Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1186 Esas 2022/272 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1186
Karar No: 2022/272
Karar Tarihi: 25.01.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1186 Esas 2022/272 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı taraf, davalılara ait binanın güçlendirme ve tadilat işlerinin yapılıp, yapı tatili kaldırılarak iskan ruhsatının alınması konusunda sözleşme ilişkisi bulunduğunu ve iş bedelinin yaklaşık 3.5 milyon TL olarak belirlendiğini ancak davalıların iş bedelinin tamamını ödemediğini ileri sürerek davalılardan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, taleple bağlı kalınarak, davanın kabulü ile 10 bin TL'nin dava tarihinden, 700 bin TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar vermiştir. İstinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrulamıştır. Ancak, davalılar vekili tarafından yapılan temyiz itirazları sonucunda dava konusu tadilat ve güçlendirme işlerinden kaynaklı alacak talebinin 06.08.2013 tarihli noter fesihnamesi ve ibraname ile tamamen ortadan kalktığı ve ibranamenin taraflar arasındaki tüm alacak borç ilişkisini kapsadığı gerekçesiyle, kararın davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
TBK'nın 132. maddesi uyarınca, borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen ve kısmen ortadan kaldırılabilir. İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırır.
6. Hukuk Dairesi         2021/1186 E.  ,  2022/272 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm davalılar vekilince duruşmalı, katılma yolu ile davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ...'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı vekili, taraflar arasında, davalılara ait binanın güçlendirme ve tadilat işlerinin yapılıp, yapı tatili kaldırılarak iskan ruhsatının alınması konusunda sözleşme ilişkisi bulunduğunu, bu kapsamdaki sözlü anlaşmanın Şubat 2011 tarihinde yapıldığını ve iş bedelinin yaklaşık 3.500.000,00 TL olarak belirlendiğini, ancak resmi işlemlerde harç ve diğer yükümlülüklerin yüksek çıkmaması amacıyla, 28.11.2011 tarihli, 120.000,00 TL bedelli yazılı bir sözleşme ve yine bu miktar kadar ibraname düzenlendiğini, gerçek harcama tutarının çok daha fazla olduğunu, davalıların iş bedelinin tamamını ödemediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00 TL’nin işe başlama tarihi olan 01.02.2011 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 710.000,00 TL’ye arttırmıştır.
    Davalılar vekili, tarafların karşılıklı olarak birbirlerini ibra ettiklerini, noterde fesihname ve ibraname düzenlendiğini, buna rağmen alacak talebinde bulunulamayacağını, öte yandan davanın zamanaşımına uğradığını, alacak miktarı bilindiğinden belirsiz alacak davası açılmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, dava konusu taşınmazın tadilat ve güçlendirme işlerinin davacı şirket tarafından tamamlandığı, serbest piyasa fiyatlarına göre işi bedelinin 4.204.548,00 TL + KDV olduğu, her ne kadar yazılı olarak yapılan sözleşmede iş bedeli 120.000,00 TL olarak kararlaştırılmış ise de fiilen yapılan işin bu miktarın çok üzerinde olduğunun tespit edildiği, söz konusu yazılı sözleşmenin resmi iş ve işlemlerde kullanılmak üzere hazırlanmış olduğu gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak, davanın kabulü ile 10.000,00
    TL’nin dava tarihinden, 700.000,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararına karşı taraf vekillerince, istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 09.11.2020 tarih ve 2020/1221 E., 2020/1217 K. sayılı kararıyla, taraflar arasındaki fesihname ve ibranamenin yine tarafar arasında imzalanan 28.11.2011 tarihli sözleşmede belirlenen iş bedelini kapsadığı, dava konusu edilen tutarın ise sözleşmede yazılı bedeli aşan işlere ilişkin olduğu, davacı tarafça yapıldığı davalının da kabulünde olan işlerinin bedelinin 4.204.548,00 TL olarak tespit edildiği, bu itibarla ıslah ile arttırılan miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
    Davalılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    1) Dava, taraflar arasındaki güçlendirme ve tadilat işlerini konu alan sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
    TBK’nın 132. maddesi uyarınca, borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen ve kısmen ortadan kaldırılabilir.
    Somut olayada, davacı yüklenici tarafından tadilat ruhsatı alınarak, işin ifasından sonra düzenlenen 03.07.2013 tarih ve 0024009 yevmiye nolu faturada borç miktarı KDV dahil 590.000,00 TL olarak gösterilmiştir. Bu tarihten sonra, taraflar arasında noterde düzenlenen 06.08.2013 tarihli “Fesihname” başlıklı belgede ise “Taraflar arasında işbu fesih ve ibra sözleşmesinin imzalandığı tarihe kadar alacak verecek hesabı görülmüş, yüklenicilerin iş sahiplerinden hiçbir nam ve ad altında herhangi bir alacaklarının kalmadığı anlaşılmıştır. Yükleniciler ile iş sahipleri yukarıda bahsedilen inşaat tadilat sözleşmesini karşılıklı olarak teklif ve kabul etmişlerdir. İşbu tarihten itibaren yüklenici işten tamamen el çekmiş olup iş sahiplerinden aldığı tüm yetki, vekalet ve temsile ilişkin tüm hakları son bulmuştur. Yüklenici söz konusu iş ile ilgili olarak üçüncü kişiler nezdinde hiçbir sıfatla iş sahipleri adına iş ve işlem yapmayacaktır ve mesuliyeti yoktur. Şimdi taraflar olarak gördüğümüz luzüm üzerine yapılan bu inşaat tadilat sözleşmesini kendi rızamızla karşılıklı anlaşarak kendi rızamızla feshediyoruz. Sözleşmenin feshi sebebiyle birbirimizden herhangi bir hak ve alacağımızın kalmadığı birbirimizi karşılıklı olarak ibra ettiğimizi, beyan ve kabul ederiz” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Davacı yüklenici şirket bu tarihten sonra imalat yaptığını ispat edememiştir. SGK tarafından asgari işçilik miktarının tespiti amacıyla düzenlenen tutanakta, faaliyet devresi 17.01.2012 – 27.03.2014 olarak gösterilmiş ise de, davacının işin Şubat 2011’de başladığına ilişkin iddiası, iş sahiplerinin 07.03.2011 tarihinde yaptıkları kısmi ödemeye ilişkin dekont, tadilat ruhsatının 27.04.2011 tarihinde alınması, fesihnamede 06.08.2013 tarihi itibariyle yüklenicinin işten el çektiğinin belirtilmesi ve yapıldığı ileri sürülen imalata ilişkin başkaca bir kanıt sunulmamış olması karşısında, bu belgenin, işin başlangıç ve bitiş tarihi yönünden gerçek durumu yansıtmadığı ve tek başına fesihten sonra da imalat yapıldığına kanıt teşkil etmeyeceği açıktır.
    Taraflar noterde düzenledikleri 06.08.2013 tarihli belge ile sözleşmeyi feshettikleri gibi birbirlerini de ibra etmişlerdir. İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırır. Böylece borçlu borcundan kurtulmuş olur. Bu durumda, ibranameye değer verilerek, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ibranamenin taraflar arasındaki tüm alacak borç ilişkisini kapsadığı gözden kaçırılarak, yanılgılı gerekçeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
    2) Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarına gelince;
    Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 09.11.2020 tarih ve 2020/1221 E., 2020/1217 K. sayılı kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının davalılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı, 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davacıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davalılara ödenmesine, peşin alınan harçların istek halinde davacı ve davalıya iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.01.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara