Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/789 Esas 2014/56 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/789
Karar No: 2014/56

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/789 Esas 2014/56 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/789 E.  ,  2014/56 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : KÜTAHYA 1. Asliye Ceza
    Günü : 03.06.2010
    Sayısı : 373-449

    Sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda eylemin hırsızlık malını bilerek kabul etmek suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCK"nun 165/1, 31/3, 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis ve 40 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK"nun 50. maddesinin (d) bendi gereğince sanığın almış olduğu 3 ay 10 gün hapis cezası süresi kadar ikametgahının bulunduğu ildeki içkili gazino ve eğlence yerlerine gitmekten yasaklanmasına, cezanın bu şekilde infazına ve "TCK"nun 50/6. maddesi gereğince hüküm kesinleştikten sonra C.Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içerisinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin sanığa ihtarına” ilişkin, Kütahya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.06.2010 gün ve 373-449 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 28.02.2013 gün ve 29265-4150 sayı ile;
    "...Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,
    5237 sayılı TCK"nun 50/3. maddesinde daha önce hapis cezası ile mahkum olmayan 18 yaşını doldurmamış çocukların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrileceği belirtilmiş, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. maddesinde "Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilemez, bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır" şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Her ne kadar 5237 sayılı TCK"nun 50/6. maddesinde seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde tedbire çevrilen kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceği belirtilmiş ise de, yukarıda açıklanan düzenlemeler karşısında 5237 sayılı TCK"nun 50/6. maddesinin çocuklar yönünden uygulanamayacağı, hükmolunan seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde diğer seçenek tedbirlerden birine veya adli para cezasına karar verilebileceği sonucuna varılmaktadır.
    Bu itibarla, kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceği ihtarı yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 21.03.2013 gün ve 333851 sayı ile;
    “...Çocuk sanık hakkında kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza TCK"nun 50/3. maddesi uyarınca TCK"nun 50/1/c maddesindeki seçenek yaptırıma çevrilmiştir. Mahkeme gerekçesinde TCK"nun 50/6. maddesi uyarınca seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde tedbire çevrilen kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceği belirtilmiştir.
    Burada tartışılması gereken sorun 5237 sayılı Kanunun 50/6. maddesinin çocuk sanıklar hakkında uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    5237 sayılı Kanunun 50. maddesi, çocuk sanıklar hakkında, önceden hapis cezasına hükmedilmemiş olması şartıyla, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para veya yasada sayılı seçenek yaptırımlara çevrilmesini öngörmüştür. 5275 sayılı Kanunun para cezalarının infazını düzenleyen 106. maddesinin 4. fıkrasında ise, çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezaların hapse çevrilemeyeceğini ancak amme alacağının tahsili yöntemine başvurularak tahsilat yapılacağı belirtilmektedir. Kanunun diğer seçenek yaptırımların infazını düzenleyen 109. maddesinde ise, TCK"nun 50. maddedeki diğer seçenek yaptırımların infaz rejiminin tüzükte gösterileceği belirtilmektedir. Tüzüğün 51. maddesinde ise, bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infazı düzenlenerek, "Hükümlünün, haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması halinde durumun Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirileceği" bildirilmiştir.
    5237 sayılı Kanunun 50/6. maddesinde ise, "seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz" denilmektedir.
    Çocuk sanıklar hakkında, sadece adli para cezasının infazı açısından bir istisna getirilerek, hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezaların hapse çevrilemeyeceğini ancak amme alacağının tahsili yöntemine başvurularak tahsilat yapılacağını düzenlemiştir. Oysa diğer seçenek yaptırımların düzenlendiği infaz yasası ve uygulama tüzüğünde böyle bir istisnaya yer verilmemiştir. Kanaatimizce kanun koyucunun bu tercihi bilinçli bir tercihtir. Asıl cezaya dönüşen adli para cezasının ödenememesi çocuk olan sanıklar hakkında ağır bir sonuçtur ve artık ekonomik bir yaptırıma dönüşmüş olan cezanın hürriyeti bağlayıcı ceza olarak infazı telafisi imkansız sonuçlar doğuracaktır. Oysa aralarında eğitim kurumuna devam etme yaptırımının da bulunduğu diğer seçenek yaptırımlar için bu durum sözkonusu olmayacak, sanığın doğrudan hürriyeti bağlayıcı ceza tehdidine maruz kalmamak konusunda önemli bir insiyatifi bulunacak, deyim yerinde ise kendi kaderi kendi elinde olacaktır. Ancak seçenek yaptırımların gereğini yerine getirmeyen sanığın, çocuk olsa bile mahkeme tarafından kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilebilecektir.
