Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/34 Esas 2015/518 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/34
Karar No: 2015/518

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/34 Esas 2015/518 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/34 E.  ,  2015/518 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Asliye Ceza
Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık ve mühür bozma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın her iki suçtan da beraatına ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün katılan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.07.2012 tarih ve 44680 sayı ile, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılabilmesi amacıyla dosya mahalline iade edilmiştir.
... Asliye Ceza Mahkemesince 04.09.2012 gün ve 540-372 sayı ile, sanığın atılı suçları işlediğine dair yeterli delil bulunamaması nedeniyle beraatına karar verilmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 26.12.2012 gün ve 27794-49230 sayı ile;
"1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iadesinin yalnızca elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümle ilgili olduğu, daha önce mühür bozma suçundan kurulan hüküm ile bu hükme karşı yapılan temyiz başvurularının geçerli bulunduğu, iade kararından sonra kurulan hükmün hukuken geçersiz olup sanık hakkında mühür bozma suçundan kurulan ... tarihli karara yönelik temyiz üzerine yapılan incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün onanmasına,
2- Elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan kurulan hükme ilişkin temyize gelince;
02.07.2012 tarihinde kabul edilerek 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici ikinci maddesinin birinci fıkrası uyarınca kurumun zararını tazmin etmesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilip, sanığın kurumun zararını giderip gidermediği sorularak, gidermediğinin tespiti durumunda "şikâyetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine" ilişkin bildirimde bulunularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... Asliye Ceza Mahkemesi ise ... gün ve ... sayı ile;
"Bozma neticesi dosya yeniden esasa kaydedilmiş, sanığın bildirdiği adrese yapılan tebligat bila dönmüş, sanık hakkında daha ağır bir ceza verilmemesi dikkate alınarak lehine olacak şekilde gıyabında direnme kararı verilmiştir.
Yargıtay İkinci Ceza Dairesi, yanlış olduğundan bahisle kararı bozmuş ise de, daire kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Şöyle ki; sanığın borcundan dolayı kapatılan elektriğini açarak kullandığının kaçak elektrik tutanağı ile tespit edilip elektrik enerjisi hakkında hırsızlık ve mühür bozma suçundan kamu davası açıldığı, sanığın suçu işlemediğini, kurum bilgisi dışında elektrik kullanmadığını savunduğu, tutanak tanıkları hazır olduğu halde keşif yapıldığı, bilirkişi raporunda da davalı dönemde, önceki ve sonraki tüketim miktarına ilişkin karşılaştırmalı yapılan araştırmaya göre kaçak elektrik kullanılmadığının tespit edildiği, tutanakta elektrik saatine tüketim miktarının tespitini engelleyecek müdahalede bulunduğuna ilişkin tespitin bulunmadığı, dosya kapsamı dikkate alınarak üzerine atılı suçları işlediğine ilişkin bir delil bulunmaması nedeniyle beraat kararı verildiği, karar şikâyetçi kurum zararının giderilip giderilmediği noktasında araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş ise de, elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçunun karşılıksız yararlanmaya dönüştüğü, kanunda açıkça belirtildiği üzere "abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin sahibinin rızası olmaksızın tüketim miktarının tespitini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde suçun oluşacağı, dava konusu olayda kaçak elektrik tespit tutanağında açıkça belirtildiği üzere sanığın fiilinin kesik olan elektriği açıp kullanma olduğu, saate müdahale olduğuna ilişkin tespitin bulunmaması, bilirkişi raporunda saate müdahale olduğuna ilişkin tespit bulunmaması dikkate alındığında sanığın lehine olan karşılıksız yararlanma suçunu işlemediği anlaşılmış ve bu sebepten dolayı sanık hakkında beraat kararı verilmiş,
6532 sayılı Yasa ile kovuşturması devam eden davalarda sanığın zararı ödemesi halinde mahkûmiyet kararı verilmemesi ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi amir hükmü ve bununla ilgili olarak Ceza İnfaz Kanununun 108. maddesi ve CMK"nun 223. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar sanığın atılı suçları işlediğinin kabulü ve tespiti karşısında verileceği, ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın sonuç itibariyle cezalandırma olduğu, kanuni olarak para ödenmesi nedeniyle suçu işleyen kişiye kanundan kaynaklanan hakkın kullandırılması şeklinde olduğu, aynı zamanda elektrik hırsızlığından ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın, bunlara ilişkin hazırlanacak bir sisteme kayıt edileceği ve sanık hakkında dolayısı ile bir mahkûmiyet kararı olacağı, CMK"nun 223. maddesinde düzenlenen beraat kurumunun ise sanığın üzerine atılı suçu işlemediğinin tespiti karşısında verileceği dikkate alındığında beraat kararının 6532 sayılı Yasa ile değişik ceza verilmesine yer olmadığına dair karardan lehte olduğu, ...
