Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/448 Esas 2014/513 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/448
Karar No: 2014/513

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/448 Esas 2014/513 Karar Sayılı İlamı

                     T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 448

            KARAR NO : 2014 / 513

            KARAR TR   : 5.5.2014

 

ÖZET : Dava konusu taşınmaza imar planı dahilinde yaya yolu yapılmak ve banklar konulmak suretiyle fiilen el atıldığı tespit edildiğinden; açılan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : S.Ç.’a vekaleten L.Ç.  

Vekili              : Av.H.Ç.A.  

Davalı            : Aliağa Belediye Başkanlığı   

Vekilleri         : Av.M.Y. & Av.G.A.B.  

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Aliağa ili, Yalı Mahallesi, 20 K III a pafta, 5656 Parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın uzun yıllardır yeşil alan olması nedeniyle müvekkil tarafından kullanılamamakta olduğunu, bu taşınmaza belediye tarafından taşların döşendiğini ve düzenleme yapıldığını, defalarca davalı belediyeye kamulaştırma yapılması için müracaat edildiğini, ancak belediye ile uzlaşma sağlanamadığını,  belediye vekilleri tarafından yapılan görüşmede encümenin almış olduğu 13.06.2012 tarih ve 379 sayılı kamulaştırma kararından vazgeçildiğinin belirtildiğini, uzun yıllardır yeşil alan olan ve bu nedenle kullanılmayan, düzenlemesi yapılmış taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri kıyasen uygulanarak kamulaştırmasız el koyma karşılığı olan 650.000 TL’nin ve taşınmaza ilişkin 100.000 TL ecrimisil ile birlikte davalı idareden yasalarda belirtilen faizi ile birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Aliağa Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle görev itirazında bulunmuştur.

İzmir 2.İdare Mahkemesi: 13.11.2013 gün ve 2013/102 Esas sayılı kararı ile özetle; imar planı sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesinin gerektiğini belirterek, davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Aliağa Belediye Başkanlığı vekilinin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; 12.02.2014 gün ve 2014/26999 sayılı yazısında “Aliağa ilçesi, 20 K III a pafta, 5656 parselde kayıtlı 1.235,00 m² miktarındaki taşınmazının, 1/1000 ölçekli imar planlarında park ve yeşil alan olarak belirlenen alanda kamulaştırma yapılmadan fiilen el atmak suretiyle park yaptığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesinin 2007/13728 E, 2008/546 K sayılı 29/01/2008 günlü kararında da işaret edildiği gibi imar planında kamusal amaçla ayrılan bölümüm bir kısmına fiilen el atılması halinde bu bölümün tamamının mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı ve mülkiyet konusunda tasarrufun olanaksız hale geldiği tartışmasızdır. Diğer yandan haksız fiil sonucu el atılan taşınmaza ilişkin ecrimisil talebinin de Borçlar Kanunundan kaynaklanan bir özel hukuk ilişkisi olduğu da tartışmasızdır.

            Belediye yönetimlerinin 3194 sayılı İmar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan izlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı alanında halledilmesi gerektiği tartışmasızdır. Ancak, 3194 sayılı Kanun"un 10. maddesi "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli           ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.

            İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." Hükmü ile uygulama imar planlarında kamu yararına ayrılan yerlerin kamulaştırılmasını öngörmektedir.

Davaya konu olayda, davacının maliki olduğu tapulu taşınmazın park alanı olarak ayrılmasına rağmen idare tarafından yasada öngörülen süreyi de aşkın uzun bir süre kamulaştırma işlemlerine başvurulmadığı gibi, park yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kurulunun 11/2/1959 günlü, 1958/17 E, 1959/15 K sayılı kararında, kamulaştırmasız el atma kavramı “idarenin kanunsuz bir hareketi” olarak tanımlanmış ve bu eylemden kaynaklanan davaların mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası mahiyetinde olduğu ve bu bakımdan adli yargının görevli olduğu kabul edilmiştir. Davalı idarenin imar mevzuatı hükümlerine tam uygun olmayan ve hareketsizlikle beraber kısmen ve fiilen araziye yönelik tecavüzünün kamulaştırmasız el atma temelinde haksız fiilden kaynaklanan ve adli yargının görev alanına giren bir dava olduğunu belirterek; 2247 sayılı Yasa"nın 10 ve 13. maddeleri uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan Akarsu ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 5.5.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Aliağa Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca, davalı Aliağa Belediye Başkanlığı bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül Yiğit’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının taşınmazına, yeşil alan olarak fiilen el atılması nedeni ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri kıyasen uygulanarak kamulaştırmasız el koyma karşılığı olan 650.000 TL’nin ve taşınmaza ilişkin 100.000 TL ecrimisil bedelinin, yasalarda belirtilen faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemi ile açılmıştır.

Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde, Aliağa Belediye Başkanlığı’nın 05.09.2012 gün ve 6167 sayılı yazısı ile dava konusu taşınmazın tamamının kamulaştırılmasına karar verildiği, Aliağa Belediye Başkanlığı’nın 17.10.2012 tarih ve 595 Karar nolu Encümen Kararı ile de dava konusu taşınmazın kamulaştırma kararından vazgeçilmesinin kabulüne karar verildiği, dava konusu alanda keşif yapılıp yapılmadığına dair mahkememizce yazılan 18.03.2014 tarihli müzekkeresine İzmir 2.İdare Mahkemesi’nce verilen 20.03.2014 gün ve 2013/102 Esas sayılı cevapta; ilgili dava dosyasında keşif yapılmadığının bildirildiği görülmekle dosya kapsamı ile dava konusu taşınmaza fiilen el atılıp atılmadığı tespit edilememiştir. Ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde dava konusu taşınmaza belediye tarafından taşlar döşendiği ve düzenleme yapıldığı yönündeki beyanı ile davalı vekilinin bu iddiaları doğrular şekilde 28.02.2013 tarihli cevap dilekçesindeki; “...tapu kayıtlı taşınmaz 1/1000 ölçekli imar planında park alanı olarak planlı bölgede kalmakta olup yürüme yolları yapılıp banklar konularak park olarak düzenlenmiştir.” şeklindeki kabulünden, dava konusu taşınmaza davalı idarece fiilen atıldığı sonucuna varılmıştır.

Hal böyle iken dava konusu taşınmazın imar planında yeşil alan olarak ayrıldığı ve taşınmaza taş döşenmek ve düzenleme yapılmak suretiyle de fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

İdarenin dava konusu 5656 parsel numaralı taşınmaza kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Aliağa Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının İzmir 2. İdare Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Aliağa Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 13.11.2013 gün ve 2013/102 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 5.5.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri BAYDAR 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

 

 

 

Hemen Ara