    Öte yandan, Özel Dairenin kabulü gibi genişletici bir yorum ile hükmolunan seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde diğer seçenek tedbirlerden birine veya adli para cezasına karar verilebilme imkânının, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezası seçenek yaptırımlara çevrilen ve yaptırımları gereğini yerine getirmeyen çocuk sanıkların cezalarının, hiçbir surette hürriyeti bağlayıcı ceza olarak infaz edilemeyeceği, özellikle kötü niyetli çocuk sanıkların, bu hakkı kötüye kullanabileceği sonucuna vardıracaktır ki, bu görüşe katılmak mümkün görünmemektedir. Yine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 4(i) maddesinde yazılı çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması ilkesi de göstermektedir ki çocuk sanıklar hakkında kısa süreli de dahil olmak üzere hapis cezası verilerek cezaları infaz edilebilecektir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 21.11.2013 gün ve 9906-27384 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    Sanığın hırsızlık malını bilerek kabul etme suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezası 5237 sayılı TCK"nun 50/1. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevrilen çocuk sanığın seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmemesi halinde aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca hapis cezasının tamamen ya da kısmen infazına mı karar verileceği yoksa diğer seçenek tedbirlere ya da adli para cezasına mı hükmolunması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel mahkemece 15-18 yaş grubu içerisinde olan çocuk sanık hakkında hırsızlık malını bilerek kabul etmek suçundan 5237 sayılı TCK"nun 165/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis ve 40 Lira adli para cezasına hükmolunduğu ve hürriyeti bağlayıcı cezanın, aynı kanunun 50/d maddesi gereğince "sanığın almış olduğu hapis cezası süresi kadar ikametgahındaki ilde bulunan içkili gazino ve eğlence yerlerine gitmekten yasaklanmasına tedbirine çevrilmesine, cezanın bu şekilde infazına,
    TCK"nun 50/6. maddesi gereğince hüküm kesinleştikten sonra C.Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içerisinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin sanığa ihtaratına" karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    5237 sayılı TCK"nun “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi; “(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
    a) Adli para cezasına,
    b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
    c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
    d) Mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
    e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
    f) Mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
    Çevrilebilir.
    (2) Suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez.
    (3) Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
    (4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.
    (5) Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir.
    (6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
    (7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir” hükmünü içermektedir.
    Maddenin uyuşmazlık konusunu ilgilendiren altıncı fıkrasında, kısa süreli hapis cezası yerine hükmolunan adli para cezasının veya tedbirin gereklerinin yerine getirilmemesinin hukukî sonuçları düzenlenmiş olup, hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilecek ve bu karar derhâl infaz edilecektir. Bu durumda, uygulamada asıl mahkumiyet kısa süreli hapis cezası olacaktır. Hükmolunan seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda ise, aynı maddenin 7. fıkrası uyarınca hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilecektir.
    Öte yandan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un "Adli para cezasının infazı" başlıklı 106. maddesinin uyuşmazlıkla ilgili 4. ve 11. fıkralarında ise;
    “(4) Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu ceza hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır...
    (11) İnfaz edilen hapsin süresi, adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adli para cezasının tahsili için ilam, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adli para cezası tahsil edilir” hükmü yer almakta olup, çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezaların hapse çevrilemeyeceği, ancak amme alacaklarının tahsili yöntemine başvurularak tahsil edileceği öngörülmüştür.
    Kanunun diğer seçenek yaptırımların infazını düzenleyen 109. maddesinde ise kısa süreli hapis cezası yerine Türk Ceza Kanununun 50. maddesine göre hükmedilen seçenek yaptırımların infazında uygulanacak rejimin tüzükte gösterileceği belirtilmektedir.
    Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün 51. maddesinin uyuşmazlıkla ilgili belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazına ilişkin 4. fıkrasında da;
    "a) Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma yaptırımının infazı, hükümlünün mahkeme kararıyla mahkum olduğu hapis cezasının yarısından, bir katına kadar süreyle belirli yerlere gitmekten ya da belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanması şeklinde yerine getirilir,
    b) Kesinleşen mahkeme kararında gösterilen belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinliklere katılmaktan yasaklanma yaptırımı içeren ilâm Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü ya da bürosuna gönderilir. Bu birim tarafından, yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün kararın infazı için başvurması istenir. Başvurması halinde hükümlüye belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinliklere katılmaktan yasaklanma yaptırımının infaz şekli bildirilir. Hükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile mahkemeye bildirilir" şeklinde düzenleme yer almaktadır.
    Geçerli bulunan hukuk kurallarına göre suç oluşturan fiili işlediği sabit olan kişiye verilecek cezanın amacı başlangıçta kefaret (ödetme) anlayışına dönük iken, zaman içerisinde bu anlayıştan vazgeçilerek hükümlünün ıslahı ve topluma kazandırılması hedeflenmiştir. 5275 sayılı Kanunun 3. maddesinde de; ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amacın, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir hayat biçimine uyumunu kolaylaştırmak olduğu açıklanmıştır.
    5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun "Temel ilkeler" başlıklı dördüncü maddesinin (i) bendinde ise; "(1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla;.....
    i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması,
    İlkeleri gözetilir" şeklinde düzenleme öngörülmüştür.
    Görüldüğü gibi, çocuk sanıklar hakkında verilen hükümlerin infazının ana amacı çocuk haklarının korunması, çocuğun gelecekte yeniden suç işlemekten uzak kalabilmesi ve böylece toplumun da yeni suçlardan korunmasının yanısıra, onun yeniden sosyalleşmesinin temini ile topluma kazandırılmasıdır. Çocuk sanık hakkında hükmolunan ve son çare olarak düşünülen hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı mümkündür, ancak bu ceza kısa süreli olup TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezasına ya da diğer seçenek yaptırımlara çevrilmişse, adli para cezasının ödenmemesi ya da seçenek yaptırımların yerine getirilmemesi halinde artık kısa süreli hapis cezasının tamamen ya da kısmen infazına karar verilemeyecektir.
    Çocuk sanıklar hakkında, sadece adli para cezasının infazı açısından bir istisna getirilerek hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezaların hapse çevrilemeyeceği ancak amme alacaklarının tahsili yöntemine başvurularak tahsil edileceğinin düzenlenmiş olması ve diğer seçenek yaptırımlar yönünden böyle bir istisnaya yer verilmemesi nedeniyle TCK"nun 50. maddesinin 6. fıkrasının çocuk sanıklar hakkında da uygulanmasının mümkün olduğu ileri sürülebilir ise de; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 4/i maddesinde çocuk haklarının korunması amacıyla özgürlüğü sınırlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması ilkesine işaret edilmesine göre, tıpkı adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezanın hapse çevrilmesi yasağına benzer şekilde, diğer seçenek yaptırımların gereğini yerine getirmeyen çocuk sanık hakkında da kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilemeyeceği ve adli para cezasına çevrilme de dahil olmak üzere diğer seçenek yaptırımlara hükmolunması seçeneklerinin değerlendirilmesi gerektiğinin kabulü kanun koyucunun amacına daha uygun olacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinin 6. fıkrası ile yalnızca yetişkin sanıklarla ilgili bir düzenleme öngörüldüğü ve anılan bu düzenlemenin çocuk sanıklarla ilgili olarak uygulama imkanı bulunmadığından, hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezası 5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan seçenek yaptırıma çevrilen, ancak seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmeyen çocuk sanık hakkında, aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca hapis cezasının tamamen ya da kısmen infazına karar verilmeyerek, adli para cezasına çevrilmede dahil olmak üzere, 50. maddenin birinci fıkrasında yer alan diğer seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi gerekmektedir.
    Bu nedenle, yerel mahkeme hükmü seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilmesi yönünden isabetsizdir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetli olup, itirazın reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel kurul Üyesi; "5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinin 6. fıkrası çocuk sanıklar hakkında da uygulanabileceğinden itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2014 günlü müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara