Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1998/8 Esas 1998/10 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 1998/8
Karar No: 1998/10

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1998/8 Esas 1998/10 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         1998/8 E.  ,  1998/10 K.
  • 3417 SAYILI YASA UYARINCA, ÖZEL HUKUK TÜZEL KIŞISI IŞVERENE KARŞI SÖZ KONUSU KESINTI VE KATKILARIN NEMASIYLA BIRLIKTE TAHSILI ISTEMI
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı                : İ.H.Ö.

Vekili                 : Av. A.P.

Davalı                : 1. H. Hidrolik Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Vekili                 : Av. Ö.Ö.                   

                          2. S.S.K. Genel Müdürlüğü

                          Vekili: Av. B.V. 

OLAY: Davacı, 5.12.1983-29.1.1993 tarihleri arasında davalı şirkette çalış­tıktan sonra, 1.2.1993 tarihi itibariyle Sosyal Sigortalar Kurumundan emekliye ay­rılmıştır.

Davacı tarafından, 3417 sayılı Yasaya göre ücretlerinden işverence kesilen, ancak, işveren katkılarıyla birlikte tasarrufu teşvik hesabına yatırıl­mayan tasarrufu teşvik kesintileri tutarı 16.557.593.- liranın kendisine ödenmesi için davalı Şirkete 1.4.1994 tarihinde ihtarname çekilmiş ise de, herhangi bir sonuç alınamamıştır.

Bunun üzerine davacı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 16.557.593.- lira tutarındaki tasarrufu teşvik kesintileri ile nemaları toplamı­nın 29.1.1993 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka faiziyle bir­likte davalı­dan tahsili istemiyle H. A.Ş.ne karşı adli yargı yerine 2.5.1994 tarihinde alacak davası açmıştır.

İstanbul 8. İş Mahkemesi; 21.5.1997 gün ve E.1994/505, K.1997/301 sayı ile Uyuşmazlık Mahkemesinin 12.2.1996 günlü, 1996/43 sayılı kararına göre tasar­ruf kesintileri ile ilgili davaların idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği gerekçe­siyle görevsizlik kakarı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, bilirkişi marifetiyle hesaplanacak tasarruf teşvik ke­sinti ve nemaları toplamının 29.1.1993 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka faiziyle birlikte davalı Şirketten tahsiline hükmedilmesi iste­miyle idari yargı yerine 16.6.1997 tarihinde dava açmıştır.

İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nce; 29.12.1997 gün ve E.1997/784 sayı ile, husumet S:S.K. Genel Müdürlüğüne yöneltilerek tebligat anılan idareye yapıldıktan sonra, 3417 sayılı Yasaya göre işverence işçi ücretlerin­den yapılan kesintiler ile sağlanacak katkıların zamanında banka hesabına yatırılmaması halinde takibinin 506 sayılı Yasanın primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde yapılacağı; Uyuşmazlık Mahkemesince 12.2.1996 gün ve 1996/43 sayı ile, ödemeleri zama­nında yapmayan işveren konumundaki belediye hakkında açılan davanın idari yargı yerinde çözümleneceğine karar verildiği; oysa, bu uyuşmazlıkta davalı taraf bir kamu kurum ve kuruluşu olmayıp özel bir şirket olduğundan 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde sayı­lan idari dava türleri arasında yer almayan davanın özel hukuk kuralları çer­çevesinde adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısına varıldığı, an­cak daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden bahisle 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuş­mazlık Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş; Mahkeme Başkanlığının 9.2.1998 günlü, 1997/784 sayılı yazısı ekinde idari yargı dos­yası Uyuşmazlık Mah­kemesi Başkanlığına gönderilmiş bulunmaktadır.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Mustafa Bumin’in Başkanlığında, üyeler: O. Hulusi Mustafaoğlu, Ülkü Ay­dın, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Ertuğrul Taka’nın katılımlarıyla yapılan 8.51998 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim İsa Yeğenoğlu’nun davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli ol­duğu yolundaki raporu ve dosyadaki belge­ler okunduktan; ilgili Başsavcı­larca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güneş ile Da­nıştay Savcısı Sinan Yörükoğlu’nun davanın çözümünün adli yargının görev alınana girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra ge­reği görüşülüp düşünüldü:

Dava emekli olması nedeniyle 3417 sayılı Yasanın 6. maddesi uya­rınca da­vacıya ödenmesi gereken tasarruf kesintileri ile nemalarının, yasal yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıdan yasal faiziyle birlikte tahsiline hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

9.3.1988 tarih ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanunun “Kapsam” başlıklı 2. maddesi “Bu Kanun hükümleri çerçevesinde;

a) Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Ka­nunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre al­makta olan kamu gö­revlileri ile kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kuruluş­larda çalışanların,

b) On ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin,

c) Kanunları uyarınca sözleşmeli statüde çalışan personelin,

Aylık ve ücretlerinden “tasarruf kesintisi” yapılır.

