Esas No: 2021/2732
Karar No: 2021/5239
Karar Tarihi: 06.10.2021
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/2732 Esas 2021/5239 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, uzun süredir kullanımında olan ve zilyetliğine dayanarak tapuya kaydedilmesini istediği bir taşınmaza ilişkin tescil davası açmıştır. Mahkeme, teknik bilirkişi raporunda taşınmaz bölümünün davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak yapılan inceleme ve araştırmanın yetersiz olduğu gerekçesiyle karar temyiz edilmiş ve Yargıtay, dava konusu taşınmazın keşfi sırasında daha detaylı bir inceleme yapılmasını ve bilirkişilerin rapor vermesini talep etmiştir. Kararda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine atıfta bulunularak taşınmazın davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne, 19.02.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.787.69 metrekare yözölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı ...,...İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1955 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 19.02.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.787.69 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dosya kapsamında yer alan jeodezi mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın 1990 yılı itibariyle tarım arazisi olarak kullanılmadığı ve işletilmediğinin belirtildiği, ancak ziraat mühendisi bilirkişi raporunda ise taşınmazın imar ve ihya edilerek en az 30 yıldır kullanıldığının kanaat edildiği anlaşılmaktadır, şu halde her iki bilirkişi raporu arasında çelişki hasıl olduğu halde mahkemece bu çelişki yöntemince giderilmemiş, çekişmeli taşınmazı kapsayan tüm hava fotoğrafları temin edilerek jeodezi bilirkişi marifetiyle incelenmemiş, bilimsel verilere dayanmayan soyut ziraat mühendisi bilirkişi raporuna itibar edilmiş, çekişmeli taşınmazın teşhise elverişli görüntüleri dosya arasına eklenmemiş, komşu taşınmazların dayanak kayıtları getirtilerek yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmemiş; çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanak belgeleri getirtilerek komşu parsel uygulaması yapılmamış, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra, taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar- ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellerin tutanakları ve var ise dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği hususlarında taşınmazın tarımsal niteliğini açıklayan, çekişmeli taşınmaz ile komşusu parselleri karşılaştıracak biçimde, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafı ile dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle incelenmesi yaptırılarak, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmaz üzerinde 3402 sayılı Yasa"nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.