Sanığın katılan kurumun zararını karşılayıp karşılamadığının tespiti ile sonucuna göre hareket edilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmişse de, mahkememizce sanık hakkında verilen beraat kararı içeriğinin tartışılmadığı varsa mahkûmiyet kararını gerektiren sebebin olup olmadığının belirtilmediği, sadece kurum zararının giderilip giderilmediğinin tespitine dayandığı, yukarıda kısaca izah edilen ve dosya kapsamı resen dikkate alındığında sanığın üzerine atılı kaçak elektrik karşılıksız yararlanma suçunun oluşmadığı anlaşıldığından ve bozma ilamında belirtilen hususun sonuca etkili olmayacağı da dikkate alındığında bozma ilamının usul ve yasaya uygun olmadığı" şeklindeki gerekçelerle direnilerek, dosyanın resen Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, ancak direnme hükmü kurulmamıştır.
Resen temyize tâbi bulunmayan direnme hükmünün katılan kurum vekili, sanık ya da Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmemiş olmasına rağmen yerel mahkemece dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.01.2014 tarih, 172444 sayı ve "incelenmeksizin mahalline iade" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnme kararının kapsamına göre inceleme, elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçu ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının tespitine ilişkin ise de, öncelikle katılan kurum ve sanık tarafından temyiz edilmeyen yerel mahkeme hükmünün Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya muhtevasından;
Özel Dairece hükmün bozulmasından sonra yerel mahkeme tarafından katılan kurum vekili ile sanığa duruşma gün ve saatini bildirir bozma ilamı ekli davetiye gönderildiği, sanığa çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği, yerel mahkemece ilk celse sanığın yokluğunda, katılan vekilinin yüzüne karşı önceki hükümde direnildiği, direnme kararının yasal süresinde Cumhuriyet savcısı ya da taraflarınca temyiz edilmemesine rağmen, dosyanın kendiliğinden Ceza Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmaktadır.
Olağan kanun yollarından sayılan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 310. maddesine göre iki şartın varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre şartıdır. 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süre, hükmün tefhiminden, tefhim edilmemiş ise tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlenmiştir. Temyiz süresi, anılan maddenin üçüncü fıkrasındaki farklı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar bakımından bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlayacaktır.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci şart istektir. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "davasız yargılama olmaz" ilkesine uygun olarak temyiz davasının kendiliğinden açılması mümkün olmayıp, bu konuda bir talebin bulunması gereklidir. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin birinci fıkrası ile bu kuraldan kısmen uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek temyiz incelemesinin kendiliğinden de yapılabileceği kabul edilmiştir. Ancak onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek şartına uygun olarak bir temyiz davası açılmamış ise Yargıtay"ca yerel mahkeme hükmünün incelenmesi mümkün değildir. Direnme kararlarının temyizen incelenmesi bakımından da aynı şartlar geçerlidir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Özel Dairece önceki hükmün bozulmasından sonra yerel mahkeme tarafından sanığın ve katılan vekilinin duruşma gün ve saatini bildirir bozma ilamı ekli davetiye ile duruşmaya çağrıldığı, sanığın bilinen adresine çıkarılan tebligatın adresinde bulunamaması nedeniyle bila tebliğ iade edilmesi üzerine yokluğunda, yalnızca katılan kurum vekilinin yüzüne karşı önceki hükümde direnildiği, öte yandan kanuna ve usulüne uygun bir direnme hükmü de kurulmadığı anlaşılmıştır.
Resen temyize tâbi olmayan direnme kararı, yasal süresinde sanık, katılan vekili veya Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmemiştir.
Bu itibarla, kanuna ve usulüne uygun olarak açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve niteliği itibarıyla resen temyize tâbi olmaması nedeniyle yerel mahkeme direnme kararının Yargıtay Ceza Genel Kurulunca kendiliğinden incelenmesi mümkün olmadığından dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
... Asliye Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararına ilişkin dosyanın, açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve hükmün resen de temyize tâbi olmaması nedeniyle incelenmeksizin mahalline iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.12.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara