkan özgürlük kısıtlamaları ile suçların önlenmesi ya da suç delillerinin ortaya çıkarılması arasında bir denge olması gerekir.
    Özel hayata müdahale niteliği taşıyan teknik araçlarla izleme tedbirlerine ise CMK"nun 140. maddesi uyarınca yalnızca bu maddede liste halinde sayılan suçlar bakımından, bu suçların işlendiği hususunda “somut delillere dayanan kuvvetli şüphe” sebepleri bulunması durumunda ve özellikle başka suretle delil elde edilememesi hâlinde başvurulması kabul edilmiştir.
    CMK"nun 140. maddesi uyarınca, alınan teknik bir araçlarla izleme kararı sonucunda elde edilen deliller sadece bu maddede sayılan katalog suçlar kapsamında yer alan suç bakımından delil olarak kullanılabilir. Katalog suçlar dışında kalan bir suç bakımından ise elde edilen delillerin yargılamada kullanılması, maddenin 4. fıkrasının açık hükmü karşısında mümkün değildir. Daha da ötesi, kanundaki ölçülere uygun olarak alınmış olan bir teknik araçlarla izleme kararının özgü kılındığı soruşturma ve kovuşturmaya delil toplama amacına hasredilmesi gerekir.
    CMK"nun 138. maddesinin “teknik araçlarla izlemeyi” kapsamaması ve yasada teknik araçlarla izlemeye ilişkin olarak 138. maddedeki düzenlemeye benzer bir hükme yer verilmemiş olması nedeniyle, teknik izleme sırasında tesadüfen elde edilen bulguların, CMK"nun 217. maddesi anlamında delil olarak kullanılması mümkün değildir. Nitekim, benzeri yaklaşım Ceza Genel Kurulu"nca ortaya konulmuş ve 03.07.2007 gün ve 101/3 sayılı kararda, CMK"nun yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden önce, mevzuatta iletişimin denetlenmesi sırasında tesadüfen elde edilen delillerin kullanılabileceğine dair bir hüküm bulunmadığından, somut olayda 01.06.2005 tarihinden önce tesadüfen elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağına karar verilmiştir. Kanundaki düzenleme karşısında, Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik"in “tesadüfen elde edilen deliller” başlıklı 22. maddesinden de “tesadüfen elde edilen delillerin” hükme esas teşkil edebileceği şeklinde bir yoruma gidilemez.
    Özgürlüklere ağır şekilde müdahale edilmesi sonucunu doğurması itibarıyla; teknik araçlarla izleme kararının, kime ve hangi suça ilişkin olduğunun, hangi tarihten hangi tarihe kadar geçerli olduğunun, hangi ihtiyaca binaen ve hangi deliller değerlendirildikten sonra verildiğinin, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphenin hangi somut delillere dayandığının, ilk kararın icrası suretiyle elde edilen delillerin neler olduğunun ve uzatma kararına niçin ihtiyaç duyulduğunun açık ve hiçbir duraksamaya neden olmayacak şekilde belirtilmesi gerekir.
    Buna göre somut olayda;
    1- Soruşturmanın CMK"nun 140/1-a-1 bendinde gösterilen ve karar tarihi itibarıyla katalog suçlardan olan “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan başlatılmış olmasına rağmen, “örgütün varlığını ortaya koyan kuvvetli suç şüphesinin bulunup bulunmadığı ile bulunduğu kabul ediliyorsa buna dayanak teşkil eden “somut deliller”in nelerden ibaret olduğunun kararda belirtilmemiş olması,
    2- Özgürlüklerin ağır şekilde kısıtlanmasına sebep olması nedeniyle soruşturmada “son çare” olarak başvurulması gereken, “teknik araçlarla izleme” tedbirine; hangi deliller niçin yetersiz kaldığı için başvurulduğunun açıklanmaması,
    3- ”Fiziki Takip Tutanağına” esas teşkil eden teknik araçlarla izlemenin uzatılmasına ilişkin kararda, uzatmaya ilişkin karara temel teşkil eden ilk kararın icrası kapsamında hangi delillere ulaşıldığının ve niçin uzatmaya gerek duyulduğunun gösterilmemesi,
    4- Gerek ilk kararda, gerekse uzatma kararında, teknik araçlarla izleme yapılmasının sebebi, “örgüt kurulduğuna dair bilgi alınmış olup, bu durumun ve olayın aydınlatılması için teknik araçlarla izlemeye gerek duyulması” olarak gösterilmiş ve buna bağlı olarak örgütün varlığı konusunda duyum dışında hiçbir delil bulunmadığı açıkça belirtilmiş iken, kararların daha sonraki bölümünde “suç işlendiğine dair kuvvetli şüphenin bulunduğunun” belirtilmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
    5- Teknik araçlarla izleme kararının icrası sırasında tesadüfen elde edilen ve “resmi belgede sahtecilik ile suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçlarına ilişkin olan delillerin kullanılması,
    6- 2009/1838 sayı ile verilen ilk teknik izleme kararma tarih yazılmayarak, kararda belirtilen 4 (dört) haftalık sürenin ne zaman başlayacağı hususunda tereddüte neden olunması,
    7- Münhasıran katalogda yer alan “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan alınan” teknik araçlarla izleme kararının”, katalogda ve kararda yer almayan “resmi belgede sahtecilik ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçlarıyla ilgili olarak da kullanılmış olması,
    Nedenleriyle, sanık hakkında verilmiş bulunan “teknik izleme kararı” ile buna bağlı “uzatma kararı” hukuka aykırı olduğundan, hukuka aykırı olan kararın icrası kapsamında elde edilmiş bulunan “Fiziki Takip Tutanağı” da hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delil olması itibarıyla CMK"nun 217. maddesi bağlamında hükme esas alınamaz.
    Bu durumda; hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan “Fiziki Takip Tutanağı” mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağından, bu delilin değerlendirme dışı bırakılması ve sanık Mehmet"in hukuki durumunun dosyada bulunan ve hukuka uygun olarak elde edilmiş olan diğer delillerle tayin/takdiri ve bu kapsamda, “suça konu sahte ...... plakalı araç içerisinde yakalanan İ.. Ç.. beyanlarında adını Turgut olarak bildiği aracı satın aldığı kişiyi tarif etmesine ve yine B..Ç.. beyanlarında Turgut adlı kişi ile araç satımı için pazarlık yaptığını belirtmesine göre, B.. Ç..ve İ.. Ç.. tanık olarak dinlenip sanık M.. K.. ile yüzleştirilmesi” gerekirken, sadece hukuka aykırı olan Fiziki Takip Tutanağına dayanılmak suretiyle, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması,
    Yasaya aykırı, sanıklar müdafılerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 19.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.




    Hemen Ara