Bu tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkısı sağlanır.

1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar, Sosyal Si­gortalar Kurumu Kanununa tabi olarak çalışanlar gelirlerinin, bu Kanun hükümle­rine göre belirlenecek kısmını tasarruf olarak her ay ilgili banka şubesine yatırır­lar.”; 4. maddesi “Kurumlar bu Kanun hükümleri çerçeve­sinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar. T.C. Ziraat Banka­sında personel adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar.

İşverenler işçilerin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlaya­cakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödemesinin ya­pıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçileri adına açtıracakları “Tasar­rufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar.

1479 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlar 3 üncü madde hükümlerine göre tespit edilecek aylık tasarruf tutarlarını, ait oldukları ayın sonuna kadar, belirlene­cek ilgili banka şubelerinde kendi adlarına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik He­sabı”na yatırırlar.

Yapılan katkı ve kesintiler, ilgili bankaya yatırılmasını müteakip muhtevası Yüksek Planlama Kurulunca tespit edilip her hak sahibine verile­cek bir hesap cüz­danına işlenir.

Değişik son fıkra: 30.5.1994 KHK.- 533/3 md.; İptal: Anayasa Mah­kemesi­nin 21.7.1994 tarih ve E.1994/66, K.1994/63-2 sayılı Kararı ile; yeniden düzen­leme: 24.11.1994-4046/32 md.) Bu şekilde tahsil edilen para­lar tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı adına açılacak “Çalışanların Tasarruflarını Teş­vik Hesabı”na yatırılır” hükümlerini taşı­makta; 533 sayılı KHK ile değişik şekli Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararı ile iptal edilerek 4046 sayılı Yasanın 33. maddesi ile yeniden düzenlenen 5. maddesinde “Hazine ve Dış Ticaret Müste­şarlığı 4 üncü mad­deye göre açılacak hesapta toplanan paraları, Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde, gayrimenkul alım satımına yönelik yatı­rımlar hariç olmak üzere, her türlü menkul kıymetler ve verimi yüksek yatırımları yatırmak suretiyle nemalandırılır.” hükmüne yer verilmekte; 6. maddesinde ise, emeklilik veya ölüm halinde biriken tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkı­larının Bağ-Kur kapsamında olanlar bakımından tasarruf tutar­ları ve Devlet katkıla­rının, ilgililere veya kanuni mirasçılarına neması ile birlikte ödeneceği hükme bağ­lanmaktadır.

Aynı Yasanın “Ödemelerin zamanında yapılmaması” başlıklı 7. mad­desinin birinci fıkrasında, işverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf ke­sintileri ile sağla­yacakları işveren katkılarını 4 üncü maddede belirtilen sü­reler içinde ilgililerin banka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigorta­lar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigor­talar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılacağına; ikinci fık­rasında da, tasarruf tutarlarını süresi içinde ve tam olarak ödemeyen Bağ-Kur si­gortalılarının ödemeleri gereken tutarların 1479 sayılı Kanunun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri çerçevesinde Bağ-Kur tarafından tahsil olunarak ilgili banka he­sabına yatırılacağına işaret edilmektedir.

Anılan hükümlerden, kapsama dahil olan tüm kamu çalışanlarının ay­lık ve ücretlerinden kurumlarınca yapılacak tasarruf kesintileri ile sağlana­cak Devlet kat­kısının, kapsama giren işyerlerinde çalışan işçilerin ücretle­rinden işverence yapıla­cak tasarruf kesintileri ile işveren katkılarının ve Bağ-Kur kapsamında çalışanların gelirlerinin bu Yasaya göre belirlenecek kısmının, ilgili kurum, işveren veya bağım­sız çalışan tarafından T.C. Ziraat Bankasında açılacak “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırılacağı; bu şekilde tahsil olunan paraların, T.C. Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (=20.12.1994 tarih ve 4059 sayılı Yasaya göre: Hazine Müsteşarlığı) adına açılacak “Çalışanların Tasarruflarını Teş­vik Hesabı”nda toplanacağı; bu hesabın izlenmesinden T.C. Ziraat Bankasının, bu hesaptaki paraların nemalandırılmasından ise Hazine Müsteşarlığının sorumlu tu­tulduğu; konuya ilişkin uygulama esaslarını belirleme yetkisinin Yüksek Planlama Kuruluna ait olduğu;işverenler veya bağımsız çalışanlar tarafından zamanında ödeme yapılmaması halinde, bu ödemelerin yasal ta­kibi görevinin, Sosyal Sigortalar Kurumu ile BAĞ-KUR’a verildiği anlaşıl­maktadır.

Anılan Yasanın 6. maddesine göre, emeklilik veya ölüm halinde Banka tara­fından ilgililere zorunlu olarak yapılması öngörülen ödemenin gerçekleşebilmesi için, 4. maddede belirtilen yasal yükümlülüğün kurum, işveren veya bağımsız çalı­şan tarafından zamanında yerine getirmiş olması gerekmekte; ancak, bu yasal yü­kümlülüğünü yerine getirmeyenin kamu tü­zel kişisi veya özel hukuk tüzel kişisi olması hallerine göre ilgililerin hakla­rını aramaları bakımından farklı bir durum ortaya çıkmaktadır.

Şöyleki; çalışanların serbest irade ve insiyatifi olmaksızın tasarrufa teşvik edilmeleri ve bu tasarruflarının kamusal usul ve esaslarla değerlen­dirilmesi suretiyle bir kamu hizmetini düzenleyene ve bu nedenle de kamu hukuku alanına ilişkin ol­duğu kuşkusuz bulunan 3417 sayılı Yasanın, yü­kümlü tuttuğu kamu kurum ve ku­ruluşlarınca, 4. maddedeki bu yükümlülü­ğün zamanında veya hiç yerine getirilme­mesi halinde: Yasa ile bağlı yetki olarak düzenlenen yasal yükümlülüğün yerine getirilmemesi şeklindeki olum­suz idari tasarruf nedeniyle doğan zararların gideril­mesi için, kapsama dahil tüm kamu çalışanları tarafından, ilgili idare karşı açılacak tam yargı davala­rının yargısal denetiminin idari yargı yerince yapılacağı tartışma­sızdır. Nite­kim; Uyuşmazlık Mahkemesinin 17.3.1996 tarih ve 22583 sayılı Resmi Ga­zete’de yayımlanan 12.2.1996 günlü, E.1995/96, K.1996/43 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Buna karşılık yasa koyucu, aynı yasal yükümlülüğün bir özel hukuk tüzel ki­şisi olan işveren veya bağımsız çalışan tarafından yerine getirilme­mesi halini 7. madde ile özel olarak düzenlemiş ve yükümlülüğünü yerine getirmeyene göre ilgili bulunan sosyal güvenlik kurumuna, resen veya ilgili­nin başvurusu üzerine yasal ta­kibe geçme görevini vermiştir.

Sözü edilen 7. madde hükmünde, yasal takibin, işverenler hakkında 506 sa­yılı Sosyal Sigortalar Kanununun; bağımsız çalışanlar hakkında ise 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Si­gortalar Kurumu Ka­nununun, primlerin tahsiline ilişkin hükümleri çerçeve­sinde yapılacağı öngörül­müştür.

Belirtilen duruma göre ve olayda, yasal yükümlülüğün idarece yerine geti­rilmemesi şeklinde bir idari tasarruf olmadığı gibi, ortada böyle bir idari tasarruf nedeniyle idareye karşı açılmış bir davanın da bulunmaması karşı­sında, işçi emek­lisi olan davacının, kendisine 6. madde uyarınca bankaca ödemede bulunulmaması nedeniyle 4. maddede öngörülen yasal yükümlü­lüğünü yerine getirmediği anlaşılan özel hukuk tüzel kişisi olan işverene karşı, tasarrufu teşvik kesintileri ile nemasının yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açtığı davanın, sigorta mevzuatının primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği ortaya çık­maktadır.

Açıklanan nedenlerle, 3417 sayılı Yasanın 4. maddesindeki yüküm­lülüğünü yerine getirmeyen işverene karşı açılan ve bu haliyle 7. madde kapsamında bulunan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan İstanbul 5. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstan­bul 8. İş Mahkemesince verilen görev­sizlik kararının kaldırılması gerek­mektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre, davanın adli yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin başvuru­sunun ka­bulü ile İstanbul 8. İş Mahkemesinin 21.5.1997 günlü E.1994/505, K.1997/301 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 8.5.1998 gününde kesin olarak oy­birliğiyle karar verildi.

Hemen Ara