Esas No: 2021/1489
Karar No: 2021/5224
Karar Tarihi: 01.03.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/1489 Esas 2021/5224 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının 20.04.2004 – 24.01.2014 tarihleri arasında, davalı şirkette en son posta başı olarak çalıştığını, müvekkilinin iş akdini emeklilik sebebiyle sonlandırdığını, fesih sonrası müvekkilinin hesabına 13.980,00 TL kıdem tazminatı ve 7 günlük izin parası olarak 330,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin en son maaşının aylık net 1.510,00 TL olduğunu, yemek ve servisin işverence karşılandığını, davalı işyerinde vardiyaların günlük 8 saat 3 vardiya şeklinde olduğunu, hafta içi 2 gün 8 saatlik vardiyadan 2 saat daha fazla çalıştığını, müvekkilinin ayda 4 pazar gününün 2 pazar günü çalıştığını, iş yerinde yıllık izinlerin yasaya uygun olarak kullandırılmadığını, 5 yıldan sonra 20 gün izin verilmesi gerekirken 14 gün izin kullandırıldığını, halen davacının toplam 21 gün kullanmadığı izninin bulunduğunu ileri sürerek; kıdem tazminatı, yıllık izin, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; davacının, 20.04.2004 tarihinde işe başladığını ve 24.01.2014 tarihinde emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiğini, davacının 1.200,00 TL net ücret ile çalıştığını, davalı tarafından yemek ve servis ücreti dışında ek bir sosyal yardım bulunmadığını, davacının brüt maaşı üzerinden hesaplanan 13.978,74 TL kıdem tazminatı ödemesi ile 330,00 TL izin alacağı ödemesinin,davacının banka hesabına nakden ödendiğini, davacının fahiş oranda fazla mesai yaptığını iddia ettiğini, davacının yaptığı fazla mesailer bordrolarında görünmekte olup, ödendiğini, davacının müvekkili şirketten başkaca bir alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen kararın, davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce özetle ve sonuç olarak;
“Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ile özellikle davacının dava dilekçesi nazara alındığında davanın kısmi eda külli tespit davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi hatalıdır” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, taraflarca temyizi üzerine karar, Dairemizce özetle ve sonuç olarak;
“1-Karar başlığında dava tarihinin 18.03.2014 yerine 20.01.2016 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğundan bozma sebebi yapılmamıştır.
2-Yerel mahkeme kararının Dairemizin 2015/31288 E., 2015/36230 K. sayılı kararıyla "...davanın kısmi eda külli tespit davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi hatalıdır." denilerek bozulduğu, bozma sonrası ıslah yapıldığı, duruşmanın 25.01.2017 tarihli oturumunda 2 nolu ara kararla "..dosyada bulunan raporlar arasındaki çelişkinin ve davalı vekilinin itirazları doğrultusunda Ankara Nöbetçi iş mahkemesine talimat yazılarak dosyanın bilirkişi ... tevdii ile rapor düzenlenmesinin istenilmesine" şeklinde ve 3 nolu ara kararla "Davalı vekiline 375,00 TL. Bilirkişi ücreti ve 22,00 TL tebligat giderinin ve 50,00 TL dosyanın gidiş dönüş masrafının mahkemeler veznesine yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına ve mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtarına (ihtar edildi)" şeklinde ara kararlar alındığı, takip eden 04.07.2017 tarihli oturumda ise "Celse arası bilirkişi raporunun ibraz edildiği taraflara tebliğ edildiği." şeklinde saptama yapıldığı, doğrudan hiç bir açıklama yapılmadan duruşma bitirilip karar verildiği görülmüştür.
Öncelikle mahkemece alınan ara kararlarından gerekçesi belirtilerek vazgeçilebilir. Mahkemece 25.01.2017 tarihli oturumun ara kararlarından neden vazgeçildiği açıklanmamış, bunun gerekçesi oluşturulup ara kararlarından rücu edilmemiştir. Ara kararları yerine getirilmediği halde bir bilirkişi raporu alınmış gibi saptamada bulunularak zapta geçirilmiştir.
Ayrıca Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı uyarınca bozma sonrası ıslah yapılamayacağı da gözetilmemiştir.
Mahkemece 25.01.2017 tarihli ara kararlarından rücu edilmeden ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere kararın bozmaya uygun olmasına göre, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ihtilaflıdır.
Mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini artırmış, Mahkemece ıslaha değer verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 esas 2016/1 karar sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Somut olayda davacı vekili 12.10.2016 tarih ve “Islah talebimizden ibarettir” konulu dilekçesi ile davasını ıslah etmiş olup ıslahın, bozma sonrasında ıslaha imkan tanımak için Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 177. maddesinde değişiklik yapan 7251 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 28.07.2020 tarihinden önce yapıldığı ve anılan yasal değişikliğin geçmişe yürümeyeceği, tamamlanmış işlemlere etki etmeyeceği hususları birlikte gözetildiğinde Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi karşısında bozmadan sonra ve 28.07.2020 tarihinden önce yapılan ıslaha değer